Herkese bolca selam! Bugün yeni bir dizi yorumuyla geri döndüm. Çok yoğun olduğum bir dönemde bir yerde görmüştüm bu diziyi. Konusu falan hoşuma gitmiş, bir kenara yazmıştım izlemek için. Geçenlerde Shooting Stars'ı da bitirince dedim ki kaydetmişim bir bakayım nasıl bir diziymiş. Bu şekilde izledim.
Bu aralar Çin dizileri izlemeyi seviyorum. Bir listem var, oradan ara ara seçip izliyorum. Çoğu çerezlik, bu şekilde diziler ama bu diziler beni gerçekten rahatlatıyor. Bu dizinin de hayata dair, ilişkilere dair, aşka dair tespitleri çok hoşuma gitti mesela. Genel olarak Çin dizilerinin havasını sevdim.
Çok bir beklentim olmadan başladığım dizi birden bir açıldı, bir içine çekti beni anlatamam. Yuvarlanır gibi izledim bölümleri, arkası arkasına ekledim resmen. Öyle sevdim, öyle beğendim ki. Çin dizilerini kendi içinde bir sıralamaya sokarsam, bu dizi şimdilik Dream Garden ile beraber zirveye oturur sanırım. Hatta belki, şeytani kötülükler barındırmamasıyla Dream Garden'ı az buçuk sollar, Gong Jun duymasın.
Sweet Teeth, 16 Ağustos ve 25 Ağustos 2021 tarihleri arasında haftada üç bölüm olmak üzere yayınlanıyor. Toplama 22 bölüm ve bölüm uzunlukları genelde 30-40 dk. arasında değişiyor. Konusuna gelecek olursak Zeng Li (Wu Xuan Yi) Donghu Üniversitesi'nde bir kütüphaneci, aynı zamanda arkadaşlarıyla işlettiği Carol's adında bir kafeleri var. Kafelerindeki bir çalışanın diş hekimi olan sevgilisiyle kötü biçimde ayrıldığını duyuyor ancak bir yanlış anlaşılma sonucu onun üniversitenin en yakışıklı öğretim görevlisi ve diş hekimi Ai Jing Chu (Bi Wen Jun) olduğunu sanıyor. Annesinin ise onu dişlerini yaptırmak için dişçiye götürmesiyle Ai Jing Chu'nun düşündüğü gibi bir insan olmadığını görüyor.
Dizi Mu Fu Sheng'in A Speck Amid the Dust of the World
isimli kitabından uyarlanmış.
Zeng Li (Wu Xuan Yi)
Xuan Yi'nin hayat verdiği Zeng Li, bir kütüphaneci ve kafe sahibi. Boş zamanlarında bir internet romanı yazıyor, romanın karakterlerinde ise kendinden ve uzun süredir unutamadığı çok uzak bir akrabası olan Yu Yi'den esintiler var. Kendi dünyasında yaşıyor Zeng Li. Mutlu olduğu sessiz sakin işinde, bir statü ve terfi kaygısı olmaksızın çalışıyor, arkadaşlarıyla birlikte olmaktan hoşlanıyor ve yıllardır içinde büyüttüğü yarım kalan aşkını taşıyor. O kadar tatlı bir insan ki. İşi de tam dream job! 7/24 kitaplarla olmaktan daha güzel bir şey olabilir mi ya? Bizdeki toplum baskısı aynen Çin'de de var. Kütüphaneci diye kızı ezen eski arkadaş mı ararsın, evlensin diye sürekli aday bulan iş arkadaşları mı ararsın... Ay hele bir annesi var bu kızın... Kızı aradı taradı en sonunda evlenmemesinin sebebinin yamuk dişleri olduğunu karar verdi, teyze gerçekten sen olmuyorsun ya! Kıza sırf üvey babasının terfisi için görücü usülü randevu ayarlamış, kızını böyle kullanması bile korkunçken, zeytinyağı gibi üste çıktı. Hiç sevmedim bu kadını, sabırlar çektim her ekrana geldiğinde.
Zeng Li genel olarak sevdiğim bir karakterdi. İlişkilere dair anekdotlarını çok sevdim. Son bölümlerdeki Wu Ying'in hamilelik mevzusunda biraz saçma davrandığını düşünüyorum. Onun dışında ayaklarının yere basmasını, kararlı davranmasını ve kendi istediğini yapabilecek cesareti olmasını çok sevdim.
Ai Jing Chu (Bi Wen Jun)
Ai Jing Chu, Ai Jing Chu... En az Zeng Li kadar içine dönük bir karakter ancak ondan farkı yakışıklılığının çok popüler olması ve Jing Chu'nun dışarıdan inanılmaz soğuk durması. Mesafeli olduğu için kibirli görünse de öyle değil aslında. Sadece bazı insanlar olur ya, gereksiz samimiyetten hoşlanmadıkları gibi güler yüzlü bir insan da değil.
Kendisi, maharetli ellerinin de en az yüzü kadar ünlü olduğu bir diş hekimi. Hastanede sıra kalmıyor Ai Jing Chu deyince. Tabi bu hastaların ne kadarı diş tedavisi için geliyor onu bilemem :P Zeng Li ile de gerçek anlamda ilk kez annesi kızı sürükleyerek diş teli taktırmaya getirdiğinde tanışıyorlar.
Zeng Li ile tanıştıklarında onun neşesinden ve sıcaklığından etkileniyor Ai Jing Chu. İster istemez çekimine kapılırken endişeleniyor onun için, ne yaptığını merak ediyor, mutsuzken ona destek oluyor.
Koruyucu tavırları çok tatlıydı bence. Genelde koruyuculuk kısıtlayıcılık ile karıştırılır. Ancak kısıtlayıcılık hiç hoş bir şey değil, romantik de değil. Koruyuculuktan kastım Zeng Li için endişelenmesi, onu başına gelecek kötü şeylerden olabildiğince korumaya çalışmasıydı. Alanında bir numaralı bir doktor olmasına karşın, Zeng Li'nin bisiklet kazasındaki endişesi, çenesine anestezi vurmak için iğneyi aldığında elinin titremesi, kenarda durup sadece Zeng Li'nin elini tutabilmesi... Beklemediğim kadar etkilendim bu sahneden. Basit bir bisiklet kazasında bu kadar drama yapmalarına gülerken bu sahne beni biraz etkiledi ahahaha Ai Jing Chu'nun Zeng Li'nin kitabını okuduğu sahne de beni çok etkiledi. "Bunlar doğru mu Zeng Li? Böyle mi büyüdün?" diye düşünürken yüzündeki ifade, gözünden kayan bir damla yaş... Bir de Yu Yi bölümlerinde çok üzüldüm ben Jing Chu'ya. O kadar üzgün, o kadar yabancıydı ki olduğu yere, neler yaşadığını hissettim sanki.
Doğru olduğuna inandığı şeyi yapmasıyla, ultra düzenli yaşam stiliyle, Zeng Li'ye davranışlarıyla ben senden razıyım Ai Jing Chu ahahaha O muhteşem trençkotlarının, uzun paltolarının da hastası oldum, manken misin be?
Bu çift benim favori çiftim oldu tabi ki. Masal gibi tesadüflerle tanışmalarıyla, doğal biçimde gelişen ilişkileriyle ve bookworm bir çift olmalarıyla kalbimi çaldılar. Yaşadıkları masalsı anların hastasıyım. Anime hikayesiyle destekledikleri itiraf sahnesiyse çok dokunaklıydı. Ay yicem sizi cidden! Kitabın arasına koyduğu yüzük detayına da bittim, o ayrı.
Liu Yu Cheng (Zhai Xiao Wen)
Liu Yu Cheng, akıl hocası olarak Ai Jing Chu'yu seçiyor ve böylece yakınlaşıyorlar. Aslında taban tabana zıt iki karakter ama yine de Yu Cheng'in çok neşeli olmasından dolayı yakın arkadaş oluveriyorlar. Bir gün tesadüfen Wu Ying'le tanışan Yu Cheng. Wu Ying'e vuruluyor. Ancak şöyle bir problem var ki Wu Ying, Yu Cheng'den tam altı yaş büyük. Ama yine de Yu Cheng'in ısrarı, Wu Ying'le aynı oyunu oynaması sayesinde onunla takılması, bitmek bilmez çabası derken, Wu Ying de gardını indiriyor Yu Cheng'e. Güzel de bir çift oluyorlar nihayetinde.
Benim de Yu Cheng gibi bana prenses gibi davranacak, sağlıklı yemekler yedirecek ve erkenden uyumam için beni ikna edecek birine ihtiyacım var, ideal sevgili ahahaha
Wu Ying (Baby Zhang)
Wu Ying, bizim Zeng Li'mizin yakın arkadaşı, Carol's Cafe'nin ortaklarından birisi. Aynı zamanda doktor. Vaktinin büyük bir bölümü acil serviste geçtiği için ne doğru düzgün uyuyor, ne yiyor. İşiyle evli ve kariyerden başka bir şey düşünmüyor. Boş zamanlarında yaptığı tek şey oyun oynamak, oyun oynamak ve oyun oynamak ahahaha Mobil oyun bağımlılığı var cidden.
Yu Cheng hayatına girdiğinde epey bocalıyor. Herkes ona yaşına uygun birisini bulmasını söylüyor, o hayatını kurmuşken Yu Cheng'in hala yolun başında olması da onu rahatsız ediyor, kafası karışıyor. Ama Yu Cheng'in yaşından beklenmeyecek bir kararlılıkla ısrarcı oluşuyla Wu Ying de direnemiyor.
Wu Ying'i sevdim ama çok olgun olduğunu pek düşünmüyorum. Sanki ilişkide küçük olan o gibiydi. Laf başı gelince 27 yaşında, çok yaşlı sorarsan ama kararları asla öyle değil. Sürekli kararsızlık, güvensizlik... Çoğu şeyde Yu Cheng'i çok daha yapıcı olduğunu düşünüyorum şahsen ben. Daha kararlı olmasına rağmen alttan almak zorunda kalan hep Yu Cheng oluyordu. Düğün sahnesinde ben baya toplu düğün sanmıştım ama sadece Wu Ying ve Yu Cheng evleniyormuş. Bizim düğünlerde gelinden başkası beyaz giymez, bizim kızlar gelinlik giymiş bir de ahahahahs Yalnız düğünlerindeki karnı çok komik değil miydi ahshahshhs Karnı asla olması gereken yerde değil.
Bu çifti sevdim, çok tatlışlardı. Ama bebek meselesi saçmalığın daniskasıydı. O kadar yetişkinin içinden tek mantıklı düşünenin Ai Jing Chu olması korkunç. Bir bebeğin kararını anne ve baba eşit vermelidir. Gidip bunu partnerinden saklamak ona saygısızlık, Yu Cheng "Sorun bebekte değil, senin bana inancın yok." derken çok haklıydı mesela. Wu Ying'in bu ilişkiye bakış açısı başından beri inanılmaz toy. Dediğim gibi sanki Wu Ying altı yaş küçük olan taraf, Yu Cheng'deki öyle bir olgunluk. Zeng Li'nin Ai Jing Chu'ya kızması ise bir başka saçmalık. Herkesin yapması gereken şeyi yaptı.
Deng Hao Ran (Liu Te)
Deng Hao Ran, şero ama yakışıklı erkekler onursal başkanı, tanıştırayım ahahahs. Hao Ran, Zeng Li'nin üvey kardeşi. Zeng Li'nin annesi, Hao Ran'le evleniyor tabi boşanıyorlar sonra. Ay ama nasıl bir üvey kardeşlik gerçek kardeşler bu kadar iyi değil, Hao Ran abim ol. Hao Ran'in babası da hala Zeng Li'ye babası gibi davranıyor, tatlış.
Deng Hao Ran babadan zengin o yüzden gününü gün ediyor. Zaten sürekli Zeng Li ve arkadaşlarını yemeğe, içmeye takılmaya falan götürüyor. Bir gün bir kızla, bir başka gün diğer kızla. Kızların üçüncü arkadaşı olan Ma Yi Yi ile yıllar önce gizlice çıkmışlar ancak hüsranla sonuçlanmış maalesef. Aslında Yi Yi ve Hao Ran çift olarak uyumsuzlar. Yi Yi kontrolün büyüğünün kendinde olmasını isteyen, her şeyden haberdar olmak isteyen bir kız. Hao Ran ise klasik ben hesap vermem, istediğimi yaparım triplerinde, ay paşam, pardon! Ama yine de ilk ilişkileri ikisi de genç olduğu için sonlanmış olsa da, ikinci ilişkileri daha sağlıklı ve olgundu.
Hao Ran her ne kadar umursamaz ve korkunç bir sevgili olsa da gerçekten önemsediği insanlara, arkadaşlarına ve ailesine karşı çok ilgili. Yi Yi'nin hasta olduğunu fark ettiğinde endişelenip hemen koşup gelmesi, lisedeyken Zeng Li'yi koruyup kollaması falan çok tatlış hareketleriydi.
Ma Yi Yi (Wan Zi Lin)
Ah benim güzel kızım. Ma Yi Yi hepimizin hayatında olan, hep bir ilişkisi olan ama bu ilişkilerde asla dikişi tutturamayan kızlardan. İlişkisinde karşı tarafın üstüne çok fazla düştüğü için sevgilileri en sonunda Yi Yi'yi terk ediyorlar. Hao Ran'le olan ilişkisi de uzun zaman önce aşağı yukarı böyle sebeplerden bitmiş.
Ma Yi Yi de kızlarla birlikte Carol's'ın bir ortağı. Aynı zamanda da bir sosyal medya yıldızı. Ürün tanıtımı falan yapıyor, influencer yani. Tam işini bulmuş çünkü kendisi çok, çok güzel. Ne giyse yakışıyor ne yapsa oluyor yani.
Tam bir şıpsevdi ahahahaha Her gördüğü insana pat diye aşık oluyor bakınız, Shen Ming. Yine de ben bu çılgın, şıpsevdi, neşeli Ma Yi Yi'yi çok sevdim.
Bu çift benim ilk çiftten sonra en sevdiğim çift oldu. Friends to lovers mı desem, ex to lovers mı desem, değişik bir hikaye. Ama yine de aralarındaki ilişki aslında bitmiş olsa da birbirlerini umursamaktan vazgeçmeyişleri kalbimi eritti. Sevdim. Keşke daha erken kavuşsalardı da daha fazla izleseydik bebişlerimi uwu.
Genel Yorumum
Eveeet, gelelim genel yorumuma. Sevmediğim çok şey olmadı, genel olarak sevdim bu diziyi. Ama yazalım yine kafama takılanları.
Sevmediğim şeylerden ilki, sürekli yaş muhabbetinin dönmesiydi. Yirmi yedi yaşındalar ama sanki sürekli bir orta yaşlı olmuşlar, yaşlanmışlar, dünyanın geneli için çok yaşlılar, evde kaldılar... Zaten bu Asya'nın yaşlı anlayışı beni bitiriyor. Ya yirmi yedi yaş nedir, hele ki modern dünyada? Resmen hayatın baharı, sanki altmış yaşına gelmiş gibi haller, bir tripler... Ha bir de altmış yaşa gelseler nolur, her yaş ayrı. Beni de gerdiler burada, yirmilerimde stres oldum yirmi yedi olursam nolur diye...
Yu Yi'nin hem Zeng Li'nin büyük aşkı olması, hem Ai Jing Chu'nun yakın arkadaşı olması... Ya arkadaşlar, Çin kaç milyar nüfuslu ülke, delirtmeyin adamı... Kore dizilerinde falan bir nebze anlarım ama Çin abi Çin! Mantıklı mı yani şimdi bu? Zaten en çok hızlandırdığım bölümler de Yu Yi bölümleri oldu. Bastı beni, hem mantıksız geldi hem de gereksiz. İkinci erkek niye var? Ya duyguları açığa çıkartmak için ya da işleri hızlandırmak için. Zaten duygular vardı, Ai Jing Chu itirafa da hazırlanıyordu. Boşu boşuna gerildik yani. Ama Yu Yi de efendi adammış, Zeng Li'yle yaptığı olgun konuşma beni duygulandırdı cidden.
Ay bir de Zeng Li'nin bisiklet kazası olayı bir bana mı saçma geldi, tıpçılar yeşillendirsin burayı. İki kolunu sürtmüş, bir de çenesi kesilmiş nedir yani? Yok bilinci kapanmış da yok ameliyat gerekiyormuş da... Zeng Li'de diyor ki nasıl görünüyorum? Ay nasıl olabilir ya, iki damla kan var çenende, sanki yüzün dağıldı. Kdramalarda mikroskopla gözüken kesiklere paat diye dezenfektan ve yara bandıyla girişen erkeklere alışmıştık, bu da başka bir seviye oldu.
Ay bir de o kafe olayı hiç mantıklı değil. Kafede doğru düzgün duran yok, müşteri desen hiç görmedik, canları sıkıldıkça kapatıyorlar, geceleri zaten açık değil ama kafe hala süper gidiyor... On kere batması gerekiyordu o kafenin. Ayakta kalması mucize.
Kavuşma işleri biraz erken olabilirdi diyeceğim, ama erken olsaydı da kesin gereksiz bir ayrılık izlerdik. Bu konuda aradayım yani. Bir de yurt dışı mevzusu... Yurt dışı mevzusu artık biliyorsunuz bizden biri oldu... Ama bu dizide beni çok etkilemedi. Bilmiyorum belki kısa kısa geçtiler hemen, dizi karakterlerden biri hala yurt dışındayken geçmedi, Jing Chu'nun dönüşünü gördük ondan falan olabilir. Yani yine gerek yoktu bence ama olacaksa da böyle olsun diyorum, bu kısmı kapatıyorum.
Beğendiğim şeyler hakkında konuşacaksam beğendiğim şeyler çok daha fazla. Tek tek saymaya başlayalım öyleyse.
Öncelikle dizinin çok büyüleyici bir havası vardı. O karlı manzaralar, kullanılan müzikler, Zeng Li'nin alıntıları ve anlatılan hikayeler... Spesifik bir örnek vereceğim mesela, ikinci bölümün sonundaki kısım beni epey etkiledi. O anime hikayesi, arka plandaki müzik ve Ai Jing Chu'nun yolladığı mesajlar, en sonuna "Bu arada ben Ai Jing Chu." yazması. Bilmiyorum atmosfer çok çok iyiydi o an. İzlerken içim kıpır kıpır oldu o sahneyi... Sanki ben yaşamışım gibi.
Yine yukarıdaki maddeyle bağlantılı olarak çekimler muhteşemdi ya! O yılbaşı gecesinde lunaparkın ışıkları, kaplıca tatilinin olduğu yerdeki karlı manzaralar, kütüphanedeki çekimler, güneş ışığının Zeng Li'nin evine vurduğu sahneler falan gerçekten ustaca bir yönetmenin elinden çıktığı belliydi, uzun süredir böyle güzel çekim açıları olan, her sahnesinin çekmek istediğim bir dizi izlememiştim, ilaç gibiydi.
Dizideki herkesin duygular hakkında çok açık sözlü olmasını sevdim. Kimse bin dereden su getirmeden düşündüğünü söylüyordu. Mesela Zeng Li, hastanın ödemesini cebinden karşılayan Ai Jing Chu'ya hayran olduğunu söylüyordu, hem de direkt olarak Jing Chu'ya. Ai Jing Chu ise daha ilk bölümlerde Zeng Li'ye diş teli olmadan da çok sevimli olduğunu söylüyordu. Birbirlerine bakarken göz göze geldiklerinde ise kızarıp bozarmadan gülümsemeye devam ediyorlardı. Birinden hoşlanmak böyle bir şey, böylesi daha gerçekçi.
Sadece duygular hakkında değil ancak her şey çok kolay çözüldü, bunu da çok sevdim. Zeng Li'nin imza günü için gittiğini hemen öğrendi Ai Jing Chu. Yine Yu Cheng de Wu Ying'in hamileliğini hemen öğrendi. Son bölümlerde Yi Yi Chris'le buluşmadım demişti ama Hao Ran hemen buluştuklarını anladı. Ai Jing Chu, Yu Yi ve Zeng Li üçlüsünün üçünün de birbirini tanıdığı gerçeği de hemen, hızlıca ortaya çıktı. Böyle gizli kapaklı işlerin hemen ortaya çıkmasına da sevindim. Gereksiz uzatılmadı yani hiçbir şey.
Kızların arkadaşlıkları çok şirindi. Bu arkadaşlıkları böyle gösteriyorlar bize, sonra arkadaş ararken de çıtayı yükseltiyoruz... Bayıldım aralarındaki ilişkiye. Sürekli bir arada olmaları, planlarını birbirlerine göre yapmaları, en ufak boşluklarda bile buluşmaları, farklı yönlerle birbirlerini tamamlamaları... Aynı zamanda mesajlaştıkları kısımları yüz yüze konuşuyormuş gibi göstermelerini de sevdim. Düğünde Zeng Li, "Sonsuza dek mutlu ve huzurlu ol bizim kızımız." diyordu ya. Çok duygulandım orada :")
Aşkı üç ayrı perspektiften, üç ayrı ilişkiye göre, farklı yanlarına göre ele almasını sevdim dizinin. Sıcacık atmosferi ve tatlı çiftleriyle bölümler nasıl aktı hiç anlamadım. Gereksiz kötü yan karakterlerin, entrikaların, ince hesapların olmaması ise bu diziyi gönlümde bir adım ileri taşıdı. Karakterlerin bilmemne şirketinin CEO'su, yok bilmemne holdingin varisi değil de kendi dünyalarında yaşayan, her sabah kalkıp işe giden, bizim gibi insanlar olmaları, hikayeyi daha samimi kıldı.
Dizinin şarkıları bir ha-ri-kay-dı! O kadar güzel parçalar vardı ki! Genellikle slow ağırlıklı olması beni üzse de bazı parçalar cidden mükemmeldi. Hepsini ekleyeyim, siz de hepsini dinleyin.
Zhai Xiaowen-Say That In Your Mind: Liu Yu Cheng'imizin yumuşak sesinden bu şarkı.
Yu Jiayun-Star Eyes: Bu şarkı da çok çok duyduğumuz parçalardan, güzel ve dizinin havasına uygun.
Yang Pang Gu-Sweet Teeth: Bu şarkı zaten dizini jenerik müziği ve en hareketli parça. İnanılmaz tatlı:3
Juno-In The Dust: Bu şarkı da epey slow olsa da dizinin son bölümlerinde uymuştu havaya.
KIMAHYOUNG-Lovely Night
Liu Ruiqi-Knob: İşte benim favorim! Muhteşem bir şarkı ya, son bölümlerin yıldızı da bu parçaydı zaten, seslere bakın <3
Nicola Tsang-Touch The Star: Bu şarkı genelde anime hikayesiyle ilgili sahnelerde göründü sanki, o yüzden değişik bir çağrışım yapıyor bana, masalsı bir havası var.
Deng Gu-Be There
Yorumumu toparlarsam, Sweet Teeth benim çook severek izlediğim, izlerken sakinleştiğim, kafamı dağıtan bir dizi oldu. Benimle hemen hemen aynı zevklere sahip birisinin de bu diziyi çok severek izleyeceğini düşünüyorum. Olayları gereksiz uzatmıyor, saçma sapan ayrılıklar yok ve üç ayrı çiftle farklı farklı hayatlara konuk oluyorsunuz. Bence herkes izlesin. Morali bozuk olanlar, yorgun hissedenler, iyi hissedenler, motivasyon ihtiyacı olanlar... Herkes.
"Her birimiz, küçük bir şey yüzünden birer yabancı olarak başladık. Çünkü biz neysek oyduk. Çok fazla ortak noktası olan arkadaşlar olduk. Bizler, birlikteyken aramızda konuşmasak bile garip olamayacak insanlarız. Biz, birbirimizin çocuksu tarafını koruyup birbirimizin üzüntüsünü yarı yarıya azaltabilecek, mutluluğunu kat be kat artırabilecek insanlarız. Birbirimizle ilgilenip dikkatli bir şekilde birbirimize yük olmaktan kaçınacağız. Sık sık birbirimize şakalar yapıp karşımızdaki üzgün olduğunda sarılacak insanlarız. Biri bir keresinde şöyle demiş; 'Dünyanın seni sevip sevmemesi arkadaşlarının seni sevip sevmediğine bağlıdır.' Seni seviyorlarsa bu, dünya seni seviyor demektir. Hepiniz fark etmemi sağladınız. İyi arkadaşlar, birlikte olmak demektir."
Çin dili bana çok garip geliyorya. Son zamanlarda meşhur olan bir film var "Everything Everywhere All at Once" diye ilk kez bu filmde tam olarak dinledim ve geçenlerde katıldığım bir formda çince konuşan insanları gördüm. Dinleyemiyorum tam olarak ya da odaklanamıyorum galiba. Konusunu beğendim ama dizinin spoilerlı kısmı izleyebilirsem okurum. Şu an sadece sana yazmak ve güncel olarak izlediğim diziyi paylaşmak istedim. Dün Suspicios Partner izlemeye başladım ve 13 (İşsizlik seviyem diz boyu) bölümdeyim. Bir yazında 2 kere başlayıp bitiremediğini söylemiştin. Bu arada ben hiç Ji Chan Wook dizleri izleyemem. Kendisi ile İmparatoriçe Ki dizisinden kalma bir travmam var. Adam ağladıkça gülesim geliyor hjdfhhdvj....
YanıtlaSilİlk olarak biraz garip geliyor, sana katılıyorum :) Ben de ilk izlediğimde epey bocalamıştım ama hemen alıştım, ne de olsa başka dil, illa garip geliyor cidden. Diziyi cidden öneriyorum ama, çok çok eğlenceli ve rahatlatıcı bir diziydi. Evet, ya yoğun bir zamanıma denk geldi ya da odaklanamadım tam hatırlamıyorum ama bitiremedim. Güzelse bana da yaz, bir daha deneyeyim ahahahaha Ji Chang Wook'un güncel dizisini izliyorum bu ara, Empress Ki'yi de izlememiştim ama orada kötü adammış sanırım, duymuştum.
SilDizi güzel aslına bakarsan ama klişe yani bilemedim ben. Ji Chan Wookla olan talihsiz ilişkim yüzünden tam beğenemiyorum. Güncel dizisini instagramda gördüm bende daha emin değilim ondan. Empress Ki de rolü kötü değildi sadece o kadar sevemediğim bir karakteri vardı ki. Üstelik ben tarihi kdrama sevmem trt1 sağolsun annem izliyordu bende onunla türkçe dublaj izledim belki onunda etkisi var.
SilBugün 9. bölümü bitirdim. Baya güzel ve eğlencelii. Böyle bazı sahnelerde ya yerim ben bunları diyorsun...
YanıtlaSilYaa, izlediğine sevindim. Evet çok tatlış bir ilişkileri var bence, hani böyle net bir şey yok ama inanılmaz yumuşlar <3
Sil