While You Were Sleeping'e başlama hikayemiz şöyle oldu. Annem, ablam ve ben izleyecek dizi arıyorduk. Ama sorun şöyle ki, üç kişiyiz üçümüzün de seveceği dizi bulmak çok zor. Annem fantastik hikayelerden pek hoşlanmıyor. Yani makul düzeyde olanları kabul eder ama zaman yolculuğudur, paralel evrendir, yok goblindir, cindir peridir sevmiyor yani, keyif almıyor. Ablamın çok belli izlemeyi sevdiği bir şey yok ama çok durağan dizilerden sıkılır diye düşünüyorum o yüzden benim sevdiklerimi de izletemiyorum. Zor bir süreç sonucu da While You Were Sleeping'i buldum sonunda. Uzuuun süredir listemdeydi ama sanki çok sevilmedi diye hatırladığımdan ve yeni diziler geldiğinden ertelemişim de ertelemişim. Alakası da yokmuş bu arada, herkes hem diziye hem finaline bayyyyılmış. Makul düzeyde fantastik ve epey heyecanlı oluşu, rüyaları konu alışı sebebiyle de bizim aileden de tam puan aldı.
While You Were Sleeping herr şeyiyle klasik bir kdrama izleyicisinin sevebileceği bir hikaye. Romantizmse romantizm, aksiyonsa aksiyon, suçsa suç, polisiyeyse polisiye. Her şeyden biraz barındırması ve ele aldığı farklı bir konuyu izlemesi keyifli bir şekilde işlemesiyle zaten benzerlerine fark atıyor. Kadrosu desen zaten bomba. Daha önce izlemeyen kim varsa, neden ertelediklerinden bağımsız işi gücü bırakıp bu diziyi izlesinler. Evet, hemen şimdi çabuk ahahahahsa
While You Were Sleeping
Yönetmen: Oh Choong Hwan, Park Soo Jin
Senarist: Park Hye Ryun
Yayıncı: SBS
Bölüm Sayısı: 32 Bölüm (Bölümler 30 dk.)
Yayın Tarihleri: 27 Eylül-16 Kasım 2017
Bir kanalda muhabir olarak çalışan Nam Hong Joo (Bae Suzy) gelecekte gerçekleşecek olan olayları gösteren rüyalar görmektedir. Bunların hepsi kusursuz bir şekilde gerçekleşmektedir, o yüzden Hong Joo tüm rüyalarını yazmakta ve onların değişmeyeceğini düşünmektedir. Bir gün rüyasında annesinin öleceğini görür ve yeni taşınan komşusu savcı Jung Jae Chan'ın (Lee Jong Suk) yardımıyla ilk defa rüyasında gördüğü şey gerçekleşmez. Rüyalarının değişme şansı olduğunu fark eden Hong Joo, bunun için Jae Chan'a yaklaşır. Jae Chan başta bu işe dahil olmak istemez ancak kendisinin de bu tip rüyalar görmeye başladığını fark ettiğinde daha fazla kaçamaz.
Dizinin yönetmenlerinden Oh Choong Hwan benim çok sevdiğim My Love From The Stars'ı, Doctors'ı, Hotel Del Luna'yı, en son da Big Mouth'u yönetmiş. Senaristle Start Up'ta tekrar birlikte çalışmışlar. Park Soo Jin ise Dr. Romantic ve Doctors'da yer almış. Senaristimiz de Start Up'ta, Pinocchio'da, I Can Hear Your Voice'da, Dream High'da yer almış. Şöyle bir bakarsak senaristin Lee Jong Suk'a hasta olduğunu söyleyebiliriz ahahahahahah
-warning. spoi zone.-
Jung Jae Chan (Lee Jong Suk)
Daha önce Lee Jong Suk'un sadece Romance Is A Bonus Book'taki rolünü izleme şansı bulmuştum. Diğer dizilerine göz atma şansım olmadı. W için sonlara doğru bozdu dediler, Big Mouth'un sonunu sevmediler, Pinocchio eh işte diyorlar falan derken, geçen gün dizi arayışımın While You Were Sleeping'de bitmesiyle tekrar izleme şansı buldum. Lee Jong Suk her kdrama izleyicisinin çok sevdiği bir oyuncu. Aşık adam rolünün hakkını veriyor, fantastik dizilerin altından kalkabiliyor, e oyunculuğu da çok çok iyi zaten, daha ne istesinler.
Savcı Jung Jae Chan, dizide gördüğümüz üzere işe yeni başlayan, genç bir savcı. Kendisinden önce savcılıkta çalışan, şimdilerde ise avukat olan Lee Yoo Bum'un ekibi de, deneyimli savcılardan oluşan iş arkadaşları da baştan pek hoşlanmıyorlar Jae Chan'dan. Tembellik eden, bir türlü dosya kapatamayan, boş ayrıntıların peşinde dolaşan beceriksiz bir savcı olduğunu düşünüyorlar. Jae Chan da bunun üzerine her dosyayı bir şekilde kapatma peşindeyken Hong Joo'yla karşılaşmasıyla bunu yapamıyor.
Rüyalar gören Hong Joo'yla karşılaşınca benzer rüyalar görmeye başlayan Jae Chan, vakaları çözmek için var gücüyle çabalıyor, dava kapatmak için değil de adaletin yerini bulmasını sağlamaya çalışıyor aslında.
Jae Chan'la ilgili en sevdiğim şey, klasik kusursuz kdrama karakterlerinden olmamasıydı. Millete posta koyduktan üç saniye sonra pişman olmasıyla, korkaklığıyla ama aynı zamanda cesur oluşuyla, herkesi kendinden aşağı gören birisi olmak yerine değerleri, doğru olduğuna inandığı şeylerin oluşuyla benim kendime çok yakın hissettiğim ve sevdiğim bir karakter oldu. Bunları zaten aşağıda sevdiğim şeyler kısmında da konuşacağız. Herkese rezil olabilen ve tüm kadınların ölüp bitmediği bir başrolden bahsediyoruz ya, izlemesi o kadar iyi geldi ki. Böyle erkekler var. Ulaşılamaz, burnu havada, kusursuz, çok zengin taş bebekler değil, böyle insanlar, senin gibi, benim gibi. Başından beri Hong Joo'ya çok iyi davranması da çok tatlıydı, sen seni seviyorum demesen de olur be savcı...
Bu da Jae Chan'ın kardeşi Seung Won. Hikayede en önemli rolü neredeyse katil olacak olmasıydı ama abisi ve Hong Joo sayesinde gelecek değişti, paçası kurtuldu. Abisine bağırmak yerine ayağına kapansa daha mantıklı olurdu yani, gerçi söylediklerinde de haklıydı bir miktar. Sonradan daha sevilesi, komik bir çocuk oldu. İlk vakayı oluşturan, Kim So Hyun'un hayat verdiği So Yoon ile mutluluğu bulmasıyla bizi mutlu etti, hayırlı olsun.
Nam Hong Joo (Bae Suzy)
Suzy'yi daha önce hiçbir yerde izlemedim desem şaşırır mısınız? Start-Up'ta ikinci erkek sendromu var dendi, Vagabond'un sonu açık bitiyor, Uncontrollably Fond'u hepimiz biliyoruz...(Hep de bir bahanem var). Oyunculuğunun iyi olduğunu düşünüyorum. Anna'da daha iyiymiş ama bence burada da olması gerektiği kadar iyiydi. Bu arada Suzy gerçekten çok güzel biliyoruz ama ben burada bunu dibine kadar hissettim. Hani yıllardır Koreliler Suzy de Suzy diye yere göre sığdıramıyorlar ya Suzy'yi, dedikleri kadar var cidden. Ne güzel idoller var yeni jenerasyonda, hepsinden sıkıldım şahsen ben. Ama Suzy'nin güzelliği baki. Ne zaman baksam hep çok güzel.
Suzy'nin hayat verdiği Nam Hong Joo, bir muhabir. Ancak dizinin başında çalışmıyor çünkü çalışırken öldüğünü görmüş rüyasında, ara vermiş. Annesinin dükkanında ona yardımcı oluyor. Tabi Jae Chan'la birlikte geleceği değiştireceğini öğrenince işe geri dönmek istiyor. Annesinin buna pek gönlü olmasa da ikna ediyor onu. Hong Joo gibi birinin medya dünyasında olmaması büyük kayıp, ciddiyim. O olmasa Jae Chan'ın işi daha zor olurdu.
Hong Joo'yu çok sevdim. Gereksiz triplere girmedi, başından beri ne istediği ve ne yaptığı konusunda netti, dürüsttü ve harika bir gazeteci olmasını sağlayan cesarete sahipti. Korkusuzdu ya, başıma ne gelir, bana ne olur diye düşünmeden doğruları yüksek sesle söylüyordu. Hong Joo, ben senden razıyım.
Tek bir hatası oldu, o da şrfsz Yoo Bum'un verdiği içeceği içmek. O adam bana yağmurlu günde su verse içmem, ne hayır gelir. Aaa lafın gelişi söylemiştim ama o gün de harbiden yağmurluydu, enteresan. Aslında zeki de bir kızdı da, insanın basireti bağlanıyorsa demek.
Ay bir de Jae Chan vurulunca değişik bir tribe girmişti, ona gerek yoktu pek. Ama napalım canım, Hong Joo da bir insan sonuçta, herkes hata yapabilir. Başından beri Jae Chan'ın peşinden gitmeye karar verip net oluşu da takdire şayandı. Bıktım ne istediğini bilmeyen karakterlerden.
Bu da Hong Joo'nun annesi. Bu kadın hikayenin kilit noktası, başlangıcı. Hong Joo annesinin öldüğünü, Jae Chan ise nasıl öldüğünü rüyasında görünce, kolları sıvıyorlar. Zavallım her bölüm orduya yemek yapıyordu, annem bile bu kadının evi aşevi mi dedi dayanamadı. Ay ne malzeme yeter ne güç yeter, şutla şunları teyze dedim, dinletemedim. Seviyosa demek.
İyi bir teyzemizdi, Woo Tak'la Jae Chan'ı oyladığı defterin ortaya çıkış anı beni çok güldürdü ahahahah
Ay ama son bölümlerde girdiği tripler, tavırlar çok altı boş, temeli olmayan hareketlerdi. Neymiş, Jae Chan'ı görmek ona acı veriyormuş. Jae Chan'ın babası mı öldürdü kocanı abla? Jae Chan da Hong Joo gibi olayın en masum tarafı, kurbanı. İnsanlar ne travmatik geçmişler paylaşıyor da yine de bir şekilde aşabiliyorlar. (bknz. Kill Me Heal Me) Ki Jae Chan o travmatik geçmişin bir parçası bile değil, bir yerde, aynı acıyla yolları kesişmiş birisi sadece. O yüzden bu hamle bana biraz gerginlik yaratmak için yapılmış başarısız bir hamle gibi geldi. Daha da saçması, annesinin bir iddiasının da Hong Joo'yu kırılmaktan korumak olması. Kimse, kimseyi kırılmaktan koruyamaz. Birisini kırılmaktan korumak demek, onu hayattan izole etmek, yaşamdan çalmak demektir. Biz insanlar böyleyizdir. Severiz, seviliriz, kırılırız. Yani... Yaşarız. Bu deneyimlerimiz bizi insan yapar.
Han Woo Tak (Jung Hae In)
Woo Tak, Hong Joo ve Jae Chan'ın yardımcısı bir bakıma çünkü Jae Chan onu kurtardığı için o hep Jae Chan'la ilgili rüyalar görüyor. Organ bağışı davasında Hong Joo'yla ikisinin rüyasını Jae Chan'a epey yardımı dokunmuştu. İlk bölümlerde de So Yoon'un babasını Dedektif Choi sorgulasın diye baskı yapmıştı, rüyasında gördüğü için.
Woo Tak'ın bir sırrı var ki o da renk körü olması, polisler renk körü olamıyor maalesef. Bu bir şekilde ortaya çıkınca istifa etmek zorunda kalıyor. Üzüldüm ya, Woo Tak harika bir polisti. Yok canım tören üniforması çok yakıştığından değil, iyi polis olduğundan diyorum aaaa ahahshssh Bu arada renk körü olduğunu itiraf ettiği sahne hakkında annemlerle çok konuştuk. Kesinlikle ben de aynısını yapardım, yalan söyleyemez, itiraf ederdim. Zor olurdu ama en azından rahat uyurdum. Dışarıdan aptal gibi görünebiliriz ama ben Woo Tak'ı çok iyi anlıyorum. En azından dizinin sonunda onun da hayatını yola koyup avukat olması hoşuma gitti. Woo Tak hakkında en sevdiğim şeylerden birisi bu dürüstlüğü ve herkesin güvenebileceği bir dost olmasıydı. Tereddüt etmeden, doğru olduğuna inandıkları için her şeyi bıçak gibi kesmesi de çok karizmatikti. Bir de bence dizideki en zeki karakterdi ya. Tanık sorgulamalarındaki kıvrak zekası? Favori sahnem, Yoo Bum'la birlikte tanık sorgusuna alındıkları kısımdı. Yoo Bum, Jae Chan'ın olayın savcısı olarak kanıtlarla oynamış olabileceğini iddia ettiğinde, aslında Jae Chan'ı karalamaya çalışıyordu. Ama Woo Tak, "Öyle mi? Savcılar böyle şeyler yapabilir mi?" diyerek Yoo Bum'un sözlerini tüm savcılara mal ederek sorgudaki savcıların Yoo Bum'a tepki göstermesini sağladı. Muhteşem bir andı ya, öyle zekiceydi ki. Bayıldım ben Woo Tak'a, canım.
Kendisi eskiden savcıymış, bu işleri bırakınca avukat olmuş. Savcıyken de çok matah işler yapmıyormuş ama avukat olunca hepten kantarın topuzunu kaçırmış. İti buna geliyo, kopuğu buna geliyo, çivici katili zaten buna geliyo... Neyse efendim, dizimizin ikinci karakteri gibi girdi, dizinin kötüsü olarak çıktı. Son ana kadar kötülük yaptı, en azından dürüsttü ne diyelim, yan çizse daha sinir olacaktım. Kötünün bile karakterlisi. Karakterli derken de lafın gelişi yoksa dizideki en karaktersiz adam da buydu.
Benim bu Lee Yoo Bum hakkında söyleyeceğim çok şey var da, parmaklarıma yazık. Şu kadar söyleyeyim bu karakter benim için Vincenzo'daki kadınla aynı seviyede. Adını da unutmuşum, şimdi hiç gidip tekrar bakamam, gereksiz. Olur olmadık her yerde zumba yapan tip. Bu da Kore'de moda herhalde, savcılıktan avukatlığa geçince adaletin anasını bellemek. Her neyse efendim, bu Lee Yoo Bum'u da savcılıktakiler pek bir seviyordu başta. Kendisi layığını buldu en son. Nam Hong Joo'yu öldürmeye teşebbüs ettiğinde zaten artık bundan yırtamayacağını biliyorduk ama bir an nasıl korktum yırtar diye. İtlik el kitabını yazmış adam, sıyrılamayacağı olay mı var? Tabi salak gitti kendini yaktı en sonunda. Ne istedin lan Dedektif Choi'den...
Choi Dam Dong hakkında paragraf açmazsam olmaz. Dizinin en sağlam ters köşesi bu adamdan geldi. Nereden bilebilirdik ki yıllar önce Jae Chan'ın kurtardığı adamın bu olduğunu... Dizinin başında çok etkisiz bir eleman gibi gözüken, Jae Chan'ın işlerine burun kıvırıyor gibi gözüken, hiçbir işi doğru yapmayıp savsaklıyor gibi bir izlenim veren adam sağlam bir ayar verdi bize. İlk vakadaki harika sorgulaması bir yana, Yoo Bum'a da arada verdiği ayarlar (bknz. "Ben de ondan korkuyorum zaten. Acaba sizinle çalışırken bilmeden ben de bir suç işledim mi diye.") falan inanılmaz şaşırttı beni. Jae Chan'la aralarında yavaş yavaş gelişen baba oğul ilişkisi çok çok tatlıydı. Yıllar önceki olayda, askerin abisi olan polis memurunun da Choi Dam Dong olacağını sanmıyordum ama oymuş, buna epey şaşırdık. Adam tüm bunları yaşayacağını bilse bile yine de aynı seçimleri yapmış... Keşke böyle olmasaydı be.
Bu arada ek bir bilgi olarak ekleyeyim. Choi Dam Dong'un ölüm sahnesinin kamera arkasını izlerseniz Lee Jong Suk, sahnenin çekimi bittikten sonra bile rolden çıkamıyor, hıçkırarak ağlamaya devam ediyor. Rolü öyle iyi giymiş ki, resmen içselleştirmiş. Oyunculuk böyle bir şey.
Genel Yorumum
Geldik en detaylı yorumların yapılacağı yere. Gelenek olduğu üzere önce kafama yatıramadığım, hoşlanmadığım şeylerden bahsedeceğim ama çok da bir şey yok kafama yatıramadığım.
Yani benim için çok büyük bir mesele değildi ama ucu açık yerler vardı. En çok Hong Joo'nun nasıl rüya görmeye başladığını merak ettim mesela. Herkes, birisinin onu kurtarmasıyla doğan minnet duygusuyla beraber rüya görmeye başlıyor ama Hong Joo'yu tetikleyen neydi? Aynı zamanda herkes rüyasında genellikle kurtarıcısını görürken, Suzy çok daha çeşitli olayları da görüyordu. Bunların aydınlanmasını isterdim eğlenceli olabilirdi. Bir de sayko Lee Yoo Bum'un o kağıt yuvarlama olayını. Yani tamam, bir itlik bir şerefsizlik yapacağı zaman yaptığını anladık da kökeni neydi, neden kaynaklanıyordu bunu da çok merak ettim.
Yorumları okurken finalin çok beğenildiği falan söyleniyordu, hatta herkes izlediğim en iyi finaller arasında tarzı bir şeyler söylemişti. Ama bence final de biraz aceleye gelmiş gibiydi. Herkesin ne yaptığını, nasıl yaşadığını görmek hoşuma gitmedi değil, gitti elbet. Ama ne düğün gördük ne bir şey. Hemen yıllar sonra evlendiklerini görmek beni biraz üzdü açıkçası. İzleyeceğimiz şeyler vardı daha :(
Aşağıda da Jae Chan'ın ne kadar sade ve bizden biri olduğundan bahsedeceğiz daha ama her davayı kazanıyor oluşu bu sadeliğine birazcık gölge düşürdü. Yoo Bum gibi bir adamın, her yere rüşvet vermeden durması zaten imkansız. O yüzden bence en azından bir mağlubiyet alması daha gerçekçi olabilirdi.
Peki neleri sevdik? Bir çok şeyi! Let's go!
Fantastik bir hikayede olay örgüsü her şeydir. Eğer bu olay örgüsü seni şaşırtıp heyecan içinde diğer bölümü bekletmiyorsa at çöpe. WYWS'in ise bu yönden hiçbir eksiği yoktu. İlk bölümden itibaren soluk kesen şaşırtmacalarla seyirciyi bir alıyor, son bölüme kadar temposundan, heyecanından hiçbir şey kaybetmeden ilerliyor. Yeni rüyalar, olaylar, gizemler, ortaya çıkan gerçekler... Sürekli yeni bir kaynaktan besleniyor dizi, temposu asla düşmüyor. Zaten dizinin son derece ilgi çekici rüyaları konu alması bir yana, bu konuyu bir cevher gibi işlemeyi de başarmış. Ortaya da nefis bir iş çıkmış, ne diyebilirim ki.
Bu kadar gerginlik, kovalamaca, dava ve kabusların arasında öyle güzel karakterler (Savcı Lee, sen nasıl bir adamsın ya, ben senden razıyım) öyle olaylar yazmışlar ki, komedi bazlı bir romcom izlemiş kadar güldüğümüz yerler oldu. Jae Chan'ın ilk bölümlerde Yoo Bum'a şekil şukul yaptıktan sonra ilk bulduğu arabanın arkasına saklanıp titreyen dizlerine hakim olmaya çalışması, yine savcılıkta sorgulama stilleri çalışırken aynalı cam arkasından bütün ekibin onu izlemesi, Hong Joo evlerinin halini gördü diye evi temizleyip evde bile saçları yapılı gezmesi, Savcı Lee ve Jae Chan'ın çok beceriksiz biçimde kimlik değiştirmeleri ama işe yaraması ve topluluğun Jae Chan diye Savcı Lee'yi tartaklaması, bir sonrakinde muhteşem kılık değiştirmesine rağmen yine de Savcı Lee'nin yakalanması, Jae Chan işe döndüğünde kimse onunla ilgilenmedi de sadece Dedektif Choi ilgilendi diye bebek gibi nazlanması falan aklıma ilk gelen ve çok güldüğümüz yerler. Savcı Lee'nin ise her sahnesinde güldüm şahsen ben ahahaha Of hele o mahkemedeki dans sahnesi ahahahaha
Delireceğim bu ne bu nee ahahahahs
Değindiği konuların hepsi kalbe dokunan konulardı. Kocasından şiddet gören ancak çocuğunun iyiliği için susmak zorunda kalan kadınlar, o adamı koruyan güçlü kişiler, aile üyelerinin parasını alabilmek için bile isteye onları ölüme sürükleyen kişiler, toplumun gerçeği anlatma fırsatını hiç vermeden yargılayıp mahvettiği insanlar, sırf canları istediği için başkalarının değerli çocuklarına el sürmeye cüret edebilen, onlara mobbing uygulayan ve bu baskı sonucu onlara ne olursa olsun yüzü kızarmadan, pişmanlık duymadan anlatan sözde 'saygı değer' insanlar, organ bağışının ne kadar değerli olduğu... Bu konular, toplumun en konuşulması gereken konuları. O yüzden bunların konuşulması çok değerli. Yazarın öldürdüğü çocuğun olduğu bölümler dizinin yıldızıydı bence. Konunun ağırlığı bir yana, verdiği birden fazla mesaj, mahkeme sahnesi... Bizi ağlattı o bölümler.
Hiç de kusursuz olmayan o başrol ahahshahs
Aynı zamanda Jae Chan'ın süper güçleri olmayan, çok zeki olmayan, tek başına kahraman olmaya çalışmayan bir karakter olması da beni mutlu etti. Woo Tak ve Hong Joo'dan yardım almaktan çekinmedi, kendinden kıdemli savcıların yardımını ve desteğini talep etti, gerek gördüğü durumlarda onları da sorgulamaya dahil etti ki fikirleri olsun, görüşleri olsun. Hayatta tek başımıza kahraman olduğumuz durumlar çok azdır, en güzel şeyler en iyi takım çalışmalarından çıkar. O yüzden Jae Chan'ın da bunun bilincinde olması iyi bir ayrıntıydı. Dedektif Choi, tanık olarak Woo Tak'ı sorgulayacaklarında Jae Chan'a diyordu ya hani, "Diğerleri sizin gördüğünü göremez sanıyorsunuz ama öyle değil." Gerçekten, diğerlerine fırsat verirsek, yardım istersek onlar da bizim gördüğümüzü görebilir. Bizimle birlikte, aynı şey uğruna savaşabilir.
Gri karakterlerin olması beni mutlu etti. Çok muhteşem, kusursuz bir ana karakterin olmadığını zaten söylemiştik. Ama bu Hong Joo için de böyleydi. Geçmişte hatalar yapan, yanlış seçim yapmak üzere olduğu için acı çeken bir karakter. Hataları var, kendi doğruları var. Saf iyilikten oluşmuş bir melek değil, insan. Bocalıyor, yanılıyor, hata yapıyor. Bunlar da onun hiç kusursuz olmadığının kanıtı. Yine çok kötü ikinci karakterler yok zaten, kadın olsun erkek olsun. Dizinin kötüsü Lee Yoo Bum bile kendi içinde vicdan muhasebesi yapan, etten kemikten bir karakter. Ha ama beter olsun, orası ayrı.
Ay OST parçalarının hepsi öyle güzeldi ki! Dizinin havasına, rüya temasına bir puzzle parçası gibi uyuyordu. Aşırı hoşuma gitti tüm parçalar. Şimdi hepsini tek tek ekleyeceğim buraya. Hepsi harikaydı.
Eddy Kim-When Night Falls
Henry-It's You: Bu şarkıyı sahne içlerinde çok fazla duyduk. Henry'nin sesi, aksanı <3
Roy Kim-It Would Be Good
Suzy-I Love You Boy: Bir diğer yıldız da buydu. Suzy'nin yumuşacık sesine çok yakışmış.
BrotherSu&SE O-While You Were Sleeping: Bu şarkı da çok güzeldi ya.
SE O-Your World
Monogram-Lucid Dream: Bu şarkıyı da çok sevdim. Tam bir rüya hissiyatı veriyor.
DAVICHI-Today I Miss You
Kim Na Young-Maze
Lee Jong Suk-Come To Me
Jung Joon Il-If
Jang Da Bin-I'll Tell You
Lee Jong Suk-Do You Know
Suzy-I Wanna Say To You
Son söz olarak While You Were Sleeping'in 2017'nin en iyi dizilerinden biri olduğunu, çok ilgi çekici bir konuyu soluksuz bir kovalamaca ve nefes kesici bir romatizm ile harmanlamayı başardığını, oyunculukların ve kimyanın çok kaliteli olduğunu ve herkese kesinlikle tavsiye ettiğimi de söylemeliyim. Çok güzeldi ve bu sene izlerken en keyif aldığım dizilerden biriydi, seyir zevki zirvedeydi. Herkese tavsiye ediyorum, yorumlarda buluşalım!
"Bu yüzden fazla ağlama. Kendini çok hırpalama ama olanları da sakın unutma. Ancak böyle borcunu ödersin."
"Her şey geçer. Şimdi gözümüzde büyüyen şeyler zamanla önemsiz gelecek. İnanamayacak ama daha sonra şakaymış gibi bahsedeceği günler gelecek. Bu yüzden çok endişe etmemesini söyle. Bundan sonra da zorluklarla karşılaşıp göğüs germesi gerekecek ama bir yıl geçince, böyle bir sabah da gelecek. O güne inan ve dayan. Bütün seçimlerinin doğru olduğunu düşündüğü günlerin geleceğini söyle."
Bak bir tane daha oyuncusu yüzünden izleyemediğim dizi. Lee Jong Suk'u hiç izleyemiyorum... Adam fazla mükemmel bir yerden sonra tüm dizilerini yarım bıraktım. Ji Chang Wook bile daha iyi durumda benim için...
YanıtlaSilLee Jong Suk'u çok fazla izlemedim ben de denk gelmedi, sadece Romance Is A Bonus Book izlemiştim, ama bunu tavsiye ederim. En iyi rollerinden biri diyorlar, çok da tatlıştı rolü :)
SilBu arada tüm dizilerim yarım şuan :'). Today's Webtoon iyi başlamışdı ama ortalarında sıktı sadece Kim Sejeong için devam edemiyorum. Kız çok iyi diğerlerinin enerjisi düştü sanki ya da bana öyle geldi. Cdrama devam ediyor. O tatlı zaman buldukça izliyorum. Ha birde bir diziye daha başladım Love in Contract diye başrol erkek çok tatlı umarım sarpa sarmaz amin.
YanıtlaSilLove in Contract çok övülüyor, boş zamanımda göz atacağım. Today's Webtoon hakkında da yazan çizen görmedim pek.
SilO kadar fazla dizi aynı anda çıkıyorki kaçırıyor insan.
Sil