4 Ocak 2022 Salı

Dizi Yorumu: Hotel Del Luna


Merhabalar merhabalar. Bugün taze bitirmiş olduğu Hotel Del Luna'yı yorumlayacağım sizin için. Aslında izlemeye başlayalı bir süre olmuştu ama uzadı, yeni bitirdim.

IU'nun çok konuşulan kıyafetleri, herkesin çok sevdiği Goblin rüzgarını arkasına alması, bir sürü ünlü oyuncunun konuk olarak yer alması falan derken yayınlandığı dönemde birçok insanın dikkatini çekmiş ve çokça konuşulmasına sebep olmuştu. O yüzden bir süredir izlemek istiyordum. Bir de kişisel olarak Yeo Jin Goo'yu hiç izlemediğim için meraktaydım. Ben kendisine pek de öyle bayılmam (bir ilk ahshshahs) ama oyunculuğunu merak ettiğim için önce bunu izler sonra da Beyond Evil'e kayarım falan diye düşündüm ve başladım.

Spoiler vermeden kişisel yorumumu yazacak olursam, bilmiyorum ya. Sevebilirsiniz ama sevmeyebilirsiniz de. Şahsen ben öyle çok da ayılıp bayılmadım. Hatta bir ara yok ben bırakıyorum dedim ama ekşi sözlükte yememiş içmemiş Del Luna övmüşler, onun için devam ettim. Bilmiyorum, ya yaşım büyüdü ve artık bu hayalettir, cindir, peridir yok goblindir hikayeleri beni cezbetmiyor, ya kendi kendime beklentimi çok yükselttim ya da senaryoda gerçekten bir problem vardı ki ben üçüncüsü olduğunu düşünüyorum. Sabırlıysanız, sabredin izleyin dizi son beş bölümde falan açılıyor. Ama kimse kusura bakmasın da, son beş bölümde açılan dizi de bi zahmet hiç açılmasın artık.

Toparlayacak olursam, fantastik hikayeleri sevenler her şekilde izler bence. Ama ilk bölümler ciddi anlamda hiç akmıyordu, bir sonraki bölümü merak ederek sonraki bölüme geçmedim hiç, şunu da izleyeyim kafasındaydım genelde. Dediğim gibi sabrederseniz dizi bir yerde havasını buluyor ama bence çok geç açılıyor. O yüzden sabrı olan, fantastik yapım seven, boş vakti olan buyursun gelsin.

Neden izledim falan demiyorum şu anda, gayet hoş vakit geçirdim. Ama çok daha akıcı bir senaryoyla bu dizi nasıl şahlanırdı, onu düşünmeden edemiyorum işte. 


HOTEL DEL LUNA
Yönetmen: Oh Choong Wan
Senarist: Hong Jung Eun, Hong Mi Ran
Yayıncı: tvN
Bölüm Sayısı: 16
Yayın Tarihleri: 13 Temmuz-1 Eylül 2019

Geçmişin kinini yüreğinde taşıyan alaycı ve kibirli Jang Man Wol, Seul'deki Hotel Del Luna'nın sahibidir. Ancak yalnızca ölülere hizmet vererek ruhların diğer dünyaya geçmesini sağlamak için çalışan bu otel, Jang Man Wol için günahlarının kefaretini ödemesi için bir araçtır. Jang Man Wol otele zincirlenmiştir ve 1000 yıldan beri ölmeyi beklemektedir. 
Goo Chan Sung genç bir otelcidir, babasının o küçükken Jang Man Wol ile yaptığı anlaşma yüzünden Hotel Del Luna'da çalışmak zorundadır. Önünde parlak bir gelecek ve kariyer varken ölülere hizmet vermek istemeyen ve ruhlardan korkan Chan Sung ayak diretir ancak en sonunda Hotel Del Luna'nın müdürü olur. Onun gelmesiyle birlikte geçmişin sırları birer birer açığa çıkmaya başlar.

Heyt be! Bu alanda kariyer yapmak istedim şu an, dizi özeti yazmalı kariyer. Bu arada kariyer demişken cidden keşke Jang Man Wol'ün kariyerinden yapabilsem. Dizi boyunca giyindi, süslendi, millete bağırdı çağırdı ve yemek yedi. Arkadaşlar lütfen söyleyin nereye başvuruyoruz bu kariyer için ahshahshs Hotel Blue Moon da çalışmaya talibim bu arada :P

-Warning dostlar. Spoi içeren alan.-

Karakterler
Jang Man Wol (IU)

Dizinin yıldız ismi IU. Şimdiye kadar kendisinin üç dizisini izledim (Pretty Man'i de biraz izlediğimi sayarsak dört) ve oyunculuğunu kronolojik olarak sıraya koyarsak gittikçe devleşiyor oyunculuğu. Gözleriyle her şeyi anlatmaya başlamış, helal olsun.
Giydikleriyle bana It's Okay To Not Be Okay'deki Ko Mun Yeong'u anımsattı sıklıkla. Ama tabi yapı meselesi Seo Ye Ji daha uzun ve yapılı olduğu için giydiklerini çok daha iyi taşıyordu. Kendisinden pek hoşlanmıyorum skandalından beri ama ekranı dolduran bir oyuncu olduğunu kabul etmek gerekir. Konuyu dağıtmayacak olursam IU, günahlarından ötürü bir nevi kefaret ödemek için Dolunay Ağacına zincirlenen Jang Man Wol karakterine hayat veriyor. 1300 yaşlarında olan Jang Man Wol, tahammülsüz, paragöz ve alışveriş tutkunu bir kadın olarak çıkıyor başta karşımıza. Ama biz ilk bölümdeki flashbackten anlıyoruz ki o kadar da basit değil.
Jang Man Wol içinde kinle, bitmeyen bir kinle yaşayan ve güçlü kalabilmek için o kine tutunan bir kadın. İlk bölümlerde o gördüğümüz sert imajı da bundan. Kimseyi sınırlarının ötesine geçirmemiş, kinini canlı tutmuş ve herkese mesafesini korumuş. Bunu Goo Chan Sung değiştiriyor tabi. Gittikçe yumuşaması, neşelenmesi, etrafındakileri sevmeye ve affetmeye başlaması çok güzeldi. Otel çalışanlarını ve Chan Sung'u daha çok önemsemeye başladı. Çok doğal bir değişimdi. Mesela Kim Seon Bi'nin gittiği sahnede orada güçlü yüz ifadesini koruyup notu okuduktan ve bıraktığı kokteyli içtikten sonra masaya kapanarak ağlaması ne kadar da Jang Man Wol'lük bir sahneydi, ne kadar güzeldi.
IU bu rolü öyle güzel canlandırmış ki kendi kişiliği de böyle mi acaba, resmen bütünleşmiş Jang Man Wol'le. Şahsen izlediğim üç dizisi içinden Hae Soo (Moon Lovers), Lee Ji An (My Ajussi) ya da Jang Man Wol mü derseniz kesinlikle Jang Man Wol'ü oynamamış, yaşamış. Herkes gittikten sonra boş otelde gezindiği o sahnede hüznünü resmen içimde hissettim.
Yalnız benim uzun süre aklımdan çıkmayacak bir sahnesi var ki, polis karakolunun önünde, üstündeki kırmızı elbiseyle, gözleri dolu dolu Yeon U/Yeong Su'ya baktığı, göz göze geldiklerinde gülümsediği o sahne. O sahnedeki güzelliği gerçek mi ya? Güzelliği, duruluğu, gözlerinden geçen o hisler, o adamın önceki hayatındaki haline duyduğu özlem ve sevgi... Hiçbir anını unutamayacağım sanırım o sahnenin. Size yemin ediyorum ağladım ben o sahnede. Ciddili ağladım hem de. 



Goo Chan Sung (Yeo Jin Goo

Yeo Jin Goo'yu ilk defa izledim. Kendisini pek beğenmiyordum ama oyunculuğunu sevdim, sesi bir harika, rolüne ise bayıldım!
Goo Chan Sung daha küçükken, babasının ölümcül şekilde yaralanıp Hotel Del Luna'ya girmesiyle birlikte gelişiyor olaylar. Babası tam ölecekken Man Wol'den onu bağışlamasını istiyor. Man Wol da bağışlarım ancak oğlun yirmi yaşına girdiğinde onu alırım diyor. Gerçekten de böyle oluyor. Harvard'da okuyan, Forbes listesinde yer alan otellerden birinde çalışmaya başlayan Chan Sung, en sonunda Hotel Del Luna'ya giriyor. Onun kararını vermesinde etkili olan en büyük şey eski otel müdürünün söyledikleriydi bence. Hatırlarsanız, "Del Luna bütün hayatıma değerdi." demişti. Bu cümle etkiledi bence Chan Sung'u.
Goo Chan Sung son zamanlarda gördüğüm en sevilesi karakterlerden. Hayaletlerden ürken, bunu söylemekten çekinmeyen ve Man Wol'e sürekli "Beni koru." diyen bir karakter. Kore'de de maalesef hala cinsiyet kalıpları yaygın dünyanın çoğu yerindeki gibi. Ama bu senaryonun bunu biraz kırması çok hoşuma gitti. Erkekler korkamaz mı, onlar insan değil mi neticede?
Chan Sung evet ürkek ama bence dünyanın en cesur insanlarından birisi. Bu hayatta kaç kişi, sevgilisi ellerinde hiçbir zaman ayrılmayacaklarını vaat eden bir şarabı tutarken onu durdurabilir ki? Hiç kimse, şahsen benim bile aklım çelindi şarabı görünce.
Oyunculuk anlamında çok çok üst düzey bir performans sergilemedi ama rahatsız edici bir oyunculuğu yoktu kesinlikle. Hatta 14. bölümde, Man Wol'ün hayalinde Chan Sung'u bıçakladığı bir sahne vardı. Oradaki bakışları cidden çok etkileyiciydi. Hayal kırıklığı, üzüntü, şok, inkar... Gözlerinden tüm bu ifadeler aynı anda geçti. Ama durakta ağlama sahnesi çok dokunaklı değildi mesela, beni etkilemedi ya da. Yine de sevdim, IU'yla yakıştıklarını ve kimyalarının da uyduğunu düşünüyorum.




Bu ekip de otel çalışanları. Ortada yer alan adam Kim Seon Bi. Rolüne Shin Jung Keun hayat veriyor. Kendisi Joseon döneminde bir alimmiş ancak tayini iptal edildiği için çok üzülmüş. Öldükten sonra Hotel Del Luna'da çalışmaya başlamış. En uzun süreli çalışan oydu. Hikayesi üzücüydü ama sonunda adını temizlemesine sevindim. Yaptığı Tears kokteylleri Man Wol'ün hiç beğenmemesi üzerine homurdanmaları çok tatlıydı.
Solda yer alan kadın ise Choi Seo Hee. Bae Hae Sun hayat veriyor. Choi Seo Hee konuklarla, talepleriyle ve odaların temizliğiyle ilgilenir. Köklü ailelerden olan Yeongju Yun ailesinin geliniymiş ancak o zamanlarda erkek evlat takıntısı olduğu için hem üstüne kuma getirilmiş hem de kızıyla ilgilenmemiş ve onu aç susuz bırakmışlar. Choi Seo Hee de kızının ve kendisinin ölümüne sebep olan aileye kin dolu. O ailenin son ferdi arkasında kimseyi bırakmadan öldükten sonra o da öbür dünyaya gideceğini söylüyordu.
Ji Hyun Joong'a ise P.O hayat veriyor. Bu bebe en genç çalışan, yanlış hatırlamıyorsam öleli 70 sene falan olmuş. Resepsiyonda duruyordu. Ji Hyun Joong'da asker kaçağı arkadaşı tarafından öldürülmüş. Savaş yıllarında ailesinden kimsekalmadığı, sadece kardeşi Hyun Mi kaldığı için Hyun Mi öldükten sonra onunla birlikte gideceğini söylüyordu. P.O'nun oyunculuğu hiç beğenilmemişti. Bana baştan normal gelmişti ama sonra ilerledikçe... Tek bir mimiği var gibi davranması canımı sıkmıştı yalan yok ahahhahh

Gugudan ve IOI'dan tanıdığımız Kang Mina da dizide Kim Yuna karakterini oynuyor. Şimdi üşendim fotoğrafını eklemeye hepimiz tanıyoruz zaten ajsshhs Kim Yuna da otelin stajyeri gibi bir şey. Ama Ji Hyun Joong'la çıkıyorlar. İlişkileri beni çok baydı, öyle böyle değil.



Sanchez (Cho Hyun Chul)

Sanchez, Goo Chan Sung'un ultra zengin arkadaşı, Pizza Alvolo diye bir yerde pizza pişiriyor. Ama babadan zengin heralde yani bir pizzacıyla bu kadar zengin olmak imkansız, eleman yat kulübüne üye olmak gibi rafine zevklere sahip. Zengin kankalarıyla zengin bir hayat sürüyor. Yalnız işte parayla saadet olmadı, bu hikayede yanan Sanchez oldu... Yalnız hala düşünüyorum bu çocuğun ismi niye Sanchez, manitasının ismi niye Veronica?



Lee Mira/Songhwa (Park Yoo Na)

Sky Castle, My ID is Gangnam Beauty gibi dizilerde izlediğimiz Park Yoo Na burada Sanchez ve Goo Chan Sung'un arkadaşı olan otlakçı, batakçı bir tip. Lee Mi Ra'yı tanımlayacak en önemli şey bu yani ahdhahdh bir de doktordu. Ama asıl önemli olan, Lee Mi Ra'nın önceki hayatında Jang Man Wol'e kök söktüren, Yeon Woo'yu öldürten bok kafalı Songhwa olması. O salak karının bu kadar kötülük yapıp sonradan Mi Ra olarak doğup iyi bir hayat yaşaması biraz şaşırtıcı tabi yani ne alaka anlamadım. Hani domuz olarak doğuyordu kötüler? Ama dediğim gibi Mi Ra zararsız bir tipti. En bombası ise öldürdüğü Yeon Woo'nun reankarnesi olan Yeong Su ile mutluluğu bulup, yetmeyip bir de evlenmesi. Her şeye rağmen çok şirin bir çiftlerdi. Sen her şeyin en iyisini hak ediyorsun Yeon Woo'm:(



Yeong Su/Yeon Woo (Lee Tae Sun)

Bu eleman da polis memuru Yeong Su reis. Akıllı, zeki, iyi yetişmiş, müthişmükemmel bir tip yani. Bir önceki hayatında Yeon Woo olarak Jang Man Wol'ün en yakın arkadaşı ve en sevdiği insan. Hani olur ya bazı insanlar, yumuşak karnımız deriz, zayıf noktamız. Söylemesek de onun için her şeyi yapacağımız o insan. İşte Man Wol için Yeon Woo o insan. Man Wol de Yeon Woo için o insan olacak ki Chun Myung'a "Sadece Man Wol'ü koru." diyerek bir nevi kendisini feda ediyor Yeon Woo. Ölüm sahnesini kaç flashbackle gösterdilerse hepsinde şıpır şıpır ağladım... Canım Yeon Woo. Kendisinin karakolun önünde Man Wol'e bakarken donup kalması ve önceki hayatını gösteren içkiden sonra ağlaması da beni mahveden detaylardandı :( Canım Yeon Woo'm.



Go Chun Myung (Lee Do Hyun)

Bu da ayrı elem dert sahibi yapar insanı... Önce kötü adamı oynadığı için sövdüm saydım, sonra işin iç yüzünü öğrenince buna da üzüldüm yazık ya. Vallahi böyle çile mi olur? Saray ordusunda Prenses Songhwa'yı korumakla görevli olan Chung Myung, Jang Man Wol'le tanışıp aşık oluyor, Yeon Woo ve Man Wol'e katılıyor. İsyan sırasında Yeon Woo'yu yakalıyor malesef. Orada az sinir olmamıştım buna. Songhwa'yla evlendiği gün Man Wol bunu öldürüyor. O ölüm sahnesi de çok acıklıydı be. Orada da çok ağlamıştım. Sonra da ateş böceğine dönüşüp Hotel Del Luna'nın ilk müşterisi oldu zaten. Yalnız Goo Chan Sung'un bu olmadığı çok barizdi ya, bir kere bunlar aynı suratla doğmuyor mu hep, ne alaka?
Lee Do Hyun'dan oyunculuktaki başarısını senaryo seçmede de sürdürmesini temenni ediyor, ciğerimizi sökecek kadar kötü sonla biten dramalarda veya annesi yaşında noonalarla oynamayı acilen bırakmasını rica ediyoruz.


Bu arada bu olaylar cidden beni çok üzdü ya. Yeon Woo'yu öyle görünce Chung Myung'a sövdüm saydım, boyun posun devrilsin senin dedim, resmen ağladım Yeon Woo bebişim öyle ölünce. 
Sonra gerçekleri öğrendik, Go Chung Myung'un ölüm sahnesinde de kahroldum, üzüntülerden üzüntü beğendim yani gerçekten dizinin gerçek iki loserı bunlar. Yeon Woo ve Chung Myung. Harcandınız :(




Şimdi gelelim asıl konumuza. Neresini beğenmedim?

Akıcılık olmaması bence en büyük sorun. Zaten bir kere ilk bölüm çok karışıktı. Yani sanki demişler ki zaten olaylar çok karıştı, karıştıralım gitsin, sonra ayıklaştırırız. Flashback içinde flashback. Önce Man Wol'ün nasıl ağaca bağlandığını gördük ama afedersiniz leş gibi anlattılar hiçbir şey anlaşılmıyordu. Sonra Goo Chan Sung'un babasının olayı falan karman çorman oldu her şey. E ondan sonra da akmadı dizi bir süre. Bir bölümü on günde izlediğim oldu, beş dakika izleyip kapatıyordum. Bırakacaktım cidden ama yorumlar aklıma girdi bırakamadım. Son bölümler harici, lan diğer bölümde ne olacak şimdi merakıyla hiç diğer bölüme geçtiğim olmadı. Hayır yani fantastik dizinin akıcı olmaması da resmen skandal. Bence bu büyük bir eksiktir yani. Dizi devamlılığını korumak zorunda. Ki ben diziyi güncel izlemediğim halde böyle. Haftada iki bölüm yayınlanan dizi kendisinin yeni bölümünü merak ettirmedikten sonra kim öle kim kala.

Hayalet hikayeleri, Man Wol'ün hayatında hiçbir şeyi etkilemiyordu. Bir bütünlük yoktu yani. Dizinin bir bölümünün yarısında hayalet hikayelerini diğer yarısında Man Wol'ün hikayesini izliyorduk. İyi tamam da o zaman hayalet unsuru niye var? Bu konuyu zaman yolculuğu yapan Jang Man Wol'le çekseler de aynı şey ortaya çıkarmış, hayalet unsuru eklemenin mantığı nedir yani? Hayalet hikayeleri çok daha derin, çok daha anlamlı işlenebilirdi. Ve bence herkes bunu yapamasa bir nebze hadi ok, ama Hong sisters yapamazsa yazık yani. Daha öncesinden daha iyisini yaptılar çünkü. Master's Sun da öyle çok ayılıp bayıldığım bir dizi değil ama senaryo açısından Hotel Del Luna'dan çok daha başarılı ilerlediği söylenmelidir, sezarın hakkı sezara.

Vincenzo'da da yakındım bundan, bölümler gereksiz uzun. Ya bir buçuk saat bölüm yapıyorlar resmen kısa metrajlı film olur yani o sürede. Bir de şöyle bir sıkıntı var hayalet hikayelerinin ve Man Wol'ün hikayesinin birbirine hiç yedirilemediğini söylemiştim zaten, bölümün yarısında bir şey izliyoruz, diğer yarısında başka bir şey. Kopukluk var bir saat yirmi dakika boyunca. Bu kadar uzun bölümlere gerek var mıydı soruyorum?

Jang Man Wol, Chan Sung'un o kadar peşinden koşup, çocuğa ruhları görme yetisi verdikten, "Artık ruhları görüyorsun, bizim otelden başka bir yerde çalışamazsın." diye diye çocuğu zorla otele müdür yaptıktan sonra o 13 numaralı odaya gönderme olayı çok sinir bozucuydu. Çocuğun o kadar hayatını değiştir, sonra delirt gitsin yok yav! Bu olay benim canımı çok sıktı o bölümlerde, hatta Chan Sung safım hiçbir şey anlamadıkça, oteldekilere iyi davrandıkça dellendim. 

 Ya bir de şey çok komik değil miydi, azrail falan? Ölüm meleği dedikleri adam elinde kokteyl milleti dinliyo canı sıkıldıkça ahahah Azrail falan hadi bir nebze de ilah olayına hiç girmeselermiş daha iyiymiş. İlah diye bize sundukları tiplere bak. İlah dediğin kudretli olur bunlar??? Birisi örgü örerken ilmek kaçırma konusunda benimle yarışan romantik bir deli, bir tanesi Kore'nin Maranki şubesi mübarek başını şifalı otlardan kaldırmıyor. Bir tanesi Joseon'da şarapçı olmuş, kumar oynuyor paso. Diğeri desen, "Abem alsana sevdiceğine bir gül?" diye bütün gün Taksim'de yeni çift kovalayan çiçekçi teyzelere benziyor. Burada olsa kesin terslerdim ve lanetlenirdim :( Diğer iki Mago'ya ise diyecek hiçbir kelimem yok. Ne saçma sapan tiplersiniz ya siz ahshahshs

Bazı şeyler sürüm sürüm sürünürken bazı şeyler çok hızlı geçildi yani yok böyle bir şey. Mesela Sanchez'in sevgilisinin ölümü? O kadar güzel bağlanabilirdi ki konu. Ama çok yüzeysel geçildi. Eğer konuyu güzelce bağlamayacaksanız NEDEN öldürdünüz durup dururken kızı, Sanchez'e yazık değil mi? Ben şahsen bu konuyu Goo Chan Sung üzerinden işlerler sandım. Goo Chan Sung, Sanchez'e bakınca kendisi Man Wol gittikten sonra nasıl olacak onu görür, Sanchez'e sanki kendini teselli ediyormuş gibi yaklaşır falan. Ne oldu, sıfır! Go Chung Myung olayı da aynı. Yani 1300 sene kin beslemişsin, gerçeği öğrendin ve böylece sona mı erdi? Bir kahrolsana kızım, o adam senin hem en çok sevdiğin hem en çok nefret ettiğin insan, tüm gerçeklere böyle mi tepki veriyorsun? Dizinin başından beri en kilit olaylardan biriydi bu yine de çok yüzeysel geçildi.

Söyleyeceğim son şey final. Hadi üsttekiler neyse, telafi edilebilir ama finalin hiç elle tutulur yanı yok ya. Bir kere tüm olayları son on dakikaya sıkıştırmak eskilerde kaldı, artık hiç mi hiç tutmuyor bu mevzu. İkinci olarak da dizinin o son dakikalarını sanki x2 hızıyla izliyormuşum gibiydi. Birden Chan Sung'un New York'a gideceğini öğrendik, sonra Yuna'yla buluştu, sonra kaplan tablosu, sonra birden çalışanların başka hayatlarda doğmuş halleri ve Chan Sung ve Man Wol??? NE? 
Yani düşündüm taşındım herhalde sonu reenkarneyle bitirmek gibi çok ZEKİCE VE DAHİYANE bir fikir bulmuşlar... Reenkarneden nefret ederim. Bu sadece iki farklı insanın aynı suratlara sahip olması gibi. Her şey farklı oluyor, huylar, yaşantılar, yıllar, hayatlar... Prenses Songhwa ve Lee Mi Ra aynı mı yani sizce? Sonuçta orada oturan insan Chan Sung ve Man Wol değilse bunun ne kadar mutlu son olduğunu sorgulamak gerekir. 




Bu kadar saydım döktüm ama hiç mi beğenmedim? Hayır tabi ki. Beğendiğim yönleri de var. Burada da onları konuşacağız.

Öncelikle Chan Sung'un Man Wol'ün hikayesini rüyasında görmesi çok iyi bir ayrıntıydı. Ay ne zaman anlatacak, ay ne zaman öğrenecek diye bekleyip durmadık, resmen film izler gibi izledi adam. Bunu sevdim. 

Hayalet hikayelerinin verdiği mesajlar güzeldi. Ruhların gitmeden önce dinlenecekleri ve son isteklerini yerine getirebilecekleri bir otel fikri insanın hoşuna gidiyor, yarım kalmış hayaller için gerçekten hoş bir hayal olurdu.

IU'nun otelde giydiklerinden çok geçmişteki hanboklarına bittim öldüm. IU'ya gerçekten hanbok çok yakışıyor. Giydiği bazı parçaları ufak tefek olduğu için çok kaldıramamıştı mesela ama hanbok için asla böyle bir problem olmuyor. Yeni bir dönem dizisinde oynamanın vakti gelmiş IU bebişim, bir düşün bunu.

Dizi cidden yıldızlar geçidi gibiydi. Konuk oyuncuların çoğu çok tanıdık kişilerdi. Yalnız Lee Joon Gi'yi azıcık daha görseydik iyi olurdu. Ayrıca finalde Hotel Blue Moon'un CEO'su olarak Kim Soo Hyun'u görmek çok iyi geldi. Bebek kdrama severler bunu bir ikinci sezon olarak algılamış ama uzun süredir kdrama izleyenler bilir ki bir yapıma kolay kolay ikinci sezon gelmez. Bu muhtemelen heyecanı canlı tutmak için yapılan bir hamle. Ama ikinci sezon gelse izler miyim, koşa koşa. Kim Soo Hyun bu arkadaşlar ben bu adama liseden beri yanığım ahshahshahs

IU ve Yeo Jin Goo'yu bir çift olarak sevdim. Aslında alakasız bir çift ama yakışmışlar bence, hoşuma gitti. Hatta daha farklı bir dizide tekrar izlemeye hayır demem, sonları biraz tatsız oldu burada çünkü.

Dizini karakter gelişimini çok sevdim. Jang Man Wol o kadar doğal bir şekilde açtı ki kendisini insanlara... Önce en yakınındakileri kabullendi doğal bir şekilde, sonra onlar için bir şeyler yapmaya başladı. Goo Chan Sung ise çok tahmin edilebilir bir karakter olmasından ötürü dizinin dengesiydi adeta. Yani herkes her şeyi yapar ama Chan Sung her zaman doğru olanı yapar diye düşündürüyordu insana. Ve böyle bir karakter olması, Jan Man Wol'ün ona kolayca güvenmesini sağladı. Bu şekilde ince işlenmesini sevdim ilişkilerinin. Dediğim gibi Chan Sung benim en sevdiğim karakter falan olabilirdi. Sakin, cesur ve destekleyici. Her zaman en doğru olanı yapan, kuralcı bir insan. Böyle insanları severim.



Son tahlilde, şöyle bir toparlamak gerekirse izlediğim için pişman değilim, fantastik yapımlar seven ve çok da komplike bir şey aramayan insanların seveceği bir yapım olduğunu düşünüyorum. Ama aynı zamanda konunun potansiyelinin de harcandığını düşünüyorum. Kim bilir neler neler çıkardı şöyle iyi işlenseydi. Finali de çok havada kalmıştı ayrıca. Neyse olan olmuş artık. Dediğim gibi eksikleri olan bir diziydi ama güzeldi. Seveni de çok sevmeyeni de. Seveni çok seviyor, sevmeyeniyse yerden yere vuruyor. Ben ortalarda bir yerlerdeyim. Vaktiniz varsa bir kere izleyin, ikinciye gerek yok ahahaha son olarak ost listesinin sevdiğim parçalarını da bırakayım buraya. 

Punch-Done For Me: Kesinlikle dizinin yıldız parçası bu. Zaten bir çok sahnede duyacaksınız. Punch bu dizi için tam üç tane parça seslendirdi ama bu açık ara farkla en güzeli.
Monday Kiz & Punch-Another Day
Taeyeon-All About You
Heize-Can You See My Heart
Paul Kim-So Long
Song Haye-Say Goodbye

Bu kadar ballı lokumlarım. Başka dizi yorumlarında da görüşmek üzere. Öpüldünüz!





Şunun güzelliğine bakın ya...















Ah... İşte bu sahne beni yaktı...





"Zor ama bazen bırakmak tutunmaktan daha kolaydır."



"Sevdiğin ellerinden giderken üzülmek ve hayal kırıklığına uğramak normaldir. Bir çiçeğin sararıp solarken yeniden çiçek açmayı hayal etmesi gibi sen de tekrar yaşayacak, tanışacak ve seveceksin."