14 Nisan 2020 Salı

Dizi Yorumu: You're All Surrounded


Durumlar hepimizin malumu. Bu uzaktan eğitim günlerinde ödevlerden, özetlerden, makale okumalarından başımı kaldırabildiğim ölçüde kitap okuyor dizi izliyorum. Son zamanlarda da polisiye özlemiş olmamın etkisiyle You're All Surrounded'a başladım, hayır ya Cha Seung Won'la ne alakası var... Başlamadan kadrosu herkes gibi benim de dikkatimi çekti, şampiyonlar ligi mübarek, yok yok. 

Dizi 20 bölümden oluşan bir polisiye dizi. 2014'te yayınlanmış. Başta dedektif olmak dışında her işe yarayabilecek gibi duran alakasız dört çaylak dedektif, reform yapmak isteyen bir polis şefi sayesinde cinayet masasına gönderilirler. Çaylakların şefi olan Efsane lakaplı Seo Pan Suk ise cinayet masasının çaylaklara göre olmadığını düşünür. Kimin haklı çıkacağını bilmiyoruz tabi, ama ilk izlenimlere bakarsak Seo Pan Suk haklı gibiydi :P


-Karakterler-
Seo Pan Suk (Cha Seung Won)

Kendisini en son The Greatest Love'da izlediğim için her an o kahkasını bekledim ama başlarda pek göremedik. Adam da haklı, yıkım canavarı gibi dört çaylak, hepsi ayrı alem. Napsın? "Burayı felaket bölgesi ilan ediyorum." demekte haklıydı.
Seo Pan Suk efsane lakabı almış, başarılı bir dedektif. Ama polisliğinin ilk yıllarında çözemediği Masan Okul Hemşiresi Cinayeti aradan yıllar geçmesine rağmen kafasını kurcalamaya devam eder. Aynı zamanda hemşirenin oğlu Kim Ji Yong ortadan kaybolduğu için yıllarca onu arar.
Cinayetin olduğu gün çocuğunu kaybetmiş olması beni çok üzdü. Eski eşiyle aralarında geçen problemin ufak bir şiddetli geçimsizlik olacağını düşünmüştüm ilk bölümlerde ama arkadan bir aile dramı çıktı.
Seo Pan Suk bildiğimiz gibiydi, son bölümlere doğru oda açıldı, çaylakları kucakladı, bağrına bastı. Hepsini çok güzel yetiştirdi. Ulan Seo Pan Suk :") İlk bölümler kendisinden bir ufak şüphelendiğim için üzgünüm, ama ne yapabilirim, tenhalarda menhalarda Jo Hyung Cheol'le buluşursa ne düşünebilirim başka. Kısa bir zaman sonra olayı anladım tabi. İyi ters köşe olduk Dedektif Seo olayında da. Karizması hala efsane. Her öpüşme sahnesinde verdiği ekstrem tepkileri beni çok güldürdü ahahaha. Hala çok yakışıklı, hala muhteşem bir insan bu arada <3



Eun Dae Gu (Lee Seung Gi)
Başıma bir şey gelmeyecekse, Lee Seung Gi'nin hiçbir yapımını izlemedim... Ama denk gelmedi napabilirim... Çok beğenmezdim de kendisini ama bana laflarımı yedirdi sağolsun.
Dae Gu Dae Gu! Cinayet masasına neden geldiğini ve nereli olduğunu söylemek istemeyen, herkese sabahtan akşama kadar "salaksınız hepiniz" bakışları atan, asabi, soğuk ve yalnız adam. Evet, welcome to kdrama. Tabi Dae Gu'muzun bu hareketlerinin altında annesinin cinayete kurban gitmesi yatıyor. Masan Okul Hemşiresi'nin oğlu olan Kim Ji Yong bir yetimhaneye gidince ismini değiştiriyor ve çok çabalıyor. Cinayet masasına hem annesinin katillerini yakalamak hem de sorumlu tuttuğu Seo Pan Suk'tan intikam almak için geliyor. Evet onun tarafından bakınca Seo Pan Suk bi miktar şüphe çekiyor ama adam kendini anlattı, olayda suçu bile yokmuş, yine gıcıktı adama. Ah Eun Dae Gu. Yine dört çaylak arasında en iyilerden birisiydi. Yalnız kendine ve sinirine hakim olmada birtakım problemler yaşıyordu. Son bölümlerde kendisine çok üzüldüm. Finale iki bölüm falan kalmıştı dedim ki bu çocuk bu kadar şeyle nasıl yaşayacak? Yeni şeyler açığa çıktıkça daha çok yıkıldı çocuğum. Son ana kadar olayları çözeceğim diye parçaladı kendini. Çocukluğunu canlandıran oyuncu da çok şekerdi. O çocuğun geleceği parlak bence. Yani 2014'ten bu yana neler yaptı ne oldu bilmem ama bence alıp yürümesi gerekirdi. Dae Gu'nun Soo Sun'a Ji Yong olduğunu açıklayış şekli çok hoşuma gitti :3



Eo Soo Sun (Go Ara)
Soo Sun cinayet masasına maaşı iyi olduğu için gelmiş bir kızımız. Aslında idol olmak istiyormuş.
Kendisi hakkında ilk izlenimimiz siren yerine kupa alması olunca kimsenin umudu kalmadı... Ahahaha. Eo Soo Sun dedektiflik sınavını defalarca kez geçememiş bir kızımız. Aynı zamanda ilk zamanlar elini attığı her şeyi berbat etti :P Ama ben kendisini çok sevdim. Sıcak kanlı tavırları sayesinde grubun bağlayıcı unsuru oldu. Çok affediciydi, çok şirindi, inanılmaz sevgi doluydu. Sonlara doğru inanılmaz gelişti. Dedektif Seo olayını çözmesini herkesten beklerdim ama Soo Sun'un çözmesi... Gururlandım kendisiyle :3 O tez canlı halleri çok güzeldi. Go Ara'yı ilk kez izledim ama çok başarılıydı. Bu arada o gözlerin güzelliği nedir yahu? Ağlarken bildiğimiz yeşil oluyordu. Hastası oldum gözlerinin.
Eun Dae Gu'yla çok sevimli bir ilişkileri vardı ve bence çok yakıştılar. Çocukluk anıları da pek bir sevimliydi. Ve Soo Sun Dae Gu'nun Ji Yong olduğunu da çözdü. Helal kızıma. Annesinin davasından vazgeçmemesi beni çok mutlu etti. Son bölümlerde beni ve Dae Gu'yu süründürmediği için teşekkürler ahahaha Son bölümlerde Dae Gu'ya olan destekleyiciliği de çok hoşuma gitti. Soo Sun, my girl :") Bir de daha güzel giyinse beni çok mutlu edecekti. Soo Sun'ın gençliğini oynayan Ji Woo herkes tarafından çok beğenilmiş, geleceğinin parlak olduğu söylenmiş. Belki kendisini Age of Youth 2. sezonda izlemesem aynı şeyi düşünebilirdim ama oradaki oyunculuğu o kadar olmamıştı ki, burada da ön yargımı kıramadım.



Park Tae Il (Ahn Jae Hyun)
Ahn Jae Hyun'u daha önce My Love from the Stars'da izlemiştim. Arada çok bir zaman olmamasına rağmen buradaki oyunculuğu daha güzeldi bence. Beni rahatsız etmedi. Park Tae Il kendi halinde, grubun moda ikonu, tatlış bir elemandı. Cinayet masasına eğlenceli olduğu için gelmişti. Dae Gu kadar olmasın, onun da hazin bir hikayesi vardı kendine göre. Doktormuş eskiden daha doğrusu okuyormuş ancak ilk sınıfta bırakmış. Beni en çok etkilediği an bıçaklandığı ama ona rağmen kolyeyi bırakmamak için direndiği andı. Onun dışında çok vurucu bir atılımı olmadı ama ekibi tamamlayan unsurlardan birisiydi. Kim Sa Gyung'la olan ilişkilerini bir türlü rayına oturtamadım ama. Bir tatilde birbirinize bu kadar şeyi anlatabildiniz yahu, Seo Pan Suk boşanmayla ilgili bu kadar şey bilmiyordu. Babası da değişik bir adamdı bunun, ne zaman görüşseler "pü senin" tarzı bi şeyler söyleyip gidiyordu, sıkıntılı bir amcamızdı. Tae Il çok sallamadı ama onu, sonuna kadar kendi bildiğini yaptı. Arkandayız Park Tae Il.






Ji Guk (Park Jung Min)

Park Jung Min'i de daha önce hiçbir yerde izlemedim. Ama burada gayet eğlenceli bir karakterdi. İnanılmaz vasattı ama ahahsha. Aslında trafik polisi olarak çalışmak istemiş ancak orada yer olmadığı için cinayet masasına gelmişti. Gangnam'da yaşamak istiyormuş da.

Onun da son bölümlerde bizi şaşırttığı oldu tabi. Hele o telefonu kitapçıdan aldığı sahnede hayran kaldım kendisine. Dae Gu Dae Gu diyerek Dae Gu'nun peşinden gezmesi çok sevimliydi. Soo Sun'dan hoşlanıyordu ancak hiç aşk üçgeni gibi bir durum yoktu ya bayıldım. Zaten baktı Eo Soo Sun'un da gönlü Dae Gu'da, hiç açılmadı bile. Kaldı mı böyle insanlar be Ji Guk-ssi?

Herkesin aklında kalan defalarca rehin alınmış olması. Birde diyor ki ben alışığım artık :P Çocuk rehine durumlarında ne yapacağını bile öğrenmiş durumdaydı.







Lee Eung Do (Sung Ji Ru)

Babaa ahahah Sung Ji Ru'yu illa bir yerlerde izlemişimdir ancak şimdi hatırlamıyorum. Dedektif Lee tüm ekibin babası gibi bir şeydi, tabi evde de beş çocuk babası olunca. Seo Pan Suk'un en yakın iş arkadaşıydı ve zavallı Dedektif Lee sürekli Pan Suk'u frenliyordu. Ama Savcı Han'a vurmasını durduramadığı için gayet mutluyum, keşke daha çok vursaydı Pan Suk :P

Çocukları Pan Suk'un aksine daha çabuk benimseyip yol göstermeye çalıştı. Ayrıca gayet de iyi bir polisti. Ufak tefek fireleri olsa da genele bakınca olaylarda gayet iş bitiriciydi.

İyi bir polistin Dedektif Lee, her ekibe lazım bir tane senden. Eun Dae Gu'nun arkasından "Her an düşecekmiş gibi geliyor." derken üzüntüsü samimiydi. Hepsini son ana kadar korudu kolladı.








Kim Sa Gyung (Oh Yoon Ah)

Ekipten değil ama yengemiz, bahsetmezsek ayıp olur :P Daha önce hiçbir yerde izlemediğim Oh Yoon Ah hayat veriyor Kim Sa Gyung'a. Bence gayet de başarılıydı. Ay bir de ne kadar güzel bir kadın. Dizi boyunca hem güzelliği hem giydikleri o kadar güzeldi ki.
Kim Sa Kyung Kayıp Kişileri Arama Timi'nin başındaydı. Seo Pun Suk'tan yıllar önce çocuklarını kaybetmeleri sebebiyle boşanmış. Çocuğun ölümünden Pan Suk'u sorumlu tutuyordu. Görüyorsunuz, bir değil iki değil herkes adamı bir şeylerden sorumlu tutuyor. Ama işin iç yüzünde kendisi iki tarafa da yetişmek için paralanmış elinde de hiçbir şey kalmamış sonuç olarak.
Başlarda bakışlarından nefret saçıyordu Pan Suk'a ama beklemediğim kadar hızlı yumuşadı. Bu kadar beklemiyordum. Ama iyi de oldu, çok tatlış bir ilişkileri vardı. Bir ara Seo Pan Suk, Eun Dae Gu ve Soo Sun arasında bir aşk üçgeni oluşacak diye çok korktum, şükür olmadı öyle bir şey.
Kim Sa Gyung sevimli bir karakterdi, vakaların çoğuna yardımcı oldu ve taktikleri işe yaradı. Ayrıca hastanede oğlu kucağında ağladığı sahneye iki kere flashback yaptılar, ikisinde de gözlerim doldu. Bence orada da çok başarılıydı.





Dizi baştan daha komedi unsurlarıyla başladı. Ekip üyelerinin baştaki tüm olayları ellerine yüzlerine bulaştırmaları. Rehin alınmalar, yaralanmalar, hapisler falan derken. Amir Cha Tae Ho'nun gelip 3. Ekibin masalarının olduğu yere fasulye serptiği sahnede gülmekten yıkıldım. Adam haklı, lanetli gibi iki bölümde bir birine bir şey oluyordu. Bir türlü kurtulamadılar dertten.
Ekibin dördünün de arasındaki iletişim çok şirindi bence. Yavaş yavaş yakınlaşıp sonlarda gerçekten tam bir ekip oldular.

Ama Seo Pan Suk bir ara ekipten çok çekti ahahah. Ekibiyle ilgili yaptığı yoruma çok güldüm. "Biri benden nefret eder, biri de kadınımın peşinde." ahahaha. Asansör ahnesinde "Telefonumu da mı kopyaladın?" demesi, yemek yerken Dae Gu'ya "Bazen bu ekibin lideri ben miyim sen misin diye merak ediyorum. Sen de merak etmiyor musun?" deyişi falan çok komikti. Zavallım çok çekti ekibi yola getirene kadar. Ama sonra hepsinin birbirine bağlanması süperdi. Soo Sun'un Seo Pan Suk'a yazdığı mektup... Hüüü... Altına "Sonsuza dek çocuğunuz, Eo Soo Sun" yazması... (5 dakikalık ağlama molası verilmiştir.)

Dizide sürüsüne bereket kötü var tabi. Çünkü polisiye dizi yani olması gerek. Ama uzun süredir hiç bu kadar gıcık olmamıştım. Son beş bölümde yerimde duramadım sinirden. Son bölüme gelmişiz hala işler düğüm. Delirdim yahuu. O Yoo Ae Yeon ve babası Yoo Mun Bae'yi elime verseler boğardım sinirimden heralde. Neler yapmışlar ya. En son tüm olay ortaya çıktığında sorguladım cidden. Bir insan bu kadar kötü olabilir mi diye sorguladım kendimi. Kaç kişinin hayatını kararttı. Savcı Han zaten tam nefretlik bir karakterdi, sinirlerim hopladı her gördüğümde. Bir süre hiçbir yerde karşıma çıkmazsa çok sevinirim.
Ayrıca Şef Kang'ı da son bölümde bir kahraman yaptılar da bence o da melek sayılmazdı. Tamam pişman olmuş, yasa çıkınca teslim olacakmış bla bla da geçelim bunları. İşin çoğuna dahil olup bir de soruşturmaya defalarca taş koymadı mı, ben ona bakarım aga. Üzgünüm Şef Kang ama çok üzülemedim sana.



Ji Yong ve Soo Sun'un flashbackleri de çok şirindi. Küçükken kötü bir başlangıç yapmışlardı, ikisi de çok komikti :P Her şekilde aralarındaki iletişim çok hoşuma gitti. Eun Dae Gu'nun Soo Sun'a hislerinin yavaş yavaş değişmesi de çok güzel işlenmişti, pat diye olmadı. Son bölümlerde "Nasıl ideal tipi olmam?!" çıkışları çok şekerdi. Ama Soo Sun'un cevabı daha şekerdi.
"Kimmiş peki senin ideal tipin?"
"Arkadaşın... Kim Ji Yong."
Bu ikilinin romantik sahneleri de pek dokunaklı, pek güzeldi. Park sahnesinde Soo Sun'un "Ağlamak istiyorsan söyle." dediği yer çok hoştu mesela.

Benim için dizinin bir sahnesi var ki, yıldızıydı resmen dizinin. Savcılık tüm dava evraklarını almak için geldiğinde Eun Dae Gu'nun odadan beyzbol sopasıyla çıkıp tüm bilgisayarları kırdığı ve "bunları alsanız da hiçbir şeyi araştıramazsınız." dediği sahne. Oradaki bakışları ve duruşunda o dibe vurmuşluğu, tükenmişliği ve gözünü ne kadar kararttığı o kadar belliydi ki, kimse ne yapma dedi ne de dur. Savcı Han'ı bile geri püskürttü o tavrı. O sahneyi kaç kere geri sarıp tekrar tekrar izlediğimi hatırlamıyorum. Çok, çok güzeldi. Çok vurucuydu.

Onun dışında son bölümlerde olayın bu kadar çetrefilli hale gelmesi beni yordu. Daha erken çözülse daha az sinir hastası olabilirdim. Ama yine de hiç sıkılmadım ilginçtir. Çok kısa bir sürede bitirdim diziyi.
Yalnız kafama yatmayan bir kaç şey oldu. Mesela Soo Sun çocuklarla kalacak diye bekledim kaç bölüm. Madem kalmayacaktı o çadır işini niye sıkıştırdılar araya ahahahsa. Bir de şey çok mantıksızdı. Ji Yong'un annesini o kadar tanıklık yapma falan sıkıştırdılar, sandık kadın misilleme olsun diye öldü, ee o olayla hiç alakası yokmuş. Ji Yong'da öyle boşu boşuna Seo Pan Suk'tan nefret ettiğiyle kaldı.


Dizide tüm ilişki rolleri çok açıktı, bizi gereksiz germediler bu yönden. Onun dışında bol bol aksiyon, güzel ve eğlenceli bir ekip, komik bir merkez. E daha ne istiyoruz ki? Gayet güzeldi, izlemeyen varsa buyursun hemen izlesin. Ama polisiye sevmeyenler için iyi bir tercih olmayabilir. Çünkü ne kadar da olsa polisiye ve aksiyon ön planda. Meraklısına ne ala, seve seve izledim ben. Zekice kurgulanmış bir olay örgüsü var, son bölüme kadar aralıksız izledim son beş bölümü. Kim ne yapmış, neden yapmış, kolayca cevabı verilen sorular değil, tahminler genelde yanılgı çıkıyor o yüzden eğlenceli. Polisiye seven herkesin çok seveceği bir dizi olduğunu düşünüyorum. Ben referans veriyorum, çok çok güzeldi!

Tüm OST listesi de çok güzeldi ayrıca. Ben en çok Lee Seung Chul-I'm In Love ve E.D.E.N-One Love'ı sevdim ama tüm OST listesi çok keyifli şarkılardan oluşuyordu.
Seo Pan Suk ahahaha tüm romantik sahnelere tepkisi ektedir.
Seo Pan Suk bey napıyorsunuz ahahaha
Gözlerinin güzelliği...

Namınız yürüsün be 3. Ekip. Çok güzelsiniz <3


12 Nisan 2020 Pazar

Dizi Yorumu: Descendants of the Sun


Merhaba ve merhabalaaar! Herkesin yayınladığı dönemde ayıla bayıla izlemiş olduğu DOTS'ı sınav senem olması itibariyle güncelde izleyememiştim ve sonra da sürekli erteledim neden bilmiyorum. Bu yüzden de kendime anlatamayacağım kadar kızgınım ahsahhsjsj. Konu itibariyle bol bol aksiyon olacağını tahmin ettiğim için kışa erteliyordum her büyük prodüksüyonlu yapım gibi, öyle kaldı gitti işte. Geçenlerde annemle yeni bir dizi izlemeye karar verince başladık izlemeye. Son yıllarda aldığım en güzel kararlardan biri sanırım ahshahs.

Kdramalar arasında bir üçlüm vardır, dev. Şu ana kadar çoğu dizi sıralamayı değiştiremedi ama DOTS biter bitmez ilk sıraya yerleşti. Tek bir anında bile sıkılmadığım TEK dizi şu anda, o kadar söyleyeyim.

Normalde çok sevdiğim dizileri yazmaktan çekinirim, bir şeyler eksik kalacak gibi gelir, iyi anlatamamaktan korkarım. Ama çok yazmak istedim, dizi üzerine incelemelerimi paylaşmak istedim.


Öncelikle konudan biraz bahsedecek olursak Yüzbaşı Yoo Shi Jin (Song Joong Ki) Birleşmiş Milletler adına çalışan bir özel kuvvetler askeri. Son derece gizli görevlerde, barışı korumak için çeşitli operasyonlarda yer alıyor. Doktor Kang Mo Yeon (Song Hye Kyo) ile bir şekilde yolları kesişiyor ve olaylar başlıyor.

2016'da yayınlanan dizi, 16 bölümden oluşuyor.


-yazının bundan sonrası eser miktarda SPOILER içermektedir. 

-Karakterler-
Yoo Shi Jin (Song Joong Ki)
Yüzbaşı Yoo Shi Jin bir özel kuvvetler askeri ve BM'in barış gücünde yer alıyorlar. Alfa Team'in lideri Bigboss :")
Bu rolün Kore'de bir çok aktöre daha teklif edildiğini duydum ama hiçbiri saçını kestirmek istemediği için rolü kabul etmemişler. Ama iyi ki de öyle olmuş çünkü Song Joong Ki bu rolle bütünleşti adeta, rolü yaşadı hatta. Gerçekten parladı bu diziyle.
Oyunculuğunu artık hepimize kanıtladığını düşünüyorum. O yüzden övme gereği bile duymuyorum. Ama Kore halkının neden idoller oyunculuk yapmasın diye bas bas bağırdığını anladım sanırım. Diziyi götüren şeylerden birisi de oyunculuk. Yoo Shi Jin ne kadar zekice yazılmış bir karakter de olsa kötü bir oyuncu bu kadar iyi canlandırabilir miydi? Song Joong Ki, harika iş çıkardın bu dizide. Herkesi aşık etti yahu kendine.

Yoo Shi Jin dizi bitince "O gerçek değil, çıkar aklından!" diye kendimi tokatlayacağım kadar muhteşem bir karakter. 16 bölüm boyunca tüm konuşmaları, yaptıkları, karizması ile beni mahvetti, Mr Darcy sendromu benzeri bir sendromdayım. Az kaldı Jane Austen gibi kendi Yoo Shi Jin'imi yazmama. Çok zeki, zorlu anlarda bile tam bir mizahşör, sevimli bir puppy suratı var, romantik ve üniforma giyiyor... Çok karizmatik bir askerdi gerçekten. Kendine doğru gelmiyorsa emre bile uymuyordu. Ve kendisiyle pilot gözlüklerinin ne kadar tehlikeli bir ikili olduğunu gördük, büyülendim.
Dizideki herkesle ilişkisini izlemek beni çok eğlendirdi. Ama en çok Seo Dae Young'la olan ilişkilerine kahkaha attım. Birbirine çok zıt iki karakterler ama inanılmaz sağlam bir ikili olmuşlardı, bize de ayıla bayıla izlemek düştü. Hastane sahnesinde yaptıklarıyla herkesi kırıp geçirdiler:P Benim için ikilinin yıldız sahnesi Kore'den gelen pakete koşuşları ahahahaha Koşuşları ayrı komikti, sorgu sırasındaki cevapları ayrı. Defalarca geri sarıp güldüm.
 O kadar sevimliydi ki kızamıyor insan, şeytan tüyü var o gülüşünde. Onun dışında herkese hazır cevaplığıyla verdiği karşılıklarla çok eğlendim, ekranda olduğu süre boyunca kimseyi bir an bile sıkmadığına eminim.
Song Joong Ki bu yapımların adamıymış resmen, öğrenmemiz iyi oldu <3 Umarım daha çok izleyebiliriz kendisini. Kendi anma meyvelerini yerken hastane ekibiyle konuşma sahnesi komediydi. Kang Mo Yeon'la uyumları çok çok güzeldi, izlerken bu kadar yakışmış olmalarına inanamadım. Senaryonun devleşmesinde bu uyumlarının da payı vardı. Ben de dahil bir kitleyi kendisine hayran bıraktı, tebriklerimi iletiyorum ahaha.


Kang Mo Yeon (Song Hye Kyo)
Haesung Hastanesi'nde çalışmakta olan Doktor Kang Mo Yeon'umuz. Kang Mo Yeon... Ne desem ki hakkında? Bu karakter beni sıklıkla şaşırttı. Dizi boyunca güzelliği zirvedeydi bir kere. Onun dışında ben rolüne uyum sağladığını düşünüyorum, oyunculuğu her ne kadar vasat olsa da. Gelgitli ve kafası karışık bir karakterdi ve bunu iyi yansıtmıştı. Ne zaman bu kadın bu tip bir insan desem tam tersi bir şey yapıyordu. Yoo Shi Jin'i o kadar reddetmese iyiydi ama :P Aslında biraz kızdım kendisine ama düşününce haklılık payı da vardı. Randevunun ortasında bırakılmak bir yana, nereye gidiyor bilmiyorsun, ne yapacak bilmiyorsun, sürekli tehlikede. Sonunda "Alışveriş merkezine gidiyorum." koduyla biraz olsun anlaşmışlardı. Ama yine de özel kuvvetler askeri olan bir adama "Nereye gittiğini bilmiyorum." diye trip atmak biraz şey. Hani, ablacım, gizli görev falan????Song Hye Kyo'ya da doktor olmak çok yakışmış, o önlükler, üniformalarla falan pek şirindi :3
 Ama hepimizin kabul etmesi gerekiyor ki bazı sahnelerde çok donuktu. Hatta çoğu sahnede ya. Dizinin sonuna kadar gördüğümüz mimik çeşitliliği iki falan. Yılların oyuncusu olmasa neyse ama Song Hye Kyo yıllardır bu sektörde ve artık mazur kılmak zorlaşıyor bence. Hiç mi üstüne koymazsın diye sorarlar adama. Yoon Myung Joo'nun test sonuçlarının geldiği sahne, durumu anladım, gözyaşlarım pıt pıt düşüyor önüme. Seo Dae Young koştu sarıldı, Yoon Myung Joo pozitif çıktığını anladı, kapıda Shi Jin ikisine bakıyor, baya üç kişilik bir dram yaşanıyor ekranda. O sırada kadraj Kang Mo Yeon'a bir döndü, boş bakışlarla karşılaştık. En çok oradaki donukluğu gözüme batmıştı. Duygularını yansıtabilseydi, daha etkileyici olurdu. O yüzden bu donukluğu gözüme battı. Sanki Yoo Shi Jin daha çok seviyor gibiydi.

Onun dışında ekibiyle aralarındaki iletişim çok iyiydi. Sabah kalkıp askerleri izlemeleri komediydi ahahaha. O hastane ekibine ayrı bayıldım. Yoo Shi Jin'le ikili konuşmaları çok altı dolu, keyifli sohbetlerdi. Hatırlayamadığım bir sürü komik diyalogları vardı. İkisi öyle güzel yakışıyordu, öyle güzel bir elektrikleri vardı ki, tüm sahnelerde aldı gitti beni. En çok karakterin özgüveninin yüksek olması da çok hoşuma gitti, hasret kalmışız böyle karakterlere.


Seo Dae Young (Jin Goo)
Başçavuş Seo Dae Young Alfa Ekibinde görevli, aynı zamanda da birleşmiş Milletler Barış Gücünde görev yapan bir Özel Kuvvetler Askeri. Bayıldım, BAYILDIM! Jin Goo'yu bir dizide ilk defa izledim. Ama gerçekten kendisine fena düştüm! Bir kere o karakteri! Seo Dae Young, mahvetti beni! Tam bir "sang namja" işte. İnanılmaz düşünceli, Yoon Myung Joo'ya bir şey olmasın diye kendini öne atan, tüm yükü kendisi sırtlanan, duygularını belli etmese de çok güzel seven bir karakter. Yani dizi boyunca Seo Dae Young karakterine Yoon Myung Joo ile birlikte ben de çok aşık oldum. Yoon Myung Joo'yu başlarda istemeden de olsa üzdüğü için kızamadım bile çünkü nedenleri çok bariz ne yapsın. Off muhteşem bir adamdı yahu.
Dizi boyunca Seo Dae Young Seo Dae Young diye kendimi yedim bitirdim. Yoo Shi Jin'le aralarındaki iletişim çok güzeldi. Öyle bir ikili zor bulunur. Tüm sahnelerinde yüzümde bir gülümseme bıraktılar. Hele Yoon Myung Joo ile olan elektrikleri... Birbirlerine çok yakışmaları bir yana, elektrikleri de çok tuttuğu için çok gerçeğe yakın hissettiriyordu. İlişkileri çok fırtınalıydı. O yüzden bayıldım sanırım :P Tüm hislerini çok doruklarda yaşamaları çok gerçekçiydi. Hastanede Yoon Myung Joo'nun nerede saklandığını bildiği ama yanına gitmediği sahne çok güzeldi :") Of bu ikiliyi şimdiden özledim. Normalde yan çiftleri çok sevmem, hatta zaman kaybı olduğunu düşünürüm ama bu ikisini o kadar çok benimsedim, öyle sevdim ki ekran hangi çifte geçse diğerini özlüyordum ahahaha. Yoo Shi Jin'le olan operasyonları çok güzeldi. Bütün o "sang namja" imajını da Red Velvet "Dumb Dumb"da dans ederek yıktığı o sahneden gözümden yaş gelmişti, aklıma geldikçe gülüyorum. Instagram'da kaydedilen gönderilerimde duruyor, arada açıyorum, modum düzeliyor ahahahahaahha. Aşığım sana Seo Dae Young, çaldın tüm kızların kalbini. Tepkisiz halleri, teknolojiyle olan kavgaları falan çok çok komikti. O ifadesizliği çok çok komikti başta.


Yoon Myung Joo (Kim Ji Won)
  That's ma' girl! Teğmen Yoon Myung Joo bir askeri doktordu ve babasının bizim iki kafadarın komutanı olması sebebiyle işler biraz karışıktı. Babası Teğmen olan kızını Başçavuş Seo Dae Young'la değil, Yüzbaşı olan (hatta Binbaşı olmasına ramak kalmış) Yoo Shi Jin'le evlendirmek istiyordu. Ama kız Yoo Shi Jin'i abisi gibi görüyor, gönlü Seo Dae Young'da. İyi süründürdü bizi komutan amca.
Kim Ji Won benim en en sevdiğim kadın oyuncudur, ki oyunculuğu mükemmel. Hatta dizide Song Hye Kyo'dan daha iyi iş çıkardı bana kalırsa. Buradaki karakterine de aşık oldum. Bu kadın böyle rollere çok çok iyi uyum sağlıyor. Açık, net, kararlı, inatçı, dediğim dedik ve asabi. İstediği bir şey varsa sonuna kadar savaşıyor. Seo Dae Young'un peşinden de epey koştu bu sayede. İlişkilerine ayrı, Seo Dae Young'a ayrı, Yoon Myung Joo'ya ayrı hastayım. Virüs testi pozitif çıktığında ben de ağladım kendisiyle beraber, çok korktum bir şey olacak diye. Tam da coronavirüsün etkisini hissettiğimiz günlere denk gelince bu, daha da bir etkilendim sanırım.
Güzelliği her dizisinde olduğu gibi burada da zirveydi, gözümü kamaştırdı. Kim Ji Won gerçekten en güzel oyunculardan birisi. Ve izlediği her dizide ağlayışı beni de ağlatıyor. Çok iç parçalayıcı ağlıyor, içli içli. Seo Dae Young'un mektubunu aldığında taburun dışında oturup ağladığı sahne beni mahvetti, dağıttı. Kang Mo Yeon'la olan atışmalarını çok eğlenerek izledim. Aynı şekilde Yoo Shi Jin'le de şakalaşmaları çok eğlenceliydi. Bir gün Seo Dae Young ortamdayken "Babam damadıyla konuşmak istiyor." diye odaya dalması bu sefer güldürmedi ama olsun ahahaha. Ne hissettiyse, hissettiği duyguyu bana geçirdi. Bunun için ayrı tebrik edesim var kendisini. Hüznünü de, öfkesini de mutluluğunu da hissettim. Seo Dae Young'la ilişkileri çok güzeldi, çok gerçekçiydi. Flashbacklerdeki hallerine hasta oldum <3 Off tatlışlar yahu.


Şu güzellik beni ağlatır :")


Oyuncu seçimlerini kim yaptıysa, çok güzel yapmış. Acemi oyuncularla bu dizi katlanılmaz olurdu. Sadece bu dört karakter değil, destekleyici rollerdeki hastane ekibi, alfa team, Urk ekibi, Daniel ve Ye Hwa... Hepsi çok tamamlayıcıydı. İyi iş çıkarmışlardı. Ayrıca Doktor Song ve Hemşire Ha da çok sevimli bir yan çiftti, özellikle Doktor Song'un sabah koşusuna katıldığı kısım :P

Argus karakterinden de ne kadar nefret ettiğimi anlatmaya kelimeler yetmeyeceği için susuyorum ama kendisi en nefret ettiğim karakter olan Kim Tak Su (bknz. Fight For My Way) ile yarışır rahat rahat.



Dizinin çok zekice kurgulanmış bir olay örgüsü olduğunu söylemiyorum. İkisi de topluma hizmet rollerinde olan iki insanın yolları kesişiyor ve tüm zorluk ve engellere karşı ilişkilerini güçlendirmeye çalışıyorlar. Ama tüm bu sadeliğin içinde karakterler, temsil ettikleri, aldıkları kararlar bir şekilde diziyi benzerlerinden farklı kıldı.
Dizide çok sevdiğim unsurlar vardı. Bunlardan bahsetmek istiyorum biraz.

-Benim için en önemlilerden birisi, ikili diyaloglar. Şu ana kadar izlediğim dizilerde çok dikkatimi çeken şeylerden biriydi. Sadece sahne geçsin diye yazılmış, altı boş, "şimdi bunlar ne diyor?" dediğimiz inanılmaz anlamsız diyaloglar. Böyle bir diyaloga rastlamadım. Hem Seo Dae Young ve Yoon Myung Joo arasında, hem de Yoo Shi Jin ve Kang Mo Yeon (veya herhangi bir iki kişi) arasındaki ikili konuşmalar çok zekice yazılmıştı. Eğlenceli, anlamlı, keyifli sohbetler. Önceki konuşmalarında geçen şeylere yaptıkları atıflar ve espriler hem konuyu daha gerçekçi kılıyor hem de bağlantı sağlıyordu. Ben kimle kimin arasında geçerse geçsin, diyalogları çok keyifli izledim. Yoon Myung Joo ve Seo Dae Young'un, Yoon Myung Joo ve Yoo Shi Jin'in atışmaları falan çok çok keyifliydi.

-Karakterlerin altı doluydu. İnanılmaz gerçekçi karakterler adeta ete kemiğe bürünmüştü. Karakterler o kadar netti ki herhangi bir olay karşısında dördü de ayrı ayrı ne tepkiler verecek hayal edebiliyor insan. Ve bu çok güzeldi. Hepsi birbirinden farklı karakterlere sahip kişilerdi ve bu karakterler beni çok eğlendirdi. Ve tüm karakterler de çok güzel yazılmıştı, çok gerçekçilerdi ve inanılmaz sevimlilerdi.

-Tek bir sahnede sıkılmadığımı söylemiştim. Olay akışı çok güzel ayarlanmıştı. Hiçbir olay on bölüm boyunca uzatılmadı, tadında bırakıldı ve tüm karakterler arasında güzel bir denge sağlandı. Sıkılmamamın sebebi yukarıdaki maddeyle de çok bağlantılı aslında. Karakteri çok iyi tanıyınca bir özdeşim kuruyor, bağ hissediyor insan. Eh böyle hissedince de, ne yapsa izliyorsun. Bu çok önemli bir etken. Tabi sıkıcı hiçbir sahne de yoktu bence. Yan karakterler diziyi çok güzel taşımıştı.

-Aşk üçgeni olmaması o kadar iyi geldi ki anlatamam. Bıktık artık o üçgenlerden. Dizide herkes kendi halindeydi ve ilişkiler çok netti.

-İki çiftin ilişkisi de zirveydi çünkü enerjileri tutuyordu. Genelde dizilerde ya yan çift ana çiftten az sevilir ya da çok sevilir ben ikisini bir arada görmedim. Ama bu dizide, en azından benim için iki çiftte o kadar kendine has ve değerliydi ki... İki çifte de ne olacak diye soluklarımı tuttum. Enerjiler çok iyiydi herkes birbirine çok yakışıyordu.
Hatta Song Joong Ki ve Song Hye Kyo'nun enerjisi o kadar tuttu ki evlendiler biliyorsunuz. 2019'daki boşanmalarına da neyin sebep olduğuyla ilgili kimsenin bir bilgisi yok. Ama çok yakışıyorlardı, yalan yok :P

-Komedi etkeni beni öldürdü. Ve öyle zorlama komedi sahnelerinden bahsetmiyorum. Yoo Shi Jin zaten başlı başına sürekli inanılmaz zekice esprileri ve konuşmalarıyla bir minnoştu. Hazırcevap bir kişiliği vardı ve onun olduğu konuşmalar gerçekten zekiceydi. Esprileri, tüm durumlar karşısında birden verdiği cevaplar, yakınmaları, mimikleri inanılmaz komikti. Seo Dae Young'la ikili ilişkileri ise ayrı bir komikti. Her şeyi Seo Dae Young'un üstüne yıkışı, ilişkileri, Seo Dae Young'un tepkisizliğiyle oluşturduğu zıtlık. Hele hastanede kaldıkları süre boyunca yaptıkları beni kırıp geçirdi ahahaha. Çok da özendim ilişkilerine. Birbirlerini sürekli koruyup kollamaları ve tanışma hikayeleri falan çok çok özeldi. En kısa zamanda arkadaşlarımla Uykusuz Geceler buluşmasını uygulama niyetindeyim ahahaha.
Ve asker olmadıklarını düşündürmek için yakalarını kaldırmaları ama daha çok asker gibi görünmeleri beni her seferinde gülmekten kırdı geçirdi ahahaha

-Flashbackler çok keyifliydi. Normalde flashbacklerde aşırı sıkılırım. Yani olmuş bitmiş işte, bize ne falan. Ama hem Seo Dae Young ile Yoon Myung Joo'nun tanışmasını hem de Yoo Shi Jin ile Seo Dae Young'un tanışmasını inanılmaz heyecanlı ve keyifli izledim. Çünkü neden? Yine madde 2, bu karakterler bizden biri gibi artık, tanıyoruz. Ve bunun bir sebebi de olay örgüsünün güzelliği. Onun dışındaki ufak tefek flashbackler de çok çok güzeldi.

Hayali bir bölge olan görev yerleri Urk'ta bulunan o sahil. Urk hayali bir yerdi ancak çekimleri Yunanistan'ın bir adasında yapılmış. Dizinin büyük bir kısmı Urk'ta geçti. Bence keyifliydi. Çok şirin bir bölgeydi. Bir çok aksiyon da yaşandı ama ben yine de Urk'u ve Urk bölümlerini sevdim. Kaldıkları bölge özellikle çok güzeldi

Bazı sahneler çok içime dokundu.
-Yoon Myung Joo'nun Seo Dae Young'un mektubunu almak istememesi, "Okursam, gerçekten gittiğini kabullenmiş olacağım." demesi,
-Yoo Shi Jin'in Argus'la olan resmini yakarken o içli ağlayışı, Kang Mo Yeon'un gözlerini kapatışı,
-Yine Yoo Shi Jin Argus'a ateş ederken gözünden gelen bir damla yaş,
-Komutanlığın bahçesinde Kang Mo Yeon'un Yoon Myung Joo'ya "Sen böyle yaparsan ben ne yaparım?" demesi.
-Yoon Myung Joo'nun Urk Havalimanına gelince giden Seo Dae Young'la karşılaşması ve oradaki muhteşem oyunculuğu
-Yoon Myung Joo'nun hastalığını anladığı kısım, hastalığı süresince günden güne hastalanması, Seo Dae Young'un kapıdan onu izlemesi, bu ve aklıma gelmeyen sahneler beni çok çok üzdü.


Sonunun beğenilmediğini gördüm bir yerlerde. Bence sonu çok kendine özgüydü, çok da güzeldi ayrıca :3

Dizide illa bir şeyi eleştirmem gerekirse, Urk bölümlerinde başlarına gelmeyen (doğal afet, virüs, politik çatışma, mafya vb. örnekler çoğaltılabilir.) kalmadığı için ben tüm iyimserliğimle Kore'de geçen son bölümlerin mutlu mesut, pembiş bölümler olacağını sanmıştım ama son bölüme kadar aksiyon sıkıştırmaya gerek var mıydı, sadece soruyorum?
Yine soluksuz izledim, yine sıkılmadım. Ama daha soft bölümler olsa da fena olmazdı hani.

Dizinin OST Listesi ise bir harikaydı. Zaten herkesin dilindeydi tüm dizi müzikleri. Ben de ayrı ayrı hepsine hastaydım. En çok konuşulanları da bırakayım şuraya.

T Yoon Mirae-Always


Chen X Punch-Everytime


Davichi-This Love


Gummy-You Are My Everything


Mad Clown, Kim Na Young
Offf çok güzellerdi hepsinin klibini izleyin :3

Bu yazıyı sonsuza dek yazasım var, satır satır övesim var, hatta SONG JOONG KI SANA AŞIĞIM diye her yere yazmamak için kendimi çok zor tutuyorum ama sonra ergen misin diye linç yiyorum, üzülüyorum arkadaşlar ahahaha O yüzden bundan sonra kara kuvvetlerinden emekli subay gibi ciddi yazmayı planlıyorum ahahahs iki dakika dayanamam ki.

 Hala izlemediyseniz koşun, hemen başlayın. İnanın asla pişman olmayacaksınız.

Al işte şu güzelliğe bak, nasıl sakin kalayım, ciddi olayım şimdi <3


Şu güzelliklere bak :3
Oyunculuğuna sağlık Kim Ji Won, harika birisin.

Biraz da ekip gibi ekip öyleyse ahahah
ahahsahahhsa hala çok komik

O muhteşem koşuş arkadaşlar ahahaha

Beyler :")
That's ma girl demiyoruz boşuna...