11 Nisan 2023 Salı

Dizi Yorumu: True Beauty


(Bu yazı ülkemizi derinden etkileyen deprem felaketinden önce yazdığım ama paylaşmadığım bir yazıydı. Üstünde değişiklik yaparım diye bekletiyordum. Elim bir türlü paylaşmaya gitmedi o kara günden beri, sürekli aklımız, kulağımız, kalbimiz haberlerdeydi. Şimdi, biraz olsun yüzleri güldürmek için noktasına virgülüne dokunmadan, olduğu gibi paylaşıyorum. Kayıpları olanlara yüreğimin en derinlerinden baş sağlığı dileyerek, iyi okumalar.)

2020'nin en olaylı, en konuşulan, editleri, kesitleri binlerce platformda dönen dizisi True Beauty bugünün konusu. Yayınlandığı dönemlerde büyük hit olmasına rağmen, ben hem kesitleri sayesinde diziyi izlemiş kadar olduğum hem de biraz burun kıvırdığım için diziyi izlememiştim, bugüneymiş.

True Beauty esas olarak bir webtoon aslında, yazarı da Yaongyi. Baya da ünlü bir webtoon Kore'de. Ya bir de webtoon demişken, Daytime Star'ı ne zaman dizi yaparsınız tahmini? Lee Sung Kyung'un Hwang Yu Ra olduğu bir uyarlama hayali kuruyorum da <3


Şimdiye kadar True Beauty'yi izlememiş olmam, hiç duymamış olduğum anlamına gelmiyor. Zamanında her bölüm hop oturup hop kalkanlar, her bölümün binlerce kesitini döndürenler, ikinci erkek başrol sendromundan bitkisel hayata girenler olduğunu görmemek için sosyal medyaya adım atmamış olmak gerekir muhtemelen. Ben de o zamanlar konuyu kavradığım, insta kesitlerden diziyi izlemiş kadar olduğum ve son derece klişe geldiği için izlememiştim ve izlemeyi de pek düşünmüyordum. Bir de ben My ID Is Gangnam Beauty'yi izlemiştim. Ha estetikle güzelleşmişsin ha makyajla, temelde benzer şeyler. O yüzden aynı şeyleri izlemeyi pek istememiştim yani, yalan yok. Ama geçenlerde tam boş vaktim varken yormayacak ve aşırı klişe bir şey izlemek isteyerek başladım. Epey komik sahneleri de vardı, baya güldüm cidden ahahaha
My ID Is Gangnam Beauty ile temelde benzer olsalar da aslında ben bu temayı daha çok severim. Ayıla bayıla izlediğim bir Japon dizisi vardı, Switch Girl diye. Hala döner döner izlerim, baya da eski bir dizi, 2011'de çekilmiş. Belki Mariya Nishiuchi ve Renn Kiriyama bile oynadığını unutmuştur ahahahaha Orada da bu tip bir konu vardı. Okulda full makyaj, bakımlı olan bir kızın eve gelince birden şalteri indirip tamamen paspal bir tipe bürünmesini anlatan bir mangadan uyarlamaydı. Japonya'da baya normalmiş bu durum, yanlış bilmiyorsam "himono onna" diyorlar hatta. Sonuç olarak hala canım sıkıldıkça açıp modumu düzelttiğim, fav dizilerimdendir. True Beauty de bir bakıma ona benziyor aslında.

Dürüst olmak gerekirse, bu kadar zaman True Beauty'ye haksızlık yaptığımı düşünüyorum. İki yıldır hafife aldım, izlemeyi reddettim, alttan alta dalga geçtim falan ama ben haksızmışım, doğruya doğru. Bir kere dizi gerçekten çok eğlenceli. Uzun bölümlerine karşın hiç saate baktığım olmadı ne zaman bitecek diye(son bölümler hariç). Karakterler çok renkli, hepsini izlemek çok zevkli. Klişeler bile yani öyle bir abartmışlar ki bazı kısımları, (AVM çıkışındaki Seo Jun-Su Ho-Ryu Hyeong Jin üçgeni gibi) onları bile izlemek çok komik. Bu kadar çok klişeyi de böyle izletebilmek başarıdır bence. Bilmiyorum ya, benim başlarken hiç umudum olmasa da son zamanlarda en heyecanlanarak, gülerek, kalbim küt küt atarak izlediğim diziydi True Beauty, özellikle de ilk bölümlerini. Liseye döndüm sanki. Sezar'ın hakkı Sezar'a yani, ortaya çok eğlenceli bir şey çıkmış. Sadece son bölümlerinde bir miktar canımı sıktı.

Yani tamam, çok tartışılabilir yönleri var. Bize sürekli empoze edilmeye çalışan güzellik standartları, o standartların altında kalırsanız en hafif tabirle "zorbalık" göreceğiniz fikrinin son derece kesin bir şeymiş gibi ifade edilmesi, klişeler klişesi olaylar falan derken bir sürü kusur sayabiliriz. Ama sarıyor ahahahaha Gerçekten öyle. My ID Is Gangnam Beauty'de de aynı şeyleri düşünmüş ve sonuna kadar izlemiştim. O yüzden çok yerden yere vurasım da gelmiyor bu diziyi. Sonuçta şimdi ne kadar yersek de zamanında reytinglerde zirvelere oynadığı günleri hepimiz hatırlıyoruz. Bu diziyi bu kadar popüler etmişken şimdi yerenler bana samimi gelmiyor. Business Proposal'da da böyleydi bu. Millet yıkıla yıkıla izledi tüm bölümleri, sonra bitince bir furya başladı, gömme furyası. Bayıla bayıla izleyen onlar değilmiş gibi dizinin balon olduğunu, kaliteli olmadığını falan iddia etti millet. Bu dizinin de o dizinin de kalite iddiası yoktu zaten. Ki webtoon uyarlaması diziler de biraz böyle oluyor yani. Bazen böyle bommboş klişe izlemek istiyor olamaz mıyız, niye itiraf etmekten korkuyorsunuz ya sevdiğinizi ahahahaha
Sonuç olarak bence True Beauty kafa yormak istemediğinizde, lise animesi tarzında masalsı şeyler izlemek istediğinizde, klişe ihtiyacınızı karşılamak istediğinizde sarılabileceğiniz çok tatlı bir alternatif. Abartı kısımlarıyla, klişeleriyle ve gerçek hayatta olamayacak kadar tesadüf denebilecek şeyleriyle güzel. Ben izlerken yumuş yumuş oldum, Kore cilt bakımına sarıp kendi ocağıma incir ağacı diktim, türlü makyaj malzemesi alasım geldi, kalbim küt küt attı ve lise yıllarımı bolca özledim. Güzel vakit geçirdiğim için bence True Beauty çok şirin bir diziydi, herkes izleyebilir ve eğlenebilir bence. Tavsiyemdir ;)

True Beauty
Yönetmen: Kim Sang Hyub
Senarist: Yaongyi (webtoon yazarı), Lee Si Eun
Yayıncı: tvN
Bölüm Sayısı: 16 Bölüm
Yayın Tarihleri: 9 Aralık 2020-4 Şubat 2021

Konusu ise şöyle; Im Ju Kyung, çevresi tarafından çirkin olarak görülen ve zorbalık gören bir lise öğrencisi. Okulundaki dallamalar kıza sürekli mantı aldırıp bir sürü zorbalık yapıyorlar kıza. En sonunda ailesinin taşınmasıyla başka bir liseye geçmesi gerektiğinde, yeni bir sayfa açmaya karar veriyor. Çok sıkı çalışıp makyaj yapmayı öğreniyor. Yüzünü saklayıp yeni okuluna geçtiğinde popülaritesine alışmakta zorlanıyor. Aynı zamanda okulun en popüler ve zıt iki yakışıklısı arasında kalıyor: Lee Su Ho ve Han Seo Jun.

Yönetmen koltuğunda oturan Kim Sang Hyub'un bir diğer işi de yine bir lise hikayesi olan Extraordinary You. Tam da bu yüzden Baek Kyung ve Eun Dan Oh rollerine hayat veren Lee Jae Wook ve Kim Hye Yoon'u gördük. Son bölümlerde ise nefis siyah bir palto içinde Oh Nam Joo rolünü canlandıran Kim Young Dae'yi gördük. Yakışıklılığı beni aldı, yerlere vurdu ama şimdi iyiyim. Onun da aynı Eun Woo gibi çok nazik bir yakışıklılığı, bir çiçek çocuk havası var.
Senaristin ise en ünlü işi True Beauty ama Han Seo Jun'un fan kitlesi kadının köpeğini uyutmamıştır eminim ahahahah Kadın napsın, webtoon böyle.

Biraz da oyuncu seçimlerini övelim mi? Yani webtoon ile bu kadar uyumlu bir bu dizi, bir de Eunwoo'nun Island'ı için posterler yayınlanmıştı, onu gördük. Başta Hwang In Yeop'un Han Seo Jun'u oynamak için doğmuş olmasıyla, tüm cast resmen webtoon'un canlı haliydi. Kim seçtiyse, hangi yapım ekibi bulup buluşturduysa gözlerine sağlık. Bayılıyorum böyle cast/orijinal webtoon uyumuna.


-spoiler alert.-

Im Ju Kyung (Mun Ga Young)

Ay posterler çok güzel ya, bayıldım. Mun Ga Young, yeni neslin en güzel oyuncularından birisi bence. Yüzüne bakmaya doyamadım cidden. Oyunculuğunun da gayet yeterli olduğunu düşünüyorum. Onu izlerken cidden hayatın başında, tecrübesi az bir lise öğrencisi izler gibiydim.
Im Ju Kyung, makyaja harcadığın paranın onda birini cilt bakımına harcasan bugün bu halde olmazdın biliyorsun değil mi? Kız Koreli, cilt bakımının doğduğu ve harman olduğu ülkenin vatandaşı, biz dışarıda bu ürünleri almak için birbirimizi kırıyoruz aloo.
Im Ju Kyung, küçüklükten beri hep çirkin olduğu söylenmiş bir lise öğrencisi. Başlarda bununla baş edebilmiş gibi görünüyor ancak hoşlandığı kişiye ilanı aşk ettiğinde gurur kırıcı biçimde reddedilmesi ve bunun videoya alınması onun için kırılma noktası oluyor. Ailesinin taşınmasıyla başka bir liseye geçmesi, onun için tamamen yeni bir başlangıç. Ama tabi yüzünü makyajla gizleyip bambaşka birine dönüşüyor. Yeni okulunda arkadaşları oluyor tabi Ju Kyung'un ancak kazanımı tek bu değil. Okulun yakışıklı, zeki ve soğuk yakışıklısı Lee Su Ho ve belalı ama yakışıklı Han Seo Jun'un da ilgisini çekmiş oluyor.
Ju Kyung genel olarak istikrarlı ve ne istediğini bilen bir karakterdi bence, bu yönü beni tatmin etti. Sürekli bocalayan bir ana karakter görmektense kimi, neyi istediğini bilen, hedeflerinin ve ilgilerinin farkında olan birisi beni hikayeye çekme açısından artı bir puan sağladı. Arkadaşlarına çok değer veren, neşesi, modu hep yüksek olması da izlemeyi kolaylaştıran etkenlerden birisiydi. Eski halinin ortaya çıktığı bölümde çok üzüldüm Ju Kyung'a ya. Keşke arkadaşı olsaydım dedim, ona sarılıp hiçbir şeyin sorun olmadığını ve geçeceğini söyleyebilirdim. Çok da düşünceli oluşu... Su Ho'ya aldığı endişe bebekleri, stresini atması için örgü şişi ve ipi alması. Tam bir atkı aşığı olarak beyaz ip aldım, o atkıdan öreceğim kendime. Jihyo'nun Nayeon'a ördüğü atkıyı da örmüştüm zaten kıskanıp ahahaha
Bu kızla ilgili sevdiğim diğer şeylerden birisi de ev haliydi, o bol tişörtleri ve eşofmanlarıydı. Ay bıkmıştık evlerde full makyaj, kot gömlek oturan kızlardan. Ben artık depresyonlara girmiştim full makyajlı kızları görünce ya bu pijamalı halimle markette hayatımın aşkıyla karşılaşırsam nolur falan diye. Bir şey olmuyormuş işte gördük, Su Ho pat küt düştü kıza.

Im Ju Kyung hakkında ennnn sevmediğim ama ennn sevmediğim şey net olmayışıydı. Aslında net, ne istediğini biliyor ama bunu dış dünyaya lanse etmekte sorun yaşıyor. Kendi etti, yine kendi buldu cidden. Kızlara pat diye Su Ho'yla çıktığını söyleseydi, ilişkisini saklamasaydı, (sanki bana idol couple) Seo Jun'la çekim yapmak gibi bir hataya zaten düştüğü için ikinci bir hata yapmayıp Su Ho'ya adam gibi anlatsaydı da çocuk el gibi milletten duymasaydı... Her şey çok farklı olabilirdi. Benim bu hayatta öğrendiğim tek şey bu. Bir şeyi ilk gün söylemeyince, bir daha asla söyleyemiyorsunuz, benden abla tavsiyesi olsun size bebekler. -kamu spotu- Bir diğer sevmediğim şeyse Su Jin konusundaki affediciliği. Kız sana yapabileceği en büyük kötülüğü yapmış, seni ona güvenip anlattığın sırrından vurmuş hala sana elimi bir kere daha uzatacağım bla bla. Ben ki sessiz sakin ve kontrollü bir tipimdir, biri bana bunu yapsın, bak nasıl reklam ediyorum onu o okula. Öyle kolay değil o işler.

Ju Kyung'un Su Ho'yla endgame olması zaten kesindi ama belki dizide işler değişir diye bekleyen kesimden olmadım ben. Han Seo Jun'u çok sevseniz de bir noktayı kaçırıyorsunuz bence, o da işlerin Ju Kyung'un gözünden nasıl göründüğü. Biz Seo Jun'un Ju Kyung'dan hoşlandığını biliyoruz ama Ju Kyung bunu bilmiyor ve Seo Jun asla net olmayıp kızla sürekli alay ettiği için anlaması da çok mümkün değil. Ama öte yandan Su Ho ona makyajsız da güzel olduğunu söyleyen, takması için bir toka hediye eden, düştüğünde dizlerine yara bandı yapıştıran, kaçırıldığında odada bir kurtarıcı gibi beliren, Ju Kyung onunla görüşmeyi reddettiğinde bile dışarıda bekleyen düşünceli ve nazik bir çocuk. Kim olsa, Su Ho'dan hoşlanır diye düşünüyorum. Seo Jun'un tavrı değişiyor belki Su Ho Amerika'dayken, ama o zaman da Ju Kyung'un kalbi dolu olduğundan pek bir şey değişmiyor.
Su Ho'yla da çok güzellerdi be çift olarak. Tablo musunuz hey yavrum hey. İlişkileri şirin, samimi ve içtendi. Amerika bölümü güneşli günlere gölge düşürse de Ju Kyung'un Su Ho'yu çok süründürmemesi de bizim avantajımız oldu ve güzel günlere geri döndüler <3

Lee Su Ho (Cha Eun Woo)

Eun Woo'yu daha önce sadece My ID Is Gangnam Beauty'de izledim. Eunwoo ve oyunculuğu yıllardır gündeme gelir durur. Diğer rollerini bilmiyorum ama Gangnam Beauty ve bu dizi özelinde söylüyorum ki, çocuğun rol verdiği tüm karakterler webtoon'da da duvar gibi. Cidden ikisini de okursanız soğuk, mimiksiz, heykel gibi bebeler. Yani çok mimik yapıyor olsa da orijinale uymazdı. O yüzden Eunwoo gerçekten kötü bir oyuncuysa da bu iki rolünü çok etkilemedi bence. Ki oyunculuğu da epey gelişti galiba, son dönem rollerine bakıyorum da. Ay aman heykel gibi bebe ya, vallahi çok yakışıklı. Geliştirsin de o film senin bu dizi benim her şeyde oynasın, gözümüz bayram etsin. Ki ben True Beauty'de sevdim oyunculuğunu ya. Bal gibi gülümsemesi, nazik ağlaması falan öyle tatlıştı ki.
#TeamSuHo olarak biraz övelim şimdi Su Ho'muzu. Kimse kusura bakmasın, bu adam benim zaafım. Su Ho, tüm Koreli başroller gibi girdi diziye. Yalnız, tek tabanca, soğuk ve kibirli. Ama Ju Kyung'la hem okulda hem de okul dışında sürekli karşılaştıklarında Ju Kyung, Su Ho'nun hayatına sızıveriyor.
Su Ho'nun en sevdiğim tarafı içindeki müşfik, merhametli yani. O kırılmaz maskenin altında o kadar nazik bir kalp taşıyor ki aslında. Ancak o kalbin üstüne maske örmesine önce parçalanan ailesi sonra da Se Yeon'un ölümü neden olmuş. Bunu da Ju Kyung'la kırıyor, onunla birlikte iyileşiyor biraz da.
Jeong Se Yeon olayında Su Ho için gerçekten çok üzüldüm. Herkesin suçlayacak kimsesi olmuş, herkes derdini kederini anlatmış ama Su Ho için asla böyle olmamış. Ne kadar üzüldüğünü söyleyememesi bir yana, en yakın arkadaşı da onu suçlayıp sırtını dönmüş. Dinlemesi gerekirdi, destek olması gerekirdi, kızgın da olsa bir kere onun açısından bakabilirdi ama Seo Jun bunu yapmamış. Su Ho'yu dev gibi kederinde baş başa bıraktığı gibi onu suçlayıp içini soğutmuş. Bu yüzden Su Ho'ya çok üzüldüm. Su Ho da kendini suçlamış zaten. Nasıl ama Seo Jun, dinlemeden anlamadan "Sen de ölüp Se Yeon'un yanına gidene kadar seninle uğraşacağım." demek kolaydı değil mi paşam? Nasıl oluyormuş ama bir zamanlar arkadaşım dediğin insanın nasıl bir kederin içinde kıvrandığını görmek, nasıl parçalanıyormuş insanın içi değil mi? Söylediğin laflar nasıl tek tek aklına geliyormuş. O yüzden kimse kimseyi anlamadan dinlemeden yargılamamalı.
Soğuk nevale Su Ho'muzun aşık hallerini izlemek kesinlikle çok çok keyifliydi. Tüm enerjisini birisine kanalize etmesini izlemekten keyif aldım. Böyle kapalı kutu insanların sevgisi de çok derin oluyor. Bal akıyordu bakışlarından, bal. Ju Kyung'un makyajsız yüzü okula yayıldığında yaptıkları da çok değerliydi bence. Günlerce kızın kapısında bekliyor, konuşmak için bekliyor. Herkes Seo Jun videoyu sildirdi falan diyor da, gören görmüş, kaydeden kaydetmiş zaten. O aşamadan sonra insanın tek istediği biraz destek, bir omuz. O yüzden Su Ho'nun desteği çok değerli bence. Ju Kyung'u kaçıran çocuğu özür dilemesi için sürekli darlaması, date'e çıktığı oğlanın da sağlam pabuç olmadığını fark edince olaya el atması, sen seviyorum demesen de olur. Bir kayanın arkasında itiraf etmesi bile çok alışılmadık olduğu için çok değerli bence, şirin. Okyanus dateleri, Namsan Kulesi'nde karşılaşmaları, okul gezisinde kayığa binmeleri falan insanın içini kıpır kıpır eden güzel sahneler.
Su Ho'ya kızdığım tek nokta, Amerika'ya gittiğinde Ju Kyung'a ayrılalım demesi. Onun açısından mantıklı bir sebep, çünkü Ju Kyung'un hasta olduğunu duyunca beklemekten olduğunu düşünüyor. Ancak ayrılık çok mu kolay? Birisini beklemek bile, bir gün geleceğini bilince değişiyor. Ama böyle, hiç kapanmayacak bir yara bırakmak? Bakalım Ju Kyung hangisini isterdi, hiç sormuyor ki kıza.
Ama onun dışında tam bir boyfriend material. Ju Kyung'u her seferde koruması, kollaması, kurtarması. İstemediği zamanlarda bile yanında yöresinde olması. Senciyiz be Su Ho. Biz senciyiz.

Han Seo Jun (Hwang In Yeop)

Ben Hwang In Yeop'u ilk kez izledim, zaten True Beauty izleyen herkes de bu çocuğu ilk burada izlemiştir eminim. Ama benim için cast ekibinin yıldızıydı. Oyunculuğunun iyi olmasının bir yana webtoon'daki Han Seo Jun'a bu kadar benzemesi çok çok şaşırtıcıydı. Zaten Hwang In Yeop fox eyes'ın tam tanımı olan gözleri, keskin hatları ve saçlarıyla gerçekten çok çizime benziyor, anime erkekleri gibi bir çocuk resmen. O yüzden Han Seo Jun'a bu kadar benzemesi şaşırtıcı olsa da imkansız değil.
Han Seo Jun, ikinci erkeklerin en ünlülerinden biri. Gerek webtoon ile, gerek de Hwang In Yeop'un çekiciliği ile ciddi bir kitle topladı kendisine. İzleyicileri birinci ve ikinci erkek arasında bu kadar kutuplaştıran başka bir dizi var mıdır acaba? Genelde ikinci erkeklere üzülürüz, kıyamayız falan ama bu kadar fan kitlesi olan bir You Are Beautiful Shin Woo'ydu galiba. Bir de Boys Over Flowers'da falan görmüşüzdür herhalde. Cidden True Beauty'nin güncel zamanlarını hatırlıyorum da millet ayılıyor bayılıyordu Han Seo Jun diye. Hala dizi yorumları aynı muhabbetle dolu, Ju Kyung kimi seçmeli ahahaha Hiç bana bakmayınız, benim Eunwoo'ya zaafım var, ben olsam ben de onu seçerdim.
Neyse konuyu çook dağıttık. Han Seo Joon, okulun yakışıklı ama belalı çocuğu. Eskiden idol olmak istiyormuş, ancak en yakın arkadaşı olan Se Yeon'un (yine bir idol olan) intiharından sonra vaz geçmiş, aynı zamanda yanlış anlaşılmalar yüzünden arkadaşı olan Su Ho'yu suçlamış sürekli, Se Yeon'un ölümünden onu sorumlu tutmuş.
Okula geri döndüğünde, Su Ho'ya gıcıklık olsun diye, Su Ho'nun ilgilendiğini düşündüğü Ju Kyung'a yaklaşıyor. Ama ah benim haylaz çocuum, aşık oluyor Ju Kyung'a. Hem de ne aşk, tam üç yıl boyunca seviyor kızı.
Seo Jun harbi, mert bir karakter. Ama dediğim gibi, love işlerinden pek anlamıyor. Tam bunun gibi bir hikayem var. Hoşlandığım kişi benden hoşlanmıştı bir dönem. Ama bunu hep şakaya alarak ifade ettiği, hiç ciddi yaklaşmadığı için güvenemedim. Lisedeyim o zamanlar, imaj her şey demek. Ben bir adım atsam, o da ben sana şaka yapıyordum dese ne yaparım diye düşünüp hiç renk vermedim. Ben renk vermedikçe o uzaklaştı. Sonradan öğrendim bunları. Merak eden varsa da olmadı bizim iş. O yüzden Seo Jun efendi, seven sevdiğine söylesin, denendi onaylandı. (story time bitmiştir.)
Seo Jun'a sadece Su Ho'yu suçladığı için kızdım. Acı içindeyken kör oluyor, acımızı dindirmek için diğerlerini yaralıyoruz bazen. Ama insan en yakınına böyle yapmamalı. Dinlemeli, anlamalı. Sonra o insanın acısını da görünce vicdan azabı büyüyor, kor oluyor. Diğer şeyler için ise, dik duruşu, yolundan asla dönmemesi, ucuz numaralara başvurmaması hanesine artı olarak kazındı bile.
Kaplanın gücünü de unutmayalım ahahaha Bir de, Su Ho'yla olan sahneleri de çok iyiydi.

Kang Su Jin (Park Yoo Na)

Hotel Del Luna, My ID Is Gangnam Beauty'de falan severek izlediğimiz Park Yoo Na burada Kang Su Jin'e hayat veriyor.
Şimdiye kadar tanıdığınız tüm ikinci kadın karakterleri unutun! En azından onlar adam gibi diş gösterip kötülük yapacaklarını belli ediyorlardı. Ancak Kang-karaktersiz-Su Jin, bunlar gibi değil. Arkadaş ayağına yatıp saman altından su götüren tiplerden. İlk bölümlerde seni severken harcadığım efora değmezsin be Su Jin. Bu Su Jin, genius, doğuştan güzel, zengin bla bla bla. Aileleri çocukluktan beri Lee Su Ho'nun ailesiyle yakın, bunlar da bebelik arkadaşı. Manyak bi babası da var bunun, notları bi tık düşünce vuruyor kıza falan. Su Jin, Ju Kyung'un arkadaşı, sanıyorduk ki değilmiş. Su Ho'ya abayı yakınca nasıl değiştin ama be Su Jin? Su Jin, belki webtoona göre en değiştirilmiş karakter. Webtoon Kang Su Jin, başından beri sinsi ve kötü olduğu vurgulanan, tam bir ikinci karakter. Hatta Su Ah dizide Su Jin ile can ciğerken, webtoonda hiç sevmiyor, sinsi olduğunu söylüyor falan. Bana kalırsa, keşke webtoondaki gibi bıraksalardı. Başından beri kötü olan bir karakterin inandırıcılığıyla, dünyanın en destekleyici ve havalı insanıyken bir anda şeytanın avukatına dönüşen bir karakterin inandırıcılığı asla bir değil.
Su Jin'in çok havalı, çok güçlü bir kız olduğunu düşünüyordum başlarda. Çünkü webtoondaki gibi sinsi değil, tam bir arkadaş, adam gibi adam falan gibi lanse ettiler. Bir kere dizideki Su Jin, Ju Kyung ve Su Ho'nun ilişkisi olduğunu anladıktan sonra gidip Ju Kyung'a Su Ho'dan hoşlandığını söylemezdi. Söylememeli de zaten. Annem hep derdi bana, "İki kişi birbirinden hoşlanırsa, üçüncü kişiye aradan çekilmek düşer." diye. Olur, arkadaşının hoşlandığı kişiye bilmeden sen de aşık olabilirsin, kanun değil ya. Ama o iki kişinin duyguları karşılıklıysa ve bir yola girdilerse, artık sen yoldan çekilirsin kimse kusura bakmasın. Ju Kyung'u Su Ho için şapka almaya götürmesi falan, ay çok çiğ hareketler ya. Aşka giden yolda her yol o kadar da mübah değil, arada arkadaşın varsa özellikle. Ben hatta bir ara Ju Kyung itiraf ettikten sonra işin peşini bırakacak falan sandım, voltran gibi geri döndü manyak. O yüzden kızın içinden çıkan şeytana şok olmakla beraber dürüst bir düşman mı daha iyidir, rol yapan yakın arkadaş mı diye tekrar bir düşündüm. Keşke webtoondaki gibi sinsi olsaydı da arkasından üzülmeseydik.
Bu gereksiz hakkında Su Ah çok güzel bir şey söyledi. "Öyle biri olmak kaderinde olduğundan değil, öyle biri olmayı seçtiği için." Aynen öyle, kötülüğü normalleştirmeyeceğiz. Zorunda kaldı, yapması gerekti, mecburdu değil. Öyle yapmak istedi, öyle yaptı. Kötü biri olmayı yani, kendisi seçti.


Hah, işte favori ikilim! Cıvık cıvık lise aşklarının nadide bir örneği olmayı başaran güzide çift ahahahsh Tae Hoon ve Soo Ah'nın bilmem kaçıncı gün kutlaması vardı ya ilk bölümlerde, sınıfta. Biz de lisede aynı böyle bir arkadaşımıza yardım etmiştik. Sunum falan hazırlamıştı kıza teklif etmek için ahahahsh Akıllı tahtada izletmişti yaptığı videoyu, tam komedi. Bizim görevimiz de kızı sınıfa getirmek, kati suretle dışarı çıkmasına izin vermemek ve kapıyı gözetleyip nöbetçi öğretmenin gelip gelmediğine bakmaktı. Bir de videoda yer alıyorduk. "X seni çok seviyor." minvalinde konuşmuştuk, cidden şimdi silah dayasalar başıma yapmam ahahahahahs o zaman romantik de gelmişti.
Tae Hoon gevşek ama komik bir eleman. Lisede her sınıfta olur bunlardan. Sevgilisine düşkünlüğüyle artı puanı yazdırdı hanesine. Aynı zamanda Su Ho'yla kanki olmak için ne çabaladı yavrum.
Soo Ah ise tam bir best friend ya! Ju Kyung her şeyi o nemrut Su Jin'e anlatacağına şu kıza anlatsa bunlar yaşanmazdı. Cidden hem güzel, hem bıcır bıcır hem iyi arkadaş. Daha ne olsun ha, daha ne olsun!


Bunlar da Ju Kyung'un ablası ve öğretmeni. Han Jun Woo'yu canlandıran Oh Eui Shik'i daha önce Romance Is A Bonus Book'ta, Hometown Cha Cha Cha'da, Shooting Stars'da, Kim Bok Joo'da, While You Were Sleeping'de vb. falan ya minik minik rollerde ya da cameo olarak izledim. Uzun uzun izleme şansı bulduğum ilk rolü Han Jun Woo oldu. O nasıl bir utangaç, tatlış bir karakterdir ya. Böyle nahif insanlar görmeyeli çok olmuş. Öğretmenliğine ise şapka çıkarıyorum. Böyle öğretmenlerimiz olsaydı lisede, "Bazı şeyler iyi notlardan daha önemlidir." diyebilselerdi, çok farklı yerlerde olurduk. Gerçi Kore'nin eğitim sistemi de çok matah sayılmaz. Bir de o okul binası falan neydi ya, biraz abartmamış mısınız? Fransa'da özel bir kolejde mi okuyorsunuz yoksa Kore'nin Saebom Lisesi'nde mi? Bir miktar yoğartık dedik.
Im Hee Kyung'a ise Lim Se Mi hayat veriyor. Kendisini When The Weather Is Fine'da izledim. Şimdilerde ise Shopaholic Louis'de izliyorum. Çok güzel bir kadın, çarpıcı bir güzelliği var gerçekten. Rolü, deli dolu halleri ve cevvalliğiyle beni kendine hayran bıraktı. Çift olarak güzel elektrikleri olduğunu da söylemeden geçmeyelim.

Genel Yorum

Artık geleneğimiz olduğu üzere, önce sevmediğimiz noktaları konuşacağız, sonra da sevdiklerimizi. Başlayalım bakalım.

Bazı yerler konusunda çok haksızlık edilmiş dedik, hakkını teslim ettik ama bazı yerler vardı ki cidden üçüncü sınıf filmlerde olmaz. Bir kere Su Ho ve Ju Kyung'un çıkmaya başladığı ilk bölüm??? İlişkilerini saklamalar, kaçak göçek buluşmalar falan zaten zar zor katlandığımız şeyler ama hadi her romcom bunu yapıyor diyelim Gangnam Beauty'de de gördük, yakınlarda Business Proposal'da gördük, HomCha'da gördük tamam. Ama can sıkıcı yani, zar zor kavuşmuşsunuz zaten. O bölümün bir yerinde Ju Kyung'un Seo Jun'la, Su Ho'nun ise Su Jin'le takılması zaten aşırı saçma sapan bir olay. Seo Jun'la Ju Kyung'un fotoğraf çekimini ise saymak bile istemiyorum. Sevgilim bana haber vermeden böyle bir şey yapsa ki ona bir şey hissettiğini bildiğim birisiyle yapsa bunu, cidden çok kırılırım. Çok amatörce bir bölümdü yani. Su Jin'in Su Ho'dan hoşlandığını duyunca, Ju Kyung'un kendini çekmesi falan da çok saçmaydı. Arkadaşlık mı aşk mı denecek bir olay da yok ortada, karşılıklı olan hisler var Su Jin tamamen üçüncü kişi. Ki ilişkileri başladığında Su Jin daha Ju Kyung'a söylememişti bile. Bunlar da bir garip ha. Aynı adamdan hoşlanınca birbirlerini desteklerler, ama birisi adamı kapınca suç olur. Eee, böyle olacağı belliydi. Cidden bu Koreli kızlara, Japon kızlara Arkadaşlık ve İlişki Manifestosu basmak istiyorum. Bilmiyorlar bu işi.

Webtoon uyarlaması olduğu ve yorumlardan kestirebildikleri kadarıyla ikinci erkek silahlarının ne kadar güçlü olduğunu bildikleri için karmaşayı olabildiğince uzatmak için çok zorlamışlar. Biliyorlar ki Han Seo Jun zaten kendi kitlesini oluşturmuş bir karakter. Ju Kyung kimi seçecek sorusunu uzattıkça uzatalım, uzattıkça uzatalım demişler. Normalde romcomlarda, iki karakter kavuşunca otomatikman ikinci karakterler aradan çekilir. Burada maşallah Seo Jun da Su Jin'de atak yaptıkça yaptılar. Gerçi Seo Jun'un hakkını verelim, o çizgisini bozmadı. Ama işte o tesadüfler hiç bitmedi. Kafede çalışmalar, fotoğraf çekimleri falan falan. Bir tek öpücük olayı saçmaydı, onu da yapamadı zaten. Ama Su Jin'inki düpedüz şeytanlık. Bunu sevmedim yani, kabak tadı verdi bir yerden sonra. Son bölüme kadar Su Ho ile Ju Kyung ayrıldı, Seo Jun'un bir itirafı oldu falan, yeter diye bağırmak istedim, çok istedim bilemezsiniz.

Tek bir şey söyleyeceğim... NEDEN YİNE BİRİSİ AMERİKA'YA GİTTİ VE KRİSTOF KOLOMB BU KARAYI KEŞFETMESEYDİ NE YAPACAKTINIZ ACABA?

Dizide gerçek bir mantık hatası var ama devasa ve sürekli tekrarlayan bir hata: Kimse kimseyi sesinden tanımıyor! Ya ben ablamı yürüyüşünden tanırım, kimi koparıyosunuz ya? Han Seo Jun, Ju Kyung'u sesinden tanımıyor, Ju Kyung orada kahve yapıyor, ablası ve öğretmeni dünyadan bir haber! Su Ho ve Ju Kyung zaten ilk bölümlerde bunun kralını yaşadı. Bir süre Su Ho, Ju Kyung ve Ju Bal ilişkisini bir türlü kuramadı. Bu ne ya?

Söylemek zorundayım ki sonlara doğru tempo biraz düştü. O başlardaki cıvıl cıvıl karakterlerin, eğlenceli olayların ve sürükleyiciliğin hasretini çektim resmen. Bunun olmadığı kdrama neredeyse yok ama isteyince oluyor, bknz. Shooting Stars?

Şimdi de sevdiklerimizden bahsedelim.

Dizinin webtoondan uyarlanma sürecini -her şeye rağmen- çok başarılı buldum. Zaten cast için övgülerimizi yaptık ama ben webtoonu da okumuş olan birisi olarak söylüyorum ki bence altından çok iyi kalkabilmişler, olayı çok dağıtmadan güzel toparlamışlar. Webtoonun ne kadar uzun olduğunu düşünürsek bu bir başarıdır. Yani, isteyince güzel uyarlama yapılabiliyormuş, değil mi??? Değişiklikler yapmışlar, tabi her şeyde olduğu gibi. Zorbalık olayları mesela, ortaokulda oluyor. Ju Kyung liseye geçtiği için o okuldan gidiyor mesela öyle bir okul ya da ev değiştirme durumu yok. Ama hikayenin temellerine dokunulmadığı için olmamış bir olay yok dizide, bence son derece güzel olmuş dizi hali de.

Canladırmalar ne keyifliydi ahahahah Rüyada beyaz atlı prens olarak gelen Su Ho (ki sonradan domuz kafalı olarak göründü ahahaha), sonra vampir olarak canlanan Su Ho, Ju Kyung'un hayallerinde odanın ortasında beliriveren Su Ho falan derken bir çok farklı Su Ho ile gözlerimiz bayram etti. Bunların dışında ormandaki kuyunun hayaleti hikayesinin Joseon dönemi canlandırması, Ju Kyung'un savaş kostümü, Su Ho'nun rüyasında Ju Kyung'un Seo Jun'un motoruna atlayıp gitmesi ve Su Ho'nun "Hayııır!" diye bağırarak yere çöküşü ahahahah O kadar keyif aldım ki bu sahnelerden.

Dizi hiçbir yere gitmeyen bir lise hikayesi olsaydı da sorun yoktu ama bence bu hali çok daha güzel. Ju Kyung'un önce bir hayal kurması, sonra bu hayali gerçek yapmak için ders alması, yarı zamanlı iş bulması, sıkı çalışıp hedefine ulaşması... Bunları izlerken onun hayatına tanık olmak cidden motive ediciydi, onunla beraber ben de sevindim, heyecanlandım. O yüzden hikayenin daha bir içinde hissettim, herkesi tanıyor gibiydim. Bu geçişleri izlemeyi sevdim yani.

Hikayenin en başından beri çizgi romanların etrafında örülmesi çok keyifliydi bence. Hikayenin sürekli çizgi romanlarla beraber onları bir araya getirmesi, en güvende oldukları ve rahat hissettikleri yerin orası olması ve çocukluklarından beri bildikleri bir yerde olmanın tanıdık hissi... Bilmiyorum, ben eskiden beri aynı kalan mekanlara bakınca duygulanıyorum. Yıllar önce nasılsa, aynılar. Şu Kore'nin çizgi roman dükkanı konseptleri muhteşem zaten ya. Saatlerce oturup noodle yiyerek kitap okuyorlar hayata bak, bizde de olsa keşke şöyle bir yer.

Dizinin ilk bölümlerdeki komedi dozajı da epey iyiydi ya. Böyle geriye dönüp bakınca hepsini not alsaydım keşke diyorum ama mesela biri var ki, gülmekten yerlere yatmıştım ahahahaha Tabi ki Ju Kyung'un tüm öğretmenlerin önünde sergilediği yetenek şovundan bahsediyorum, muhteşemdi ashhahshsah Seo Jun'un Okey Dokey performansı, ormanda Seo Jun'un Ju Kyung'u beyazlar içinde ve yüzünde çamurla görünce küt diye bayılması, Su Ho ve Seo Jun'un mandu kapışması, birbirlerinin tırnaklarını kesmeleri falan derken gırla var bu tip sahneler. Eğlenceliydi ya. Benim için kriterlerden biri bir diziyi nasıl hatırladığımdır. Ben True Beauty'yi, özellikle başlarını ve ortalarını gülümseyerek hatırlıyorum. İzlemesi oldukça zevkliydi, olay bitmiştir.

Sarıyor, tek kelime. Kafa yormuyor, can sıkmıyor, çocuklar yakışıklı, kızlar güzel, insanlar mutlu falan diye devam ettirebiliriz bunu. Yukarıda dediğim gibi True Beauty'nin adı çıktı ama gömülecek bir şey de yok ortada. Tamam bir şaheser, sanat eseri falan değil ama tutup da Cannes'a gitsin demiyoruz biz de. (şşşt film festivali o çaktırmayın, biliyoruz.) Bu kadar abartılacak bir şey yoksa da eğlenceli işte. İnsan bazen böyle şeylere de ihtiyaç duyuyor, ilaç gibi geliyor. Renkli dünyasında kaybolmak iyi hissettiriyor. O makyaj markasını da bulacağım ayrıca. Bu işin takipçisiyim, yok öyle. Benim de olacak.


Kendisi gibi cıvıl cıvıl müzik listesine o kadar hasta oldum ki hepsini loopa aldım, dinleyip duruyorum. Çok güzel, her parça cıvıl cıvıl.

SAya-Call Me Maybe: Main theme diyebiliriz bu parça için. İnsanın içini kıpır kıpır eden, tam bir teen drama parçası.
Yuju-I'm in the Mood for Dancing: Bu da bölüm sonlarında sıkça duyduğumuz bir parça, neşeli.
Car, The Garden-Happy Ending:Tamm bir bahar şarkısı ya, bayılıyorum. Romantic Sunday'e de hastayım zaten.
Sunjae-I'm Missing You
Chani-Starlight: Dizide hikayesi olan o parça, muazzam bir şarkı ya. İlk duyduğumdan beri dinlerken gözlerimi kapatıyorum ve tadını çıkarıyorum melodinin. Favorim. Chani'nin canlı performansı için tık.
Ha Sung Woon-Fall In You
Hyojin (ONF)-Before Today Is Over: Bu şarkı da hala çok severek dinlediklerimden, dizi içinde çok duymadık ama harika bir title olurdu. Tam HomCha'daki DOS grubunun yapacağı bir şarkı değil mi ahahaha
Cha Eun Woo (ASTRO)-Love So Fine: Bu da sahne içlerinde, özellikle Su Ho ve Ju Kyung sahnelerinde çokça duyduğumuz bir parçaydı. Eun Woo'nun bal sesiyle söylediği minnoş bir şarkı.
Hwang In Yeop-It Starts Today: Hwang In Yeop'un sesi eğitimsiz olmasına rağmen çok stabil değil mi ya? Ses tonu çok güzel. Sahne içlerinde duymadık bu şarkıyı, Seo Jun'un idol sahnesinde duyduk sadece.
Chani-How Do You Do

Bence çok anlam yüklemeden, çok büyük şeyler beklemeden, mantık hatalarını görmezden gelerek izlenmesi gereken bir dizi True Beauty. Uzuuun bir webtoondan uyarlanması bir yana, tamamen lise kitlesi hedeflenerek yazılan bir webtoon olduğunu da unutmamak lazım. O yüzden klişe de gelecek, gerçek dışı da. Ama zaten dizinin iddiası da bu. Klişe değilim demiyor, sanat eseriyim ise hiç demiyor. True Beauty yormadan, kırmadan, gülümseterek, hikayesinin tadını izleyicinin damağında bırakarak var olan bir dizi olmuş. Böyle bir dizi arayanlar için en iyi seçim. Antidepresan niyetine doktorunuzdan isteyiniz efendim :) İlk defa izleyeceklere, iyi seyirler!


Heykel misin be oğlan?


Tarih bu iyiliği yazacak Han Seo Jun'um...










Ulan Seo Jun, ne adamsın...



Şu iki gifi biraz gözünüz gönlünüz açılsın diye koydum, yakışıklılık patlamaları...







Düşüyo mu böyle esprisi yapıcam kusuruma bakmazsanız ahahaha















"Biri, gözyaşlarının kalbimizi temizlediğini söylemişti. Yani demek istediğim, arada bir ağlamakta sorun yok. İyiymiş gibi davranmak zorunda değilsin."