7 Mart 2020 Cumartesi

Dizi Yorumu: Fight For My Way

Hayatımın dizisini yazıyor olabilirim! Ama Allahım nasıl sevdim, nasıl bayıldım! Hepsini anlatacağım şimdi sizlere de. 
Fight For My Way'e vizeler bittikten sonra hali hazırda bir dizim de olmadığından, dizi ararken konusu hoşuma gittiği için başladım. Zaten Park Seo Joon'a hastayım, biraz da göz attım. Bayılırım böyle eskiden gelen arkadaşlıklar, hayaller falan tadında dizilere. Çok samimi geldi konusu başladım ben izlemeye.
Dizi hızlı gidiyor. Bir kere hiçbir bölümde sıkılmadım ben. Ve dizide çok samimi ve sıcak bir hava vardı. Bakın aylar demiyorum yüksek müsaadenizle yıllar diyorum, yıllardan sonra ilk defa baş karakterin CEO olmadığı bir dizi izledim, bu gurur hepimizin! Karakterlerin hepsi yaptıkları işlerle, oldukları yerlerle, sevinçleri, üzüntüleri, kırgınlıklarıyla içimizden biriydi. Ay sonunu zor getiren, ucuz kirası olan küçük dairelerde yaşayan, her gün başka bir kıyafet giymeye gücü yetmeyen, orta halli insanlardı. 



Fight For My Way
Tür: Hayattan kesitler (Slice of Life), romantik

Bölüm sayısı: 16

İlk Yayın Tarihi-Son Yayın Tarihi: 22 Mayıs 2017-11 Temmuz 2017

Konuya biraz değinecek olursam çocukluktan beri arkadaş olan dört arkadaşın (hatta üçü daha da eski arkadaş) hayalleri, büyümeleri, yaşadıklarını konu alıyor. Olay günümüzde geçiyor ancak arada flashbackler mevcut.
Farklı farklı hayalleri olan bu gençlerin tam da hayaller hayatlar tadında bambaşka şeylere savrulmaları çok gerçekçiydi. Her istediğimiz altın tabakta sunulmuyor, adeta bunu vurguluyordu. Onlar böyle çabalayadursun ben de çok düşündüm, olmak istediğim yerde miyim? Hayallerim ne durumda?

-yazının bundan sonrası eser miktarda spoiler içermektedir efenim-
Ko Dong Man (Park Seo Joon)
Park Seo Joon ve onun harika oyunculuğu. Kendisini önce Oh Li Jin'in deli dolu kardeşi Oh Li On rolünde Kill Me Heal Me'de izlemiştim, daha sonra da egoist CEO rolünde What's Wrong With Secretary Kim'de çıktı karşıma ama hiçbirinde bu kadar dokunmadı oyunculuğu içime.
Ko Dong Man küçüklükten beri Taekwondo yapan, Milli Takım'da oynama hayalleri kuran başarılı bir oyuncu. Ama lise çağındayken rakibinin rüşvet teklifini kabul ediyor ve sporu tamamen bırakıyor. Rakibi onu yeniyor, Dong Man bunun üzerine yıllarca bu anı unutamıyor. İlk bölümlerde babasına bağırdığı yerde ben de ağladım. Yerden kalkmadığı o anı yıllarca yeniden yaşaması nasıl bir cehennemdir, öyle güzel yansıttı ki. Yıllar geçip büyürken bir böcek ilaçlama firmasında çalışıyor Dong Man. Sunbae'si tarafından eziliyor, yaptığı iş değer görmüyor, işini sevmiyor bir kere.
Ani bir kararla bıraktı ya, çok sevindim.

MMA'le tanışıp ezeli rakibiyle yaptığı o ilk maçta beni mahvetti, yıktı geçti. Gözünün biri kapanmış, kaşından oluk oluk kan akarken, ''Bitirmesinler, söyle maçı bitirmesinler. Yapabilirim, devam edebilirim.'' diye kafesin duvarlarına vura vura ağlarken benim içim çıkmıştı ağlamaktan. Oyunculuğuna şapka çıkarttığım bir diğer yer ise, Octagon'un dışında Ae Ra'yla konuştuğu yerdeydi. Kulağı çınladığında yüzünün aldığı şekille olacakları az çok tahmin ettiğimiz o sahne, iç parçalayıcı haykırışı, defalarca kafasına ve kulaklarına vuruşu, ağlayarak Ae Ra'ya ''Neden alçak sesle konuşuyorsun? Neden seni duyamıyorum?'' diye soruşu... Mahvetti beni, saatlerce ağladım. Aklıma geldikçe bir kötü oluyorum. Çok başarılı ağlıyor cidden. Park Seo Joon'un oyunculuğu tartışmaya kapalı artık benim gözümde. Bu dizide parladı resmen, şahlandı.

Park Seo Joon bu dizi için vücut çalışmış, bu çok belli. Ama ben biraz dövüş eğitimi aldığını da düşünüyorum. Dövüş sahneleri çok gerçekçiydi ve bu her şeyin daha iyi olmasını sağlıyordu. Ae Ra'ya tokat adan adama arabanın üstünde uçtuğu sahne muhteşemdi. Çok başarılıydı cidden. Ama benim favorim ilk bölümlerde Octagon'un dışında Kim Tak Su'yla ilk karşılaştıklarında ona attığı döner tekme. Ama nasıl rahatladım! ''Tekniğimi çalacaksan düzgün yap!'' diye bağırışına da hasta oldum!

Ae Ra'yla olan iletişimi çok güzeldi. Ae Ra'ya küçükken de, birer yetişkin olduklarında da asla kıyamaması, Ae Ra'ya herkesten çok değer vermesi, Ae Ra ağlarken yüzünü kapatması, birbirlerini çok çok iyi tanımaları çok güzel, çok özeldi. Ko Dong Man karakteri, bir harikaydın. ''Başım dertte. Artık ağlarken de güzel görünüyorsun.'' :'')

Dong Man'ın koçuyla olan iletişimine ayrı bir hastaydım, bromance kazanacak ahahaha. Koç adam gibi adamdı, canımdı ciğerimdi. Adam dizi boyunca bir kere bile haksız çıkmadı, dizinin en güvenilir ve en komik karakterlerinden biriydi. Çok tatlıydı çok! Koç Jang Ho'ya Kim Sun Oh hayat veriyordu.


Choi Ae Ra (Kim Ji Won)

Aaah Kim Ji Won. Saatlerce övsem seni, yetmez. Kim Ji Won'u daha önce To The Beautiful You'da izlemiştim ama çok bir şey hatırladığım söylenemez. Dizinin yıllar öncesinin dizisi olması bir yana ben de diziyi yıllar önce izledim.
Kim Ji Won'un oyunculuğu da Park Seo Joon kadar iyi. Tepkileri gerçekçi, öfkesi inandırıcı ve bir melek kadar iyi ve saf olmaması onu gerçekliğe çok yaklaştırıyor. Sıkmıştı artık şu iyi karakterler.
Choi Ae Ra küçüklüğünden beri sunucu olma hayali kurmasına rağmen hayat onu bir AVM resepsiyonuna sürüklemiştir. Choi Ae Ra karakteri dizilerde görmeye hasret kaldığımız karakterlerden. Baskın, öfkeli, dediğim dedik, asabi, maskülen, ayakları yere basan bir karakter. Herkese sözünü geçiriyor ve var olmak için bir başkasına ihtiyaç duymuyor. Yedi yirmi dört eşofmanla gezmesi, arkadaşlarının yanında dış görünüşünü umursamayışı, heyecanlı tavırları beni kendisine hayran bıraktı. Sadece son bölümlerde kendisine biraz sinirlendiğimi söylemeliyim.Kendisi hayalinin peşinde koşarken Seo Joon'dan geri durmasını, dövüşü bırakmasını istemesi pek doğru değildi. Haklı olduğu yerler vardı, izlemek onun için çok zor bu konuda haklı. Ama çocuğun hayali ve kendisi arasında bir seçim yapmasını istemek, buna zorlamak ne kadar doğru? Ve gerçekleşmemiş bir hayalin acısını en iyi kendisi bilirken. Neyse ki Seo Joon rövanş maçını yaptı da, içim rahatladı. Ae Ra sunucu olma yolunda her reddedildiğinde onunla birlikte bir fiil ben de üzüldüm. Dong Man'ın Ae Ra'yı kendisinden daha iyi tanıdığı kısımda çok duygulandım. Ae Ra'ya hayalinin sunucu olmak değil, mikrofon olduğunu söylediğinde cidden şok olmuştum ve mikrofonla önceki yaşantılarına bakılınca Dong Man haklıydı. Ae Ra bunun sonucunda RFC sunucusu olmaya karar verdi. Hayallerini böyle kovalayıp başarılı olması çok değerliydi. Ve Ae Ra'nın ağlama sahneleri de çok başarılıydı, insanın içi parçalanıyor o hıçkırırken.

İlk bölümlerde adamların aynalarını kırdığı yerler favorimdi. Amazon bir karakterdi Choi Ae Ra. Şirindi, korumacıydı. Baek Sul Hee'nin koruyucusuydu adeta. Çok özendim bu korkusuz hallerine. Birine diklenmek cesaret istiyor şu devirde. Choi Woo Shik'in hayat verdiği Park Moo Bin karakterini de gaayet güzel ekarte etti o sahnede. Bayıldım konuşmasına. İkinci erkek karakterin de erkenden paketlenip gitmesi yararımıza oldu.

Ev sahibi Ganako Hwang ya da Hwang Bok Hee'nin ilk geçmiş sahnelerinin hepsinin Dong Man ile olması sebebiyle dedim ki bu kadar basit olamaz, bu kadın kesin Ae Ra'nın annesi. Eh, yanılmadım ;) Artık bir kdrama gurusuyuz biz de.

Son olarak Kim Ji Won'u bir kaç dizide daha başrolde görmek istiyorum. Hem çok çok güzel ve orantılı bir yüzü var, hem sesi ve konuşma tarzı oyunculuğa çok uygun, hem de cidden harika bir oyuncu! Bayıldım kendisine bu dizide. O kadar doğal oynamış ki, sanki kendisini canlandırıyor gibi.



Baek Sul Hee (Song Ha Yoon) 
Baek Sul Hee... O kadar hayatın içinden bir karakterdi ki. Sessiz sakin, her daim destekleyici olan insanlardan. Zaman zaman kendisine çok çok kızdım. Joo Man'a bu kadar verici olması, kendini hiçe sayması, Joo Man'ın ailesine kendisini bu kadar ezdirmesi beni çok kızdırdı. İlişkileri o kadar yıllık birliktelikten sonra pelte olmuş durumdaydı. Sıradan, hareketsiz, monoton bir ilişkiyi yürütmeye çalışır gibilerdi ve ilk bölümlerde birbirlerine değer verdiklerini asla hissetmedim ben. Bazı yorumlarda bu ilişkiyi çok beğendiklerini söyleyen yorumlar gördüm, zevktir, ama ben beğenmedim maalesef. Dörtlünün birlikte uyumu çok çok muhteşemdi, hepsi çarklar gibi birbirini tamamlayan eşsiz insanlardı ama Sul Hee ve Joo Man'ın ikili ilişkisi hatalar silsilesiydi maalesef. İkisine de çok çok kızdım. Joo Man'a asla ne istediğini, neye kırıldığını, neyin onu rahatsız ettiğini söylemiyordu.
Buna rağmen Sul Hee karakteri ayaklanıp, kendi kendini idare etmeyi başardı. Kendi ayakları üstünde durup Joo Man'dan ayrı yaşamayı başardı. Tek beklentisi ondan bir hayat değildi artık. Tabi ki tekrar bir araya geldiler ama çok daha sağlam ve sağlıklı bir ilişki olarak, karşılıklı fedakarlıklar içinde. Sul Hee'nin o saçlarını düzeltecekler diye çok umdum ama malesef olmadı. Rengi mi yoksa o yoluk kıvırcıklığı mı sorun bilmiyorum ama kızı çilekeş ve yaşlı gösteriyordu o saç. Lisedeki saçına tövbest demiştim ama, beterin beteri varmış :P

İlişkilerinin belası olarak Secretary Kim dizisinde de izlediğimiz Pyo Ye Jin karşımıza çıktı. Çok güzel bir kız, Secretary Kim'de bayılıyordum kendisine. Ama buradaki karakteri fazla yapışkandı, sevemedim. Neyse ki kendisi hatasını anladı (GEÇ OLDU BİRAZ AMA) ve bizlere veda etti.

Song Ha Yoon'un oyunculuğu hakkındaysa kendisini ilk defa izledim ancak gayet iyi olduğunu söyleyebilirim. O naif ve kırılgan karakteriyle destekleyici konuşmaları, ses tonu ve hareketleri gayet iyi örtüştü. Yan rolde beni hiç rahatsız etmedi, gayet iyi iş çıkardı.

Kim Joo Man (Ahn Jae Hong)
Aah. Bir diğer çok kızdığım karakter de ilişkinin karşı tarafı olan Kim Joo Man. Ye Jin yüzünden basbaya aklı karışmıştı bir aralar, yalan yok. Çok kızdım kendisine. Hayır ne kendisine, ne Sul Hee'ye, kimseye de dürüst değildi o ara. Zırt pırt gecenin bir vakti mesajlaşmalar, kalkıp gidip Ye Jin'i ayıltmalar falan. Kardeşim anası mısın babası mısın kızın bi kere çağır polisi bak nasıl ayılacak ikincide. Kızı asla net olarak reddetmedi. Sinir ediyorlar beni, bunu da ben mi söyleyeyim illa. Etkisiz de bir elemandı, Sul Hee'ye güvence veremiyordu Ye Jin konusunda. Bu ikilinin en büyük sorunu, KONUŞMUYORLARDI. Arkadaşlar biz medeni insanlar sorunlarımızı konuşuyoruz. Herkes içinden bir şey düşünüp karşısındaki anlasın diye bekliyordu, oldu canım!
Onun dışında komik bir karakterdi, dörtlüye daha geç yıllarda dahil olmuş, son bölümlerde gördük bunu da. Dong Man'ın açık açık Sul Hee'yi tuttuğunu söylemesi çok komikti. Çünkü Sul Hee harbi kız Joo Man gibi mi, hiç! Joo Man'ın da açık açık Ae Ra'dan korkması çok komikti ahahaha. Ae Ra bana düşman olsa ben de korkarım, mahveder hepimizi valla.
Joo Man'ın ablaları vardı bi, ayy düşman başına. Annesi bile yola geldi de o ablalar çok zor. Ama Joo Man bi bölümde güzel ayar vermişti hepsine, İyiydi yani.

Ahn Jae Hong'u da ilk izleyişim ama onun oyunculuğunu da çok beğendim. Hem de çok sevimli bir surat yapısı var, insanda güven uyandırıyor görünüşü. Ye Jin'in Park Bo Gum'a benzediğini söylemesi dışında sıkıntı yok ahahaha. Joo Man da Sul Hee'nin Lee Young Ae'yi andırdığını düşünüyordu ve evet düşününce gözleri falan biraz andırıyor.




Aslında diziye şöyle bir bakınca bu dörtlünün hayalleri, yaşadıkları, karşılaştıkları insanlar, hayatla kavgaları oluşturuyor kemik kısmı. Ve birbirleriyle olan etkileşimleri çok çok güzeldi, dörtlü olarak ya da ayrı ayrı. Evin çatısında birlikte yaptıkları Nam Il Bar'a bittim. Evin çatısında arkadaşlarımla takılmalık bir bara benim de ihtiyacım var. Ama bizim evlerin çatıların uygun değil buna. Fark ettiyseniz Kore'de çatı kültürü çok fazla. The Time We Were Not In Love'da da Oh Ha Na ve Choi Won sık sık çatıda birlikte içip tavuk ayağı yiyorlardı. My ID is Gangnam Beauty'de de Yeon Woo Young'un bir terası vardı toplanıp toplanıp yemek yedikleri. (Yeon Woo Young demişken Kwak Dong Yeon'da ilk bölümde konuk olarak karşımıza çıkıyor dizide. Kendisini pek bir severim.) Yine başka bir kaç dizide de hatırlıyorum böyle bir şey. O yüzden Nam Il Bar'larını ayrı sevdim, o barda bir çok dönüm noktası yaşamalarını ayrı sevdim. 
Yorumlarda gördüğüm üzere herkes ikilinin çıkmaya başladıktan sonra fazla romantik olduğundan yakınmış. İyi de, arkadaşken oldukları gibi enseye tokat olmaları daha anlamsız olurdu? Normal bir arkadaşlıkları yoktu ki, Dong Man sürekli Ae Ra'ya sataşıyordu, Ae Ra'da onu pataklıyordu, bunu mu görseydik çıkarken ssjjsjdk 

-Dikkat burası nefret kusma kısmıdır. Kim Tak Suuuu! Ulan Kim Tak Su! Ey ahali, ben hayatımda hiç bu kadar bir dizi karakterinden nefret etmedim. Hiç ama! Azımsanmayacak kadar kdrama izledim şu zamana kadar, sınırlarımı zorlayan bir çok karakter oldu, ama bu... Şu an açık ara farkla önde gidiyor Kim Tak Su. Bakın diziyi bitireli o kadar oldu, aklıma geldikçe elim ayağım titriyor, o platin saçlarını tek tek cımbızla yolma isteğimi durduramıyorum. Sinir hastası oldum. Dong Man Octagon'un önünde kulağı duymadığı için ağlarken ben elim ayağım titreyerek sandalyemde tepiniyordum, aklıma geldikçe deli oluyorum. Dizinin başlarında yine Octagon'un önünde Dong Man buna döner tekme atıp ''Tekniğimi çalacaksan düzgün yap.'' diye bağırdığında o kadar mutlu oldum ki anlatamıyorum :P Nefret kusma kısmı bitmiştir, ömür boyu görüşmemek dileğiyle Kim Tak Su-
Park Hye Ran karakterini de sevmedim ama tabi ki bir Kim Tak Su olamadı. Yalnız sürekli Ae Ra'nın tüm işlerinin dibinde bitip işi almasına ayar oldum. Bir ayrılmadı ikilinin yanından. En sonunda evlerinin üstüne taşındı, ne azimmiş yani pes ablacım! 
Choi Woo Shik'in hayat verdiği Park Moo Bin karakteri ise geldiği hızla diziden çıkarak hepimize rahat bir nefes aldırdı. 

                                          -Şu Namil Bar'ın manzarasına aşıktım işte aşık-

Dizinin diğer güzel kısımlarına dönmemiz gerekirse, Ae Ra ve Dong Man arasındaki uyum çok güzeldi be! Bence sevgili oldukları kısımlar da çok güzeldi. Enerjileri, auraları. Dong Man'ın yavaş yavaş düşüncelerinin değişmesi çok güzel işlenmişti. Arkadaş oldukları zamanlarda bile ilk Ae Ra'ya koşması, ilişkilerinin sağlamlığı çok güzel işlenmişti. Ae Ra'nın ''İçimi titretiyorsun!'' sahnesi Dong Man kadar beni de şoke edip mutlu etti, ne güzel erkenden öğrendik Ae Ra'nın hislerini.

Her şey çok dengeli ve ayarındaydı. İkilinin işlerinden çıkıp yavaş yavaş asıl hayallerine yönelmeleri ve aynı zamanda hislerini anlamaları dengede tutulmuştu. Bence ikilinin aşk hayatı ya da hayalleri dizide birbirinin önüne geçmedi, ikisini de dengeli izledik.

Ae Ra'ya son bölümlerde sinirlendiğimi söylemiştim. Kendince Dong Man'ı korumak istemesi doğaldı ama, arkasında durmasını istedim o zamanlar. Ayrıca bize eski klişelerden birisini de yaşattı yani, son bölümde ayrılıp son yarım saat barışma! Ne bu, 2012 kdrama mı???
Yine de güzel bir sondu, en sevdiğim sahne Kim Tak Su'nun yamulma sahnesi ahahahsha



Ae Ra'nın olur olmaz yerlerde aegyo yapmaya başlamasıyla Dong Man'ın yüzünün aldığı şekle, durduk yerde kendine oda spreyi sıkmasına, ''Sabahları görüşmeyelim'' demesine, Ae Ra'nın güçlü ve maskülen yapısı, Ae Ra'nın normal vuruyor gibi yapıp spor salonundaki adamın burnunu kırdığı, ilk bölümlerde adamların arabalarının aynalarını kırdığı yerlerde çok çok eğlendim ve hoşuma gitti.

En sevdiğim şeylerden birisi de her karakter kendi için çizilen role öyle güzel uymuştu ki sanki bir dizi değil, gerçekte varolan bu insanların hayatlarına tanık oluyoruz. Oyunculuklar süperdi, süper.

Bir şeyi eleştirmem gerekirse Ae Ra ve Dong Man'ın son bölümlerde ayrılmasından pek hoşlanmadım. Ae Ra daha destekleyici bir karakterdi başlarda. Bir de Ganako Hwang olayı çok sona sıkıştırılmıştı, hiçbir nedeni olmadan onları gizliden gizliye destekleyen bir ev sahibesi rolü biçilse daha sevimli olabilirdi.

Finalde de yine dörtlünün bulunması güzeldi, dizi öyle güzel bitti ki ekranı kapatmadan bir süre pembiş duygular içinde oturup kaldım. Hem verdiği mesajlar sayesinde hem de konunun sevimliliği sayesinde bir süre düşünüp kaldım. Çok sevdim yahu, çok! Dizi bence her yönden çok tatmin edici bir romantik komediydi. İzlediğine pişman olacak kimsenin olduğunu sanmıyorum. Önce arkadaşlıkları, sonra başka yöne evrilen ilişkileri, hayalleri, her şeyiyle çok güzel ve özeldi konu. Çok güzel işlenmişti, oyunculuklar harikaydı, ee daha ne isteriz ki bir diziden? Şiddetle tavsiye ediyorum. İzleyin, izlettirin efendim.


Sevgiliyken de böyle olsunlar mı, emin misiniz ahahaha

:'')

Daha koymak istediğim bir dolu sahne vardı ama bence bu kadar gif yeterli ahaahsh :P Çok sevdiğim OST listesinden favorilerimi de şuraya bırakayım.
Arie Band-Dumbhead
HerCheck(Super Kid)&2morro-Fight For My Way
Kassy-Good Morning
BTOB ( Hyunsik, Eunkwang, Sungjae)-Ambigious
Ryu Ji Hyun-Night is Gone, Again

En sevdiklerim bunlar oldu OST listesinde. Gidip OST listesini tekrara alayım bari.

Tüm diziyi çok severek izledim, çok çok güzeldi, izlerseniz pişman olmazsınız :3
Görüşmek üzere XOXO