13 Kasım 2017 Pazartesi

#Dizi Önerileri / Bu Kış İzlenecekler

Soğuk ve uzun kış gecelerinden merhabalar. Biliyorum hepiniz favori battaniyenize sığındınız, işten ya da okuldan eve dönünce bu uzun gecelerde izleyecek dizi arıyorsunuz. Aman diyeyim vize-final var ,çok kaptırmayın yine de.
Neyse ben ufaktan başlayayım;

1-) Criminal Minds
Belki bazılarınız çoktaaan izledi,bitirdi sezonları çerez gibi ama ben bu muhteşem şeyi biraz geç fark ettim arkadaşlar. Siz bu hataya düşmeyin. Bir tabak mandalinayla en iyi polisiye gider bakın, gelin beni dinleyin. Hem Criminal Minds izliyorum dersiniz,havanız olur. Ne o öyle herkes gibi Game of Thrones falan djsjdjs -linç edildi-.
Dizi resimdeki kadroyla başlamıyor bu arada arkadaşlar. Bir kere benim hatunum Elle Greenaway yok,kendisine bayılıyorum ama sonra kendisi 2. sezon başında diziden ayrılıyor, ulan Lola ne istesen yaptık niye çıktın diziden? 13 sezon dizi bir yerden spoi yememek için evden dizi sitesine,dizi sitesinden eve gidiyorum, araştırmıyorum hiç dizi ismini falan djsjdjd Bir de Matthew Gray Gubler'ın fotiklerine bakıyoruuum <3
Konusuna değinirsek dizi, FBI'ın BAU (Behavioral Analysis Unit) denilen Davranış Analizi biriminde çalışan FBI Ajanlarını konu alıyor (lanet olası federaller!). FBI dizisi izlerken Jane Rizzoli'ye çok ihanet ediyormuşum gibi oluyor,sol omzuma oturup ''Yılansın yılannn'' diyormuş gibi geliyor ama yapacak bir şey yok... Neyse konuyu dağıtmıyoruz. Bunlar öyle olay yeri incelemedir, kanıttır bunlarla uğraşmıyorlar. Bunlar olay yerinde ve cesetlerde gördükleri birtakım izler, işaretler vb. şeylerden yola çıkarak katilinin düşünce yapısını anlamaya çalışıyorlar. Normal polis birimlerinden nasıl farklı olduklarını izledikçe anlarsınız zaten. 13 sezon ama final yapmadı,devam ediyor. Bir an önce başlayın derim. Sadece Spencer Reid'in ''Yes I'm Genius'' repliği için izlenir :3



Bir de çoğu ülkeye uyarlanan Criminal Minds, bu yaz Kore'ye de uyarlandı. Açıkçası Yein konuk olduğu için izleyecektim. Ama birinci bölümü izleyip bıraktım. Şahsi fikrim, gerek yok. Lee Jun Ki seviyorsunuzdur eyvallah. Ama konu içinse orijinali dururken gerek yok bence.

Çekim teknikleri,karakterler, oyunculuklar her şey mükemmel gerçekten çok kaliteliydi bana göre. Ama ruhu eksikti. Demek istediğim, ben orijinaline alışmıştım. Bir kere Spencer Reid faktörü eksikti. Spencer Reid rolünü canlandıran kişiyi afişte, altta görüyorsunuz, dizide ismi Dr. Han ve iyi de bir oyuncu. Ama bir Matthew Gray Gubler değildi.
Sonra Derek Morgan yok! Derek'siz CM mı olur?? Ve tam anlamasam da Hotch'ın karşılığı da yok. Böyle eksiklikler yüzünden diziyi bırakmış oldum. Belki arada bunu da izlerim ama orijinalini şiddetle tavsiye ediyorum her şeyden daha önce.




2-) Rizzoli&Isles
İşte benim hatunlarıııım. Ben çılgın bir Tess Gerritsen okuruyum. Onun da cinayet serisi Rizzoli&Isles adıyla diziye çevrildi. Çılgınlar gibi izlediğim bir dizi oldu arkadaşlar. Bir kere kitapları okuyunca Jane ve Maura içinizden biri oluyor zaten. Kitapta dizideki kadar yakın arkadaş değiller yalnız. Sebebi de kitaptaki ve filmdeki Maura Isles karakterinin çok farklı olması. Kitaptaki çok asil, soğuk, mesafeli, metanetli bir karakterken dizideki hafif şapşal, doğallığa takıntılı,çok iyi kalpli, şakacı, tam bir iyi arkadaş profili. Kitapta zümrüt yeşili gözlere ve simsiyah saçlara sahipken, dizide sarışın olmasını hiç saymıyorum. Ve Jane'in şakalarını çoğu zaman ciddiye alıp uzuuun uzun açıklamasına hastaydım.
Ama zaten dizideki olay da biraz arkadaşlıkları üzerinden yürüyor. O kadar imreniyorsunuz ki tüm zıtlıklara rağmen bu kadar iyi arkadaş olmalarına. Jane aynı Jane bu arada, kitaptaki gibi. Dizinin komedi unsuru çoğunlukla bu ikilinin yaptıkları üzerinden yürüyor. Maura elitlik, Jane ise Adams Ale birası peşinde.
Diğer polisiye cinayetlerden farklı bir şey yok ama karakterlere o kadar aşina oldum ki uzun süre üstüne başka bir şey izleyemedim. Boston Polis Departmanı evim gibiydi resmen, her karesini ezberledim :3 Malesef 7. sezonda final verdi :(
Her şekilde izleyin, izlettirin. Özellikle bir paket cips eşliğinde izlenen Rizzoli&Isles mutluluktur arkadaşlar. Ha bu arada, imkanınız olursa kitapları da mutlaka okuyun, serinin ilk kitabı; ''Cerrah''.

Ekibin güzelliği arkadaşlar <3 Lee Thompson Young... Çok seviyorum hepsini. Üçüncü sıradaki kadın da Tess Gerritsen oluyor arkadaşlar.
Kitapta sarışın ve ürkek bir polis olan Barry Frost'u Jane'in sağındaki -sondan ikinci yani- Lee Thompson Young canlandırıyordu. Jane ile kitabın aksine iyi arkadaşlardı ve Frost'un kitapta en çok vurgulanan özelliği olan dayanıksızlığı yoktu. Frost kitapta ceset görünce beti benzi atar, istifra falan ederdi. Dizide ise bu karakter son derece gözü pek, sosyal ve espri yeteneği olan bir polis olarak karşımıza çıkmıştı. Çıkmıştı diyorum çünkü Lee Thompson Young 2013 Ağustos'unda evinde ölü bulundu. Dizide uzunca bir süre masası boş kaldı...


3-) Stranger Things
Valla siz ne kadar biliyorsanız ben de o kadar biliyorum arkadaşlar! Daha önce hiç izlemedim Stranger Things'i. Geçen hafta yine vizelere çalışmamak için her yola başvurduğumuz yağmurlu bir öğleden sonra, arkadaşım diziden bahsetti ve çok övüldüğünü söyledi. Ufak bir gugıl araştırmasıyla cidden çok övüldüğünü ve konusunun tam sevdiğim tarzda, fantastik olduğunu farkettim-Harry Potter ve Percy Jackson serisinin çılgın okuyucusu Kaptan Pırıltı konuşuyor!- Netflix'in sitesinde ''Ufak bir kasabada küçük bir çocuk kaybolunca, gizli deneyler, korkutucu doğa üstü güçler ve tuhaf bir küçük kızın da parçası olduğu bir gizem ortaya çıkar.'' tanıtımı yer alıyor. Ekşiciler olayı daha güzel özetlemekle beraber, Winona Ryder oynuyor diye götü başı dağıtmışlar. Coşkuları için beşşüs puan.

Şu baş belası huyum olan ''Çok Övülen Çok Sevilen Şeylerden Soğuma Sendromu'' baş göstermeden, dizi çok popi olmadan bir an önce izleyeyim. Bu hızla sevilmeye devam ederse kendisine şans veremeden How I Met Your Mother ve Game of Thrones'un yıllardır bulunduğu çöplüğe gidecek,huyum kurusun! Şaka şaka
, bu diziyi tuttum ben, bir şans vereceğim kendisine. Bu pazartesi diyet yerine Stranger Things'e başlayacağım, hadi bakalım. Diyet tarzım değil!


4-) Switch Girl-Switch Girl 2

Hala izlemeyen kaldı mı kalmadı mı bilmiyorum ama benim Motion şarkısının hastası olduğum efsanevi hatun Mariya Nishuichi ve gönüllerimizin prensi Kiriyama Renn'in başrolü paylaştığı bu diziyi izlemezseniz çok üzülürsünüz benden söylemesi. Hem de yanlarında bonus olarak Sho Jinnai var! Sho Jinnai'ye aşık olduğumdan şüpheleniyorum. Adam gibi dizi film çekmiyor, bari instaya efektsiz foti atsa da gözümüz bayram etse, geçen attığı fotoğrafta kendisini yarım saat aradım evet.
Neyse. Kısaca konudan bahsedecek olursak, esas kızımız olan Tamiya Nika bir şalter kızdır. Dışarıda son derece sevilen,şık ve bakımlı bir kızken, evde takım eşofmanlar giyen, babaanne iç çamaşırları kullanan, indirim için canını veren ve türlü iğrençlikler yapan bir kızdır. Okula transfer gelen Kamiyama Arata onun kapalı modunu, yani evdeki halini görür. Bir şekilde aralarında bir yakınlaşma başlar.
İki sezonu olan bu güzide dizinin iki sezonu da çok güzeldi ama bence ikinci sezonda James Bond'luğu biraz abartmışlardı. Spoiler olmasın diye açık açık bir şey söyleyemiyorum ama izleyince ne demek istediğimi anlayacaksınız. Hep bir koşturmaca, hep bir kaos, yoruldum arkadaş. Birinci sezonu daha çok sevenler oldu bu sebeple. Ama siz ikisini de izleyin. Ben canım sıkılınca açıp birinci sezonu bitiriyorum. Bazen ikinci sezonu bitiriyorum. Eğleniyorum öyle ahahaha.
Mutlaka izleyin. *fısıldar* Sho Jinnai ve çene hattı var*


5-) The Time We Were Not In Love
Yok mu ya bize bir Choi Won?? Bu dizi çok ses getirmedi zamanında, izlemeyenler illa vardır ama çok şey kaybedersiniz. Cidden çok şey kaybedersiniz. Ya Lee Jin Wook oynuyor bir kere boru mu?
Dizide Ha Ji Won'un oynadığı Oh Ha Na karakteri ve Lee Jin Wook'un canlandırdığı Choi Won karakteri 17 yıllık arkadaşlığı olan komşular. Öyle güzel bir arkadaşlıkları vardı ki özenmekten kendimden çatur çutur çatlama sesleri geliyordu ara sıra. Öyle de hasetimdir. Neyse. Bunlar aralarında bir çekim olduğunu bir türlü kabullenmek istemiyorlar. Biraz zor oluyor yani.

Sonlara doğru, dizide fazlaca yer verilmiş bir karakter olan -ki bence hiç gereği yoktu- Cha Seo Hoo mumıntları sizi sıkabilir ama sakın diziyi bırakmayın. Son bölümler hepsini telafi etti, lav yu senaristler. Dizi bittikten sonra benim neden Choi Won'um yok diye oraya buraya kapanıp kapanıp ağlıyordum. Herkesin hayatına bir adet Choi Won lazımmış ya onu fark ettim. Choi Won o kadar mükemmel ve düşünceli bir karakterdi ki, on altı bölümde, hiç durmaksızın kalbimi eritti. İkinci kadın karakterin çok baş belası gibi diziye girmesi ama hiç bir kötü icraatinin olmamasını sevdim, vallahi şu Kore dizilerindeki ikinci karakterlerden nefret etmekten kalbim karardı yeter artık.
Ya çok tatlış bir diziydi çok. Evet Cha Seo Hoo'nun olduğu bölümlerde sinir krizi geçirdim çünkü gereksiz uzatılmıştı ama dizi çok tatlıştı yine de. Ben Yoon Kyun Sang'ı görmek isteyince instasına bakıyorum zaten, sen niye diziye boş boş sahne ekliyon?! Hiç!
Ben bunu bu yaz izledim ve hiç pişman değilim. Hala arada açıp son bölümleri izlerim. Dolu dolu romantik bölümlerdi gerçekten. Herkes Ha Ji Won'un oyunculuğuna takıktı ama bence gayet güzel oynamıştı kendisi. Lee Jin Wook var diyorum ya Lee Jin Wook! İzleyin arkadaşlar. Bu kış mutlu olmak için kesin izleyin :3


6-) Queen In Hyun's Man
EN SEVDİĞİM KORE DİZİLERİ ARASINDA İLK ÜÇE OYNAR! ÇOK NETİM BU KONUDA :3 Yoo In Na bu dizide, gezegendeki en ponçik şey. İtiraf edin My Love From The Stars'dan sonra hepiniz bu kadına gıcık oldunuz. Bu dizide tüm ön yargılarınız yıkılacak. Ya böyle şirin, doğal başka bir dizi karakteri görmedim daha önce. Kasmadan sevimli oluyordu şapşik. İlk bu diziyi izlediğim için Stars'da adam akıllı kızamadım bile öyle bir seviyorum :3
Konusuna gelince Kim Bung Do, Joseon döneminde yaşayan dürüst bir devlet adamıdır. Ailesini öldürtmüş olan Başkan Min Am'dan hem intikam almak hem de onun yaptığı yolsuzlukları açıklamaya çalışırken Min Am'ın adamları tarafından suikaste uğrar. Ona aşık olan bir Gisaeng (Koreli kadın şovmen tanımı kullanılmış,bence tam karşılamıyor anlamını ama) tarafından yapılan bir tılsım sayesinde tam öldürülmek üzereyken 300 yıl sonrasına, bir dizi setine ışınlanır. Oyuncu Choi Hee Jin ve geçmişten gelen Kim Bung Do olayları çözmeye çalışırken, Hee Jin Bung Do'ya günümüz dünyasının kurallarını anlatmaya başlar ve kendince yorumladığı kurallar yavaş yavaş ikisini birbirine bağlar.
Diziyi bir beşinciye izleyişim çok yakın bir tarihte olmasaydı, altıncı kez izlemeye başlayacaktım, çok seviyorum arkadaşlar. Kim Bung Do kadar mükemmel bir erkek var mıdır acaba? Bir Choi Won, bir de bu yani. Diziyi izlerken sevgilisiz oluşuma lanedettim... 16 bölüm çok ekşınlı, hareketli geçiyor ama bu hareketlilik yormuyor, sıkmıyor. Daha çok bir an önce izlemek isteği uyandırıyor ve sizi temin ederim ki sizi izlediğiniz bir çok Kore dizisinden daha çok romantizme doyuracak. Ayrıca Yoo In Na'nın oyunculuğu mükemmeldi, ağlama sahneleri içimi parçaladı. Diyorum ya size, Stars, The Time We Were Not In Love, Age of Youth ve bu en fav Kore dizilerimden, durmayın gidin izleyin haydi <3
Ve başrolleri oynayan Yoo In Na ve Ji Hyun Woo'nun çekimler sırasında aşık olduğunu, Ji Hyun Woo'nun bunu basın konferansında açıkladığını, ve diziden sonra da çoook uzun süre çıktıklarını söylemek gerekiyor. Maalesef şu an ayrılar.


7-) Lovely Complex / LoveCom
Fav animem de geldiiii <3 Hala izlememiş olan varsa, buyursun şimdi, şu an başlasın. Hayatımda izlediğim en eğlenceli animeydi. Ne zaman moralim bozuk olsa, modumu düzeltir minnoş şey. Ve romantik yönünü de unutmayalım.
172 cm boyundaki Koizumi Risa, All Hanshin Kyojin (Japon bir komedi ikilisi) olarak anıldıkları ve sürekli kavga ettikleri 156 boyundaki Otani Atsushi'ye aşık olur. Ama Otani'yi kazanmak o kadar da kolay değildir.
Çok eğlenceli başlayan anime, olayların çok uzamasıyla bazılarını sıkmış, animeyi bırakanlar gördüm. Açıkçası ben HİÇ sıkılmadım. Keşke bir 22 bölüm daha olsaydı. Karakterlere o kadar bağlanmıştım, o kadar sevmiştim ki ayrılmak istemedim. Hem olayların uzamasına rağmen her bölümü yine de çok eğlenceliydi.
En başta Nobu-chan, ya ben hayatımda o kadar karizmatik, o kadar hoş bir kız görmedim. Keşke gerçek olsa da benim arkadaşım olsa diye dertlendim. Bir insan hem o kadar sert olup, sevgilisine karşı ''Daaarling :3'' moduna nasıl bürünebilir. Zaten animede en sevdiğim yan karakterler Nobu ve sevgilisi Nakao'ydu. Nakao'nun minnoş minnoş tavırları beni öldürdü. Özellikle Nobu'yu kendinden uzaklaştırmak için ''Bende üç kız daha var!'' diyerek Haruko,Maiko ve Suzuko'yu piyasaya çıkarması efsaneydi djsjdjsd Maity ve Haruka'yı da çok seviyordum yalan yok! Minnoşlar :3
Gerçekten her karakter o kadar sevimli ve izlenesiydi ki, Otani ve Risa bir kaplumbağa hızında ilerleseler de hiçbir bölüm sıkmıyordu. Keşke daha uzun olsaydı. Nobu, Nakao, Suzuki, Chiharu, Otani ve Koizumi benim arkadaş grubumdu sanki :3 Özledim bee...



8-) Asuko March!
Yaşlandık bee! Bu diziyi ilk izlediğimde 9. sınıftım, şimdi üniversitedeyim, o günlere dönmek isterdim... Neyse nostalji kuşağını bir kenara bırakırsak, diziyi Tori Matsuzaka var diye izlemiştim, toplam üç bölüm ya gözüktü ya gözükmedi, abv. 
Dizinin konusu Yoshino Nao sınavda yaptığı hata yüzünden düşük bir puan alır. Dedesinin isteğiyle Asuko Lisesi'ni seçer. Bu meslek lisesindeki iki kızdan biridir ve okuldaki erkekler ondan hiç hoşlanmamıştır. Yoshino Nao bir şekilde okula uyum sağlamaya çalışır.
Açıkçası Emi Takei ve Tori Matsuzaka'yı yine birlikte görünce dizinin aşırı romantik olduğunu sanmıştım. Ama romantizm yok gibi bir şeydi. Ama bu diziyi izleten şey Japonların en iyi becerdiği tema olan arkadaşlık. Gerçekten çok güzel işliyorlar arkadaşlık temasını. Gözlerim yaşarmıştı benim yalan yok. Ama romantik anlamda çok bir şey beklemeyin. Yok çünkü ahahahahjs Ama yine de izleyin. Yer yer komik, yer yer duygusal, güzel bir diziydi. Sadece Tori Matsuzaka'nın gül cemali için izlenir diyeceğim de, doğru düzgün gül cemalini de görmedik.



Benden şimdilik bu kadar. Herkesin izlemiş olma ihtimali olan Man From The Stars, Personal Taste, Descendants of the Sun, Goong, Playful Kiss falan tarzı dizileri tekrar yazma gereği duymadım açıkçası. Bu kış bunları izleyip gelin, yaz başında konuşalım, kapiş ;) Öpüldünüüüüz