Herkese se-lam-lar! Bayaa bir süredir buralarda yoktum ama sonunda, ufak da olsa döndüm diyebiliriz. Buralarda yokken dizi izleyecek vaktim olmadı, bir iki dizi izlesem de yazılarını yazmaya vaktim olmadı derken, zinciri Nice Guy'la kırıyorum diyelim. Hazırsak, başlayalım.
Gelelim 2012'de yayınlanan Nice Guy'a. Konumuz, intikam. Biz bunun örneklerini yakınlarda Itaewon Class'ta, daha eskilere gidecek olursak ülkemizde de remake'i yapılan Ji Sung'lu Secret Love'da ve daha biir çok dramada izledik. Zaten intikam kült bir konu, kimin kimden intikam aldığından bağımsız, bir şekilde izleniyor. Ben intikam işlerini pek sevmiyorum, genelde yarısında işler karışıyor, intikam alacak olan kişi affedecek oluyor ama işler daha çok karışıyor falan filan... Favori karakterlerimden olan Park Joon Ha zaten bu intikam işlerini çok güzel özetledi. "İntikam sadece karşındakine zarar vermiyor. Kendine de zarar veriyor." ağzına sağlık vallahi. Tabi yine de dümdüz entrika dizileri arasında seçecek olursam, intikam konulular daha tercih edilebilir geliyor bana.
Hep yaptığım genel yorumumu yapacak olursam, intikam türünün sevdalıları bu diziyi sever, çok net. Klasik bir intikam dizisi çünkü. Ben türün sevdalısı olmadığımdan yer yer sıktığını söyleyebilirim. Ama akıcılık olarak hiçbir problemi olmayan, temposu çok yüksek ve iyi oyuncuların olduğu bir diziydi, severek izledim. Sadece çok entrika annecim. Çok ama. Bitmiyor.
Nice Guy/The Innocent Man
Yönetmen: Kim Jin Won
Senarist: Lee Kyoung Hee
Yayıncı: KBS2
Bölüm Sayısı: 20 Bölüm
Yayın Tarihleri: 12 Eylül-15 Kasım 2012
Konusundan biraz bahsedecek olursam, başta içini intikam hırsı bürümemiş, yeni yetme bir gençle başlıyor dizi. Tıp fakültesinde okuyan Kang Ma Ru ve çocukluğundan beri birlikte büyüdükleri Jae Hee'yi görüyoruz önce. Jae Hee, mahallenin en güzel kızı, idealist bir gazeteci olmayı amaçlıyor. Ancak bir gün bir haberin peşinde koşarken ona saldıran adamı öldürüyor ve panik içinde Ma Ru'yu çağırıyor.
Kendisine bahşedilmiş olan bu zekayı kullanmakla ilgili problemleri olan Ma Ru ise tüm hayatını yakmak pahasına gidip suçu üstleniyor, evet! Hasta kardeşini de bırakıyor ayrıca ortada dımdızlak! Peki Jae Hee kıymet biliyor mu dersiniz? Tabi ki hayır, gidip Taesan Grubu'nun başkanı, Eun Gi'nin babası olan adamla evleniyor iki dakikada! Kızım bi oğlan mahkemeye çıksaydı bekleseydin de!
Yönetmen Kim Jin Won, benim çok sevdiğim bir başka dizi olan Just Between Lovers'ın da yönetmeni. Bu adam dış mekan çekimlerini kartpostal gibi çekiyor ya, burada da öyle güzel sahneler vardı ki. Senaristimiz ise, benim çok merak ettiğim Chocolate ve dramın kralı olan Misa ve yine aynı dram ekolünden olan Uncontrollably Fond'u yazmış. İsimlerden ve bir diğer dizilerden anlıyoruz ki zaten bu dizinin dram olmaktan başka bir çaresi yokmuş.
Kang Ma Ru (Song Joong Ki)
Daha ne Descendants of the Sun'ı çekmiş, ne de Vincenzo'yu. Gencecik bir Joong Ki. Görüyoruz ki zaman bu adam için de geriye akıyor, gittikçe gençleşiyor. Yine de her zaman ayrı bir karizmatik, ayrı bir çekici olduğunu kabullenmeliyiz sanırım.
Kang Ma Ru herkesin çok kızdığı bir karakter. Ben o kadar sert olamadım kendisine. O kadar üzüldüm ki haline, yaşadıklarına. Tıp fakültesinde gelecek vadeden gencecik adamdan geldiği duruma inanamadım. Sadece iki şeye çok kızdım, biri Jae Hee'nin suçunu üstlenme salaklığını yapması, biri de intikamı için Eun Gi'yi kullanması. Kang Ma Ru, dediğimiz gibi bir tıp fakültesi öğrencisi. Eskiden beri yanık olduğu bir kız var, Han Jae Hee. Tam mutlu oldular derken, Jae Hee'nin suçunu üstlenmesiyle hayatı kararıyor Ma Ru'nun.
Ma Ru hep birilerinin iyiliğini düşünmüş. Önce hasta kardeşi Choco (Choco da nasıl bir isim yav, şaka mı bu?) sonra Jae Hee, en son da Eun Gi için her şeyini veren, feda eden bir adam Ma Ru. Bir kez olsun kendini düşünmemiş, Choco'nun hastane masrafları için para karşılığı insanlarla birlikte olmuş bir adam. Sadece başkaları için yaşadığı için hayatından hiç beklentisi yok, yalnızca Jae Hee'den alacağı intikama odaklanıyor. Süreç içinde Jae Hee'ye hala hayır diyememesi de beni sinir etti.
Sonra ise Eun Gi'ye aşık oluyor. Onun deyimiyle Eun Gi, onun uyanmak istemeyeceği bir rüya. Bu sefer de Eun Gi iyi olsun diye, ait olduğu yere gelsin diye elinden gelen her şeyi yapıyor. Kendini parçalamak anlamına gelse bile ona siper oluyor. Biliyor, Eun Gi'nin de onu yaralamak için bir şeyler yapacağını biliyor, ama Ma Ru'yu yaralamak için kendini de yaralamasına sinirleniyor. Çok başka bir şeydi aşık Ma Ru, çok güzel seven bir adamdı. Hep birileri için kendini feda etmesine sinirlendim ama. Jae Hee'ye son gidişinde Eun Gi için kendini feda etmesine sinirlendim mesela. Allahtan Jae Hee anladı böyle yapmasının sebebini. Choco için, Eun Gi için, Jae Gil için, Jae Hee için kendini feda etmeyi bıraksın istedim. Kim için kendini feda ettiyse bunun bumerang gibi ona dönmesine çok üzüldüm. Kıymeti de bilinmiyor yani işin kötü yanı.
Ma Ru için hep çok üzüldüm ama iki yerde Ma Ru için duyduğum üzüntü gözlerimi doldurdu. Birisi Jae Gil ile içerlerken Ma Ru'nun ameliyatı hakkında konuştukları sahneydi. "Eğer bir ihtimal ameliyatta bir terslik olursa... Eğer ameliyatta ölürsem... Eğer sonucunda felç olur ya da hafıza kaybı yaşarsam Kang Ma Ru'ya ne olur? Serseriye çok üzülürüm." Bir de dedi ya, "Bırak da bu sefil mutluluğun biraz daha tadını çıkarayım." orada ben bittim. Bir diğeri ise evde uyurken Jae Gil, Choco ve Eun Gi'nin seslerine uyandığı gündü. Hatta hiç uyanmak istemediği.
Bu dizi işte böyleydi, herkese hem kızıp, hem hak verdim. Yine de mutluluğu en çok sen hakediyordun Ma Ru'm.
Bu ayrılmaz ikili de Ma Ru'nun kardeşi Choco ve arkadaşı olan, Kore'nin Ashton Kutcher'ı olan Jae Gil. Zengin bir aileden gelen Jae Gil ailesine rest çekiyor ve Ma Ru'nun evinde yaşıyor resmen ahdhahdh Ay ama hepimizin Jae Gil gibi bir arkadaşı olsa sırtımız yere gelmez valla. Yürü be Jae Gil.
Choco ise Ma Ru'nun kardeşi, Jae Gil'e umutsuzca aşık, seçmelere girip heyecandan detone oluyor, kafede çalışıyor. Jae Gil'e olan umutsuz aşkı çok şirindi. Diziye renk katan bir ikiliydi. Choco'nun affediciliğine hayran oldum. Abisi onu bırakıp Jee Hee'nin suçunu üstlenmiş bir SALAK gibi ama yavrum hiç sesini çıkarmadı.
Seo Eun Gi (Moon Chae Won)
İlk bölümlerdeki Seo Eun Gi kendini kapatmış, güçlü görünmeye çalışan ama aslında kırılgan bir karakter. Kabuğunun altında çok kırılgan birisi barınıyor aslında tam da bu yüzden Ma Ru'ya bu kadar kolay kanıyor. Ma Ru uzun süreden beri onun için bir şeyler yapan, ona bu kadar ilgi gösteren ilk insan. Mantığı kabullenmese de kalbi yüzünden dönüp dolaşıp Ma Ru'ya geliyor. Kendini ispatlamak ve Han Jae Hee'yi saf dışı bırakmak için uğraşıyor. Ama aslında hala küçüklük bebeğine bir şey olmaması için üzülen o küçük kız. Tam da bu yüzden, hafızasını kaybettikten sonraki Eun Gi'yi çok sevdim. Sakinliği, huzur bulmuş gibi duran ifadesini... Ama kendinin ve Ma Ru'nun başına az iş açmadı bu bölümlerde, onu da unutmayalım.
Eun Gi'nin babasını ise My Father Is Strange'de ponçik, minnoş bir aile babası rolünde izledikten sonra böyle bir rolde izlemek soğuk su etkisi yarattı bende... Yalnız söylemeden edemeyeceğim, baba çok başarısız bir karakterdi. Adama replik bile yazmamışlar bence, "Sen Eun Gi ne derse aşağıla, terslen yeter." demişler. Adam her şeye kızdığı için, tam olarak neye kızdığı da anlaşılmıyor. Kızını yetersiz ve asi gördüğü için sinirlenen babadan ziyade Seo Eun Gi'den etiyle kemiğiyle nefret eden adam tiplemesi olmuş daha çok, ipin ucu kaçmış bence. Ayrıca Eun Gi de tutturdu bir "Ben sana kafayı takmışken babam öldü." Ayyy babasını da bilmesek yani, kızı yaşındaki kadını kafesleyip evlenen adamı çok da iyi anamıyorum ben. Hakkında kol gibi dosyalar olmasının yanı sıra, Eun Gi'nin çocukluğunu yaşayamamasının, hırslı ve bu derece işkolik olmasının tek sebebi de bu adam. Tamam, babası için üzülecek elbet ama biraz öldükten sonra kıymete bindi gibi bu adam.
Bu da Eun Gi'nin yılmaz destekçisi Avukat Park Joon Ha. Benim favori karakterlerimden birisiydi. Hiç çizgisini bozmadı, hep sağduyulu davrandı. Ama eğer Ma Ru olmasa Jae Hee ve Ahn Min Young'u mümkün değil alt edemezdi bu efendilikle. Onlara itliğe kafası çalışan birisi lazımdı. Eun Gi'ye aşıktı ama yine de hiçbir zaman küçük oyunlar peşinde olmadı, ikinci erkek dediğin böyle olur ya, fav ikinci erkek karakterim olabilir kendisi. Ben alabilirim kendisini, ehi... Yalnız ben Eun Gi olsam on kere aşık olurdum, bal akıyordu gözlerinden beyefendinin. Nasıl başrol vermediler bu rolünden sonra Sang Yeob'a, anlamak çok güç. Koskoca dizi boyunca Joon Ha'nın iki salaklığı oldu. Birisi Min Young ve Jae Hee'nin başkanı öldürdüğünün kanıtı olan ses kaydını polise götürmemesi. Ne olmuş seni tehdit etmişlerse, baban öldürmüş Eun Gi'nin annesini, sanki sen mi öldürdün? Sıkıyor beni bu ebeveynlerin suçunu üstlenen karakterler. Eun Gi de zaten senin babandan ayrı bir insan olduğunu ayrımsayamıyorsa boşver silsin seni, kendi kaybeder. (Atarlı giderli oldum şu an nedense.) İkinci salaklığı da Min Young'u direkt polise vermek yerine sevgi kelebekliği yaparak konuşmaya gitmesi. Yok birlikte büyümüşler de, konuşarak ikna etmek istemiş de. Al işte komalık oldun, noldu şimdi? Değdi mi? Muhteşem repliğini de bırakıp, bitireyim öyleyse. "Birini bırakıp vaz geçmek de aşktır. O kişiye sahip olmaktan daha büyük bir aşktır. Mutlu olmamın tek yolunun bu olduğunu anladım. Bunu bana Ma Ru öğretti."
Han Jae Hee (Park Si Yeon)
Bu kadını daha sık görüyorduk eskiden, artık hiçbir yerde görükmüyor. Neden acaba?
Han Jae Hee... İdealist ve şirketlerin, rüşvetlerin karşısında duran Han Jae Hee'den Taesan Grubu başkanının karısına nasıl geldin pek anlamadım ama şaşırtmadı. Kötü bir aileden gelen Han Jae Hee, Ma Ru'yla tanışıyor küçükken. Birlikte büyüyorlar, üniversite zamanlarında da çıkıyorlar ama bam, bu kadın birini öldürüp suçu Ma Ru üstlenir üstlenmez, daha Ma Ru mahkemeye çıkmadan başkanın evine gitti bu kadın şok olduk.
Dizinin kötüsü olması planlanmasına rağmen yirmi bölüm boyunca Ahn Min Young'un elinde oyuncak oldu. Başka da bir bok yiyemedi afedersiniz. Ma Ru'ya gidip gidip "Her şeyi bırakıcam. Seninle gelcem. Kaçıcam sana." demek dışında da pek bir şey yapmadı. Abla nasıl kaçacan ya Ma Ru'ya? Her şeyi bıraksan el kadar beben var be, onu mu düşünsen acaba? Sonuç olarak kukla olmaktan, piyon olmaktan öteye geçemedi. Sağlam bir karakteri yoktu, dizideki en bencil karakterdi. Sorarsan Ma Ru'yu çok seviyordu, aşıktı ona ama başı sıkıştığında defalarca ilk önce Ma Ru'yu yaktı. Baya aşıkmışsın abla harbiden. Ma Ru'yla karşılıklı ağlaştıkları, Ma Ru'nun eğer bunlar olmasa nasıl bir hayatları olacağını anlattığı sahne beni bile etkiledi. Bu Jae Hee salaklık yapmasaydı mis gibi hayatları olurdu valla. Derdine yansın artık.
Jae Hee'nin Eun Gi'ye "Ma Ru için Taesan'dan nasıl vazgeçersin?" diye öfkelendiği sahne hem çok başarılıydı hem de tamamen Jae Hee'nin portresini çizen bir sahneydi. Çok sinirlendi, çünkü yapamadı. O Taesan için, güç için, para için Ma Ru'yu feda etti. Eun Gi'nin ise bunları Ma Ru için feda edebilmesi onun için dayanılmazdı, eziciydi. Beter ol demek istiyorum ahshahshs Eun Gi ise diyor ki, "Ma Ru'yu Taesan'dan daha çok seviyorum." İşte bu kadar!
Ay bak yüzünü görünce bile bir sinir bastı bana yani hiç eklemek istemiyordum buraya ama maalesef dizide etkin bir elemandı :( Ben bu adamı daha önce One More Happy Ending'de Da Jung'un baştan hayırsız olan sonra adama benzeyen kocası rolünde izledim sadece. Burada ise tam bir pislik, işi gücü itlik, şerefsizlik. Ahn Min Young, yıllarca Eun Gi'nin babasının hizmetinde çalışmış bir avukat. Ama gerçek bir ırz düşmanı olduğu için hem Jae Hee'ye göz koyuyor hem de adamın ölümüne sebep oluyor. Böyle nankörlük olur mu, olmuş işte. Ayy bu eski kdramalardaki şeytan karakterlerden kurtulduğumuza o kadar mutluyum ki, artık böyle kötüler yok. Yirmi bölüm boyunca bu adamı gördükçe kuruldum, gördükçe kuruldum. Tipinde hayır yok, lepiska saçlarını yoluverecektim ahahahsh Bu kadar çok bile konuştum bu omurgasız hakkında. Siz bunun Han Jae Hee'nin süs köpeği olduğunu bilin yeter. Ay sen kim, Ma Ru'm kim ya, sen sanıyor musun ki yavrumu alt edebilirsin? Aklı fikri şeytanlıkta ya. Bu şerefsizlikle bugüne bile nasıl geldiği meçhulken bir de avukat olmuş ki o daha garip. Hayretler içerisindeyim.
Dizide tabi ki sevmediğim ve sevdiğim şeyler oldu, şimdi bunları genel olarak ele alacağım. Önce sevmediğim şeylerle başlayalım.
Dizinin türü belli, konusu belli, tarzı belli. O yüzden çok entrika vardı şuydu buydu demeyeceğim, onu biliyorduk zaten. Ama ben kendi adıma Ma Ru ve Eun Gi'nin arasındakilerin çok aceleye geldiğini düşünüyorum. Eun Gi açısından okay ama Ma Ru bu kıza ne ara bu kadar aşık oldu, ne ara bu kadar yandı tutuştu keşke bunları görseydik. Bu arada aklıma geldi de, Ma Ru'nun incelenmesi gereken psikolojik bir vaka olduğunu düşünüyorum şu anda. Aşık falan iyi güzel de bu çocuk birini sevince benlik algısını kaybediyor, her şeyi feda ediyor, deli mi ne. Birinin suçunu üstlenir, biri arabayı üstüne sürer kaçmaz, tuzak kurar kurtulmaz. Ma Ru, annem. Kimse için bu kadar fedakarlık yapmak zorunda değilsin, anlaştık?
Ahn Min Young ve Jae Hee'yi hiççç sevmedim onlara biçilen son da hoşuma gitmedi. Böyle köşelerde sürünürken falan görmem gerekiyordu galiba içimin soğuması için ahshhahhd Ayrıca Jae Hee ve Joon Ha'nın konuştuğu sahne ne alakaydı??? Joon Ha'mın böyle insanlarla takılması hiç hoşuma gitmedi ahshahhshs
Dizinin karanlık havası tamam o lazımdı ama dizide uzunca bir süre hep kahır çekmemiz sıktı biraz sadece. Yani bir yüzümüz gülüyo sonra bir daha beş bölüm kahır falan. Bir türlü bitmedi, sıra gelmedi iyi şeylere.
Yirmi bölüm olması gerekli miydi emin değilim. Bence on altı bölümde de pekala toparlayabilirlerdi ama ben bilmem senarist bilir tabi. Sadece ben yirmi bölüm boyunca entrika izlemeye dayanıklı bir insan olmadığım için bastı beni.
Bir de son olarak çok uç olayların yaşandığını düşünüyorum. Araba kazası, sonra hafıza kaybı, Ma Ru'nun hastalığı falan fazla yeşilçama bağlandı konu sonlara doğru. O araba kazası olayı da seven insanın sevdiğine yapabileceği bir şey değildi bence. Herkes ölmüş bitmiş bu sahneye ama ben zerre kadar sevmedim ya, bilmiyorum. Ben sevdiğim insanın bir yerine bir zarar gelse mahvoluyorum, kadın arabayla arabasına girdi resmen, olabilir mi böyle bir şey?
Sevdiğim şeylere gelecek olursam Nice Guy'ın en çok beğendiğim yönlerinden birisi, portre çizmekte çok başarılı olmasıydı. İlk bölümde karakterlerin çerçevelerini o kadar iyi çizmiş ki, daha sonrasında her karakterin en spesifik özelliği nedir, belli bir olay karşısında ne yapar çok iyi kavrıyorsunuz. Mesela ikinci bölümde Ma Ru'nun parayı geri vermeye gittiğinde zili çalmaktan çekindiği sahnede, "Acaba parayı vermek konusunda mı kararsız yoksa Jae Hee ile karşılaşmak mı onu geriyor?" falan diye asla düşünmüyorsunuz. Cevap ikinci şık çünkü, eminsiniz. Kang Ma Ru böyle bir insan, parayı asla düşünmez. Ya da Jae Hee'nin Kang Ma Ru'ya sürekli her şeyi bırakıp onunla geleceğini söylemesine rağmen asla yapamayacağını, korkak olduğunu biliyorsunuz. Dizinin bu yönü bence gerçekten takdire şayandı.
Dizinin entrikası çok yüksek olsa da sıkmadı, sürekli olaylar oldu, zamanlar değişti. Bu hoşuma gitti. Tek bir sır veya tek bir şey üzerine odaklanılmadı. Entrikadan daha çok sevmediğim bir şey varsa tek konuya bağlı entrikadır. Olay bir türlü çözülmez, hiçbir şey açığa çıkmaz, kıvrandıkça kıvranırız. Böylesi daha iyi.
Bu çok öznel bir konu ama ben bu tip diziler içinden en çok intikam konularını seviyorum. En sevdiğim kitaplardan biri Monte Cristo Kontu'dur mesela. Dümdüz entrikadan çok zekice, amaçlı ve planlı entrikaları daha çok seviyorum. Fanı değilim tabi ama bence saf kötülükten daha katlanılabilir bir tema. O yüzden sevdim sanırım Nice Guy'ı.
Oyunculuklar çok çok iyiydi. Sezarın hakkı sezara, kötü karakterlere bile şapka çıkarmak lazım, kendilerinden bu kadar nefret ettirmek her yiğidin harcı değil, oyunculuklar çok çok iyiydi. Bu oyunculuklar da diziyi görsel şölen haline getirmekte büyük rol oynadı.
Bu son herkesin yarım kaldığını düşündüğü bir son ama bence Ma Ru ve Eun Gi'nin genel hikayesine göre fazla mutlu bile olabilir. Ben bir ara bir daha hiç kavuşamayacaklarını falan düşündüm, Ma Ru'nun bıçaklandığı sahnede dedim ki yok artık yani bu çocuk nasıl düzelecek. Yani ben de isterdim çoluk çocuk görelim finalde ama bence olabilecek en mutlu finaldi. Ma Ru her şeyi unutmasaydı o kadar yaşanmışlıkla birbirlerini sevmeye devam etmeleri çok zor olurdu zaten. En iyi şekilde bağlamışlar bence. En önemlisi de Ma Ru, Eun Gi ile başka bir hayatta buluşmak istemişti. O yüzden hafızasını kaybettikten sonra tekrar buluşmaları tam da onun dileğine göreydi. Bence çok güzel bir finaldi, ben çok sevdim ya.
İlk defa bir dizide uğruna insanların öldüğü savaşların döndüğü bir şirketten vazgeçilmesine sinirlenmedim. Normalde "Madem vazgeçecektiniz, niye birbirinizi yediniz kaç bölümdür?" deyip çok sinirlenirim. Ama bu sefer çok sevindim. Taesan'dan uzaklaşmak Eun Gi'ye de iyi gelmiş, pamuk olmuş valla pamuk. Taesan'dan kimseye hayır gelmedi zaten, başlarına gelmeyen kalmadı.
Finalde herkesin bir şekilde mutluluğa ulaştığını görmek çok mutlu etti beni. Jaegil ve Choco'nun kızı, Jae Sik'in iş bulup Bayan Hyun'a asılması, Eun Gi'nin açtığı kafe ve tabi ki Ma Ru'mun enn istediği şeyi yapıp doktor olması <3 Üç saniye bile olsa Ahn Min Yeong'u göstermelerine çok sinirliyim ama o salak yüzünden papatya çayı falan demledim sinirlenmemek için, öyle bir nefret. Jae Hee'ye de pek gerek yoktu sanki. Ne yaptıklarını merak etmiyoruz.
Final konusunda da farklı görüşler var, mesela bazıları Ma Ru'nun aslında her şeyi hatırladığını söylüyor, kanıtlarını da yüzüğe dayandırıyorlar. Ama bence Ma Ru gerçekten hafıza kaybı yaşadı. Zaten öyle olması da Ma Ru açısından daha iyi, dileği de buydu.
Bu arada konu dışı ama, 2012 yapımı olmasının getirisi olarak zaman tüneli gibi değil miydi dizi ya? Moon Chae Won gencecik, Song Joong Ki gencecik. Ay ama iyi ki o makyaj trendleri devam etmiyor ya... Eun Gi'ye yaptıkları makyaj neydi öyle ya...
Dizinin çok geniş bir ost listesi yoktu. Arada duyduğumuz müzikler vardı ancak çoğunlukla ana tema müziğini duyduk. Ekleyebileceğim official kanallar olmadığı için buraya ekleyemiyorum ama favorim sık sık duyduğumuz Son Ho Young'un I Only Wanted You'su olsa da, Jo Eun'dan Good Person, Xia Junsu'nun Love Is Like A Snowflake'i ve Lee Soo Young'dan Good Girl'ü sevdim. Song Joong Ki'nin sesinden yumuşacık Really kesinlikle dinlenmesi gereken bir parça.
Genel yorumum bu yönde. Gayet güzel, akıcı bir diziydi Nice Guy. Konu itibariyle yer yer boğdu, üzdü, mutlu etti. Tekrar izleyeceğim bir dizi değil ama bunun sebebi benim bu tip entrikalı dizilerden çok çok hoşlanmamam. Nice Guy'ın çok seveni olduğu gibi bu türü sevenlerin de çokça sevebileceği bir dizi.
"Bir sonraki hayatımda yine Eun Gi'yle tanışmak istiyordum. Herkesin yaşadığı sıradan bir ilişki ve sıradan bir aşk istiyordum. Tekrardan başlamak istiyordum. Sanırım bunun için dua ettim."
Dönmene sevindiiimm. Ahh be Song Joong Ki'yi ne kadar çok sevsemde ben hiç izleyememki intikam stili. Secret Love'ı bile yarıda koydum ben. Üstelik Ji Song'a o dönemler manyak gibi aşıktım. Entrika sadece Yasak Elmada çekici djdjsjsjs. O da ara-ara. Kore dizilerinde kötülerden en iyi intikam alan Vincenzo zaten o yakma ve delme sahneleri kadar içimi eriten başka bir intikam sahnesi olmadı şimdiye kadar. Galiba azıcık sadistliğim var sjjsjsjskss....
YanıtlaSilBu arada instagramda etkin misin?
Ben de böyle intikam, entrika hikayelerini çok sık izlemiyorum aslında ama Joong Ki hatrına izledim :) Secret güzeldi ama bak, onu sevmiştim, epey akıcıydı. Malesef, instagram kullanmıyorum.
Sil