23 Aralık 2024 Pazartesi

Dizi Yorumu: An Incurable Case Of Love/Koi wa Tsuzuku yo Doko Made mo


Çok uzuuun bir aradan sonra herkese merhabalar. Blogumda alışık olmadığınız bir şekilde bir Japon dizisiyle geldim bugün.
Aslında ben Japon dizileri izliyorum. Hatta Çin dizilerinden çok daha uzun süreli bir hukukumuz var, lisede internette sadece 240p ile video izleyebildiğimiz zamanlarda Japon dizisi izlerdim. Ama nedense Japonlar daha çok lise dizileri çekiyorlar, çalışma hayatında geçen çok dizileri yok. Koca kadın olduk lise dizileri de sarmıyor yani artık ahahahhsh İzlediğim birkaç diziyi de nedense yorumlamamışım burada. Kısmet bugüneymiş.

Bayadır uğrayamadım buralara da, nasıl özlemişim yazmayı. Biraz yoğun bir tempoda şu aralar hayatım. Yani yoğundan da ziyade ben biraz tükendiğim bir dönemdeyim sanırım. İki gün resim kursundan dolayı eve geç dönüyorum. Onun dışında da yemek telaşı, temizlik derken hiçbir şeye yetişemiyor gibiyim. Her gün yemek yapmayan halim bir de bu. Her gün üç dört çeşit yemek yapıp her şeye de yetişen annelerimize öyle saygı duyuyorum ki şu günlerde. Öyle işte.

Bu diziyi baya önce izlerim diye kaydetmişim, geçenlerde tekrar önüme düştü. Soğuk ve kibirli oğlan ve little sunshine olan sarsak ama azimli kız, 2012 kdrama starter pack, severis. Dedim ki izleyeyim ya sarar en azından. Sardı ama pamuklara... Aldı beni böyle günlük hayatın karmaşasından, pamuklara sardı. Kendi dünyasına aldı, götürdü ay bayıldım ya. Değil 10 bölüm, 30 bölüm olsaydı keşke. Bal olmuş bal.

An Incurable Case of Love/Love Lasts Forever
Yönetmen: Kenta Tanaka, Ryosuke Fukuda, Fuminori Kaneko
Senarist: Maki Enjoji (orijinal manganın yazarı), Arisa Kaneko, Mako Watanabe
Yayıncı: TBS
Bölüm Sayısı: 10 Bölüm
Yayın Tarihleri: 14 Ocak-17 Mart 2020

Konuya gelecek olursa aha da şu elinden geleni yapan ve gittiği her yere neşe saçan aşkın ateşini yüreğinde taşıyan hanım kızımız Sakura Nanase bir gün yolda baygın birine yardım ederken tanıştığı doktor Tendo Kairi abimize o anda pat diye aşık oluyor. Ve o gün adamın çalıştığı hastanede hemşire olmayı kafaya koyuyor vallahi akademik kariyer deyince de sen be kızım. Amacına da ulaşıyor ama bir de ne görsün. O sokakta kibar kibar konuşan adam o değil sanki. Adamın hastanedeki lakabı 'Şeytan'. Gerçi adam da haklı, Hemşirenin teki geliyor ilk günden ilan-ı aşk ediyor. Bir tık gerebilirdi beni de ahahaha Sonrasını biliyorsunuz. Azimli kızımız durmadan çalışıyor ve duvar gibi olan bu taş kalpli adamın kalbini çalıyor... mu? İzleyip görelim ahahahahs

Diziyi konu itibariyle Playful Kiss'in son bölümlerine benzettim. Hani orada da Park Seung Jo doktor oluyordu, Oh Ha Ni de onunla çalışabilmek için hemşire oluyordu (kızlardaki kariyer yönetimine bak, üstü gelir mi, sanmam) ama odunlar odunu Park Seung Jo kıza sanki nişanlısı, karısı değil de yoldan geçen biriymiş gibi ters davranıyordu ya, hah işte o bölümler. Paralel evrende Playful Kiss ahahahah Kız da zaten tam Oh Ha Ni. Playful Kiss de bir manga uyarlaması zaten orijinalinde. Bu Japonların on beş yirmi yıl önceki aşk anlayışları buydu. Soğuk, mendebur bir oğlan ki genelde bunların anneleri bunları terk etmiş, biriyle kaçmış olur ki çocukta bir kadın nefreti olsun ve kadınlara kötü davransın. Esas kız ise dünyanın en yapışkan ve en gurursuz portresiyle ekrana gelir ki oğlanın buzunu eritip kalbini çalsın. O arada da oğlan güzellenir, aslında iyi biriymiş, kaba değilmiş de yaşadıkları onu bu hale getirmiş... Ya bırak, bildiğin ayının tekiydi işte, görmedik sanki ahahahah Velhasıl kelam, izlerken bana bir Playful Kiss havası verdi. Klişe mlişe severdim o diziyi lisedeyken. O yüzden hafif bir nostaljiyle izledim diziyi. Zaten çekimler, kullanılan aksesuarlar falan hiç 2020 yapımı gibi değildi, rahat bi 2016'sı vardı.

Bu dizi de bir manga uyarlaması, evet. Aynı isimli bir manga, nostaljik olması bu sebepten olabilir çünkü manganın ilk yayın tarihi 2016'ydı sanırım.

-spoiler zone.-

Sakura Nanase (Mone Kamishiraishi)

Bu gariban kızımız başrolümüz oluyor efenim. Kendisi büyük bir azim örneği göstererek yolda aşık olduğu -literally yolda bu arada- adamla aynı hastanede çalışmayı başarıyor. Ancak işler burada bitmiyor tabi.
Nanase bir hemşire olarak çok parlak bir izlenim bırakmasa da türünün diğer örnekleri gibi öğrenmeye istekli ve açık. Bir de ben böyle gelişim hikayelerini izlemeyi severim. Oldukça vasat olan ancak elinden gelenin en iyisini yapan karakterlerin gün be gün daha iyi olduğunu izlemek gerçekten keyifli. Gerçi tıp gibi alanlarda hata payı oldukça az, yani her zaman en iyi şekilde donanımlı olması gerekiyor insanın.
Nanase gerçekten çok tahmin edilebilir bir karakter. Kötü anlamda söylemiyorum bunu, o hep gördüğümüz karakterlerden. Pes etmek nedir bilmiyor, her zaman çabalıyor ve onu bıktıracak umutsuzluğa düşürecek pek bir şey yok. Böyle insanlara hep imrenmişimdir çünkü ben çok kolay modu düşen biriyimdir. Herkesle kolayca anlaşıvermesi ve kimseye gücenmemesi güzel özellikler bence.
Ben paket olarak sevdim Nanase'yi. Bazı şapşallıkları gerçekten şoktan şoka soksa da ahahshshs Tatlıydı ya, hayatının aşkını elde etme konusundaki azimini takdir ediyoruz, darısı başımıza diyoruz ahahahahs

Tendo Kairi (Takeru Satoh)

Takeru Satoh'yu ilk olarak herkesin timeline'da aynı zamanda izlediği First Love'da izlemiştim ben de. Yani tamam şimdi çekimler, ortamlar, karakterler ve oyunculuklar falan süperdi de diziyi izlerken fena sıkılmıştım bunu da ilk burada itiraf ediyorum. Yanlış zamanda mı izledim yoksa benlik mi değildi bilmiyorum ama boş yere kaçırdıkları o kadar zaman bende bir sinir harbi ve hayal kırıklığı yığını olarak kalmıştı. Hiç öyle "Ayy ne büyük aşk, yıllar sonra birbirlerini buldular." falan demedim yani. Neyse.
Takeru Satoh burada boyuna posuna bin maşallah, kalp cerrahımız. Ama yani öyle de değişik bir insan ki, lakabı 'Şeytan', millete kan kusturuyor. Ama tabi ki her soğuk bir kibirli drama erkeğinin arkasında büyük bir acı yatar ki evet, burada da var. Genelde jdramalarda tercih edilen er kişisinin el kadar sabiyken annesinin başka bir adamla kaçmak suretiyle terk edilmesidir ama mangaka bunu klişe bulmuş olacak ki adama başka bir senaryo kurgulamış; intörnlük yaparken kalp hastalığından vefat eden sevgili. Sevgilisi de onun gibi intörn bir doktorken önce ciddi bir kalp hastalığına yakalanmış sonra da vefat etmiş. İnsanlar da hiç ses etmemiş adama, acısı büyük hani ne yapsa yeridir diye. Sonrası malum, en ihtimal vermediği insan gelip kalbini çalıyor.
Kairi iyi bir doktor, ketum bir insan olmasına rağmen Sezar'ın hakkı Sezar'a, benzeri olan diğer erkek karakterlerden fersah fersah iyi. Hisleri hakkında konuşmak bir yana, Nanase'yle olan iletişimleri de beklediğimden iyiydi. Çok fazla temas gördük ki bu ilişkilerin seyirciye geçmesinde önemli bir kıstas bence. İlişkinin başında, karşısındaki insana duygularının en canlı olduğu dönemde bile emekli albay gibi iki fersah ötede durursa bir karakter, onun aşkı bana geçmiyor maalesef.


Kardiyoloji ekibi, bunları izlemek de çok keyifliydi. Hele şu ortak hemşire odası mı banko mu artık neresiyse evimi görmüş gibiyim, safe place oldu benim için. Valla ne güzel yerlerde çalışıyorsunuz ya, kıskanıyoruz.
Bu ekip oldukça destekleyici, istersen kardaş oluruz yoluna yoldaş oluruz tadında bir ekipti. Aralarındaki iletişim falan da çok tatlıydı, ekip gibi ekip vallahi.


Peki bu çiftin şirinlik?? Bir diğer kalp cerrahı Kisugi'yle onun hemşire yari Sakai bunlar da. Sakai oldukça mükemmele yakın bir karakter olmasına rağmen Kisugi'nin gönlü başta Nanase'ye kayıyor. İşte bazen mükemmel olursun ama ona yetmez be Sakai... Sonra neyse ki Kisugi de doğru yolu bulup şu kızın duygularına karşılık verdi. Öyle de tatlı bir çar ki. Anlayışlı, sevimli, sakin. Adam sinirlense de belli etmiyor. Vallahi kocan olay Sakai, tadını çıkar.


Şöyle genel olarak bir toparlamak gerekirse diziyle ilgili beğenmedim diyebileceğim bir şey yok. Zaten 10 bölüm yani ister istemez bir şeyleri çok uzatamıyorlar ya da sıkmıyor yani. O yüzden işlenişi sevdim ben. Yakınlarda izlediğim Rich Man Poor Woman'dan da, favori Japon dizim sayılabilecek From 5 To 9'dan da iyiydi bence. Hatta From 5 To 9'a bir tık fark atıp yeni favorim olmuş olabilir. 

Sevdiğim şeylere gelecek olursak ise, y
ukarıda Playful Kiss'e benzettim demiştim ya. Playful Kiss'in çok daha geliştirilmişi diyebiliriz ahahahah Orada bir güzel söze, bir temasa hasret kalmıştık burada aniden gelişen bir kiss olsun ne bileyim arkadan sarılmalar, gülümsemeler, "O benim kız arkadaşım"lar, "Onunla evleneceğim"ler vardı yani ahahahah Taşraya taşınan Nanase'nin Kairi Tendo tarafından geri getirildiği bölüm baya tatlıştı mesela. Ya da araba kazasından sonra bıkmadan Nanase'nin başında bekleyen Kairi baya artı puan topladı. O yüzden canımızın klişe istediği dönemlerde benim için daha tercih edilebilir bir seçenek. Baek Seung Jo benim erkek nefretimi körüklüyordu ahahahahs

Kötü karakterler yoktu pek. Yani o kıvırcık kafalı, deccal vip hastayı saymazsak. İkinci kadın olarak diziye giren doktor ablamız her Japon yapımında olduğu gibi adeta bir melaike bir azizeye dönüşerek görevini tamamladı. İkinci erkek doktor abimiz ise her kızın rüyası ahahaha Şaka maka çok iyiydi ya hem kibar hem yakışıklı DAHA NE OLSUN HA DAHA NE OLSUN?? Yani onlar da hikayede büyük sorunlar yaratmayan tatlış insanlardı. Sevdim.

Dizide inanılmaz nostaljik bir tat vardı, yukarıda da söyledim. Böyle 2016 kdraması tadı verdi bana, izlemelere doyamadım. O kadar keyifliydi, günün tüm yorgunluğunu atıyordum resmen izlerken. O dünyaya çekiyordu insanı. Büyük büyük dramlar, olaylar olmamasının bir etkisiydi tabi bu da. Şeker gibi bir on bölüm izledik. Japon dizilerinin 10 bölüm olması harika bir detay ya. Çin dizileri utanır mı, sanmam.

Vakaların dizi içindeki dengesi güzel kurulmuştu. Karakterlerin yaşamlarının yanında farklı farklı hikayeler ve vakalar görüyor olmamız da iyi bir ayrıntıydı. Her vakanın da farklı bir hikayeye ve alınacak bir mesaja işaret etmesi güzeldi. Bunun yanında hemşirelerin gelişimlerini de gördük. Mesela Nishi'nin kandan korkmamaya başlaması onun için çok büyük bir şeydi, zamanla bu seviyeye geldi. Verilen mesaj her zaman için çabalamaya devam etmek ve elinden gelenin en iyisini yapmaktı. Ara sıra hatırlamak gerekiyor.

Yurtdışı detayı ise... Artık konuşmak bile istemiyorum ya cidden saldım. Bitmiyor çünkü bunların son bölümde yurtdışı sevdası, artık konuşmaya bile hevesim yok yani. Ama finalin son sahnesinin hava alanı olduğu From 5 To 9 faciasından sonra mevzunun uzatılmadan hemen bir yıl sonrasına bağlanmasını sevdim. Gitti geldi hemen, o yönden canımızı sıkmadılar yani.

Hikaye şeker şerbet romantik sahneleriyle, zaman doldurmak için yazılan boş sahnelerin olmayışıyla, her şeyi güzelce toparlayıp tatlı bir final yapışı ve on bölüm boyunca insanı gerçekten iyi insanların olduğu bir evrene götürmesiyle tadını damağımızda bıraktı. Benim için artık canım her sıkıldığında koşabileceğim safe bir drama oldu. Karakterleriyle, olaylarıyla, hikayesiyle her şeyiyle gerçekten feel good kategorisine alabileceğimiz harika bir yapım. Bence hala uzun olan kış gecelerini değerlendirmek için harika bir seçenek. İzleyecek herkese, iyi seyirler!

Şu anda o kadar çok bu ortamda olmak istiyorum ki ahahahahs

Güzellikleri...
"Hayatta eksik olan şeyler vardır ama yine de yaşamak zorundasındır. Hepimiz birbirimizin eksikliğini gideririz. İnsanlar bu şekilde yaşar."

25 Ağustos 2024 Pazar

Dizi Yorumu: My Sweet Mobster


Sonunda döndüm! Bir süredir yoktum ve bu arayı kapatmak için toplu bir yazı yazmıştım hatırlarsanız. Şimdi yeni izlediğim, taze taze bitirdiğim My Sweet Mobster'ı yorumlayacağım hazırsanız. Kahveler, çaylar hazırsa, başlayalım!

Annemle izleyecek dizi arıyoruz, bu aralar da kdrama camiasında bir durgunluk var. Çin dizilerine de aşina değil pek. En sonunda ben de baktım MSM arada önüme düşüyor, övülüyor orada burada, niye izlemiyorsunuz diye sitem ediliyor. Dedim buna başlayacağız.
Şimdi dizinin konusunu yazacağım aşağıda ama gangsterler var, tamam. Bunlar gangster hayatını bırakmış, şirket açmışlar, normal hayata adapte olmaya çalışıyorlar. Dedim ki tamamdır, komedinin tillahını izleriz. En son Vincenzo'da bu kadar kan gördüm arkadaşlar. Tweet bu kadar, evet. Yani komedi var mıydı? Vardı. Kralı vardı hem de. Ama ben sanıyorum ki beceriksiz haydutlar sıradan hayatı deneyimleyecekler. Yok arkadaşlar, o mafya hayatı zorla geldi burnumuza dayandı, çok lazımdı ya. Neyse, aşağıda hepsini konuşacağız.

Şimdi bu diziyi kimler sever? Ortalama bir romcom izleyicisi olan herrrkes arkadaşlar. Çünkü bu dizi bir romantik komediden bekleyeceğiniz her şeyi veriyor. Harika bir storyline ile gelişen bir aşk hikayesi, son derece sağlam arkadaşlıklar, renkli mekanlar ve çekimler, kalbimizi attıracak kadar iyi yazılmış bir erkek başrol ve yine pançak pançak romantik sahneler. Yani bence bir romcom izleyicisinin bu diziyi sevmeme ihtimali yok. Bence çok daha popüler olmalıydı. İzleyelim, izlettirelim.

My Sweet Mobster/Woman Who Plays With
Yönetmen: Kim Young Hwan, Kim Woo Hyun
Senarist: Park Soo Jung (orijinal web novel), Yool Pi (orijinal web novel), Na Kyeong
Yayıncı: JTBC
Bölüm Sayısı: 16 Bölüm
Yayın Tarihleri: 12 Haziran-1 Ağustos 2024

Yeraltı dünyasının en bilinen çetelerinden biri olan Bulldog Çetesinin başkanı olan Seo Tae Pyung'un hapse girmesiyle çete başkanı olan oğlu Seo Ji Hwan çeteden ayrılıp kendine güvenen adamlarla birlikte yeni bir yaşam kurar. Susamış Geyik adında bir et markası kuran Seo Ji Hwan şirket başkanı olarak büyük kitlelere ulaşır ve markasının adını duyurur. Minnie Unnie adıyla bir youtube kanalında çocuk içeriği üreten Go Eun Ha ise sahte polis kıyafetiyle gittiği bir gece kulübünde Seo Ji Hwan'ı oyuncak bir kelepçeyle tutuklar. Sonra tesadüfler silsilesiyle adamı yaralar, ismini karalar daha neler olur neler...

Bence süper anlattım, gidin izleyin işte, ilk bölümlerin komedi dozu çok daha yüksek. Yönetmen Kim Young Hwan'ın çok bilinen bir işi yok. Gogh's Starry Night -ki bir mini diziydi- ve Today's Webtoon dışında bir işi yok. Ancak My Sweet Mobster'da oldukça iyi iş çıkarmış. Dizimizin bir web novel uyarlaması olduğunu da söyleyelim.

-spoilerspoilerspoiler zone.-

Seo Ji Hwan (Um Tae Goo)

Um Tae Goo nispeten yeni bir yüz olsa da aslında sinematografisi epey kabarık. Kendisi dramadan çok sinema oyuncusu, epey filmi var. Oynadığı dramaların çoğu ise romantik komedi değil. Kendisinden iki yaş büyük abisinin de parlamaya başlayan bir yönetmen olduğu bilgisini verelim. Yüzünün karakteristik hali de gangster rolüne cuk oturmuş.
Dümdüz bir kdrama başrolü yazmak çok kolay arkadaşlar. Soğuk, insanlara öfkeli, işkolik ve bir de bu karışıma başrol kızımızla tanıştıktan sonra birden iyilik timsali olmayı eklerseniz, bum. Ama derinlikli karakter yazmak öyle zor ki. İşte Seo Ji Hwan böyle bir karakter. Her zaman iyi olmayı deneyen, çabalayan. Yaptıklarını kabul eden ama onlardan hep pişman olan birisi. Dürüst aynı zamanda. Adil birisi, kimsenin hakkını kimsede bırakmıyor. Vazgeçmesini öğütleyen Lee Gang Gil'e "Vazgeçemem. Hala korumam gereken şeyler var." diyerek değer verdiği insanlarla beraber aslında doğru bildiği ne varsa her şeyi koruyacak kadar cesur bir adam. Tek başına ve gerçekten çok fazla yükü var. Ama ne şikayet ediyor, ne de pes ediyor.
Seo Ji Hwan Bulldog Çetesini feshedip şirketini açtığında çetenin geri kalanı Go Yang Hui (okunuşu Korece 'kedi' kelimesiyle aynı) kalanlarla Kedicik Çetesi kuruyor. Go Yang Hui de Go Yang Hui olsa yani Ji Hwan onu her halükarda çıtır çıtır yer de, asıl problem başka birisi. Seo Ji Hwan'ın sırf kurtulabilmek için bizzat polise ihbar edip tutuklattığı babası. Bu adam içeriden çıkıyor ve Ji Hwan'a hayatı zehir etmeye başlıyor. Ji Hwan'a takmış manyak, çeteye geri dönsün istiyor. Adam delinin teki zaten, oğlanı karanlık yerlerde milletle dövüştürerek büyütmüş, aslan mı büyütüyorsun abi hayırdır? Yani Ji Hwan o psikolojiyle bu yıllara gene iyi gelmiş, böyle altın gibi bir oğlan olmuş.
Seo Ji Hwan, aslında annesiyle yaşıyor sanırım ilk yıllarda, oraları çok aydınlatmadılar. Adı da Hyeon Woo o zamanlar. Sonra babası alınca adını da değiştiriyor. Ama bu Hyeon Woo'nun çocukluktan tanıdığı bir kız var. Acaba kim? Evet geldi çocukluk bağlantısı ahshahssh
Seo Ji Hwan muhteşem bir karakterdi ya. Bu yaşına kadar sıfır ilişki deneyimiyle her şeyi uçlarda yaşaması ve hiçbir şey bilmemesi, o dağ gibi cüssesinin arkasında aslında utangaç ve oldukça çekingen bir adam olması, hele o Eun Ha'yı bebek gibi sevmesi... Seviyoruz kardeşim şöyle karakterleri, yalan mı söyleyelim? Seo Ji Hwan gerçek bir manifest yani, altı olmaz bizim için.
Ama bir yerde çok, çok kızdım kendisine. Aşağıda yazacağım elbet.

Go Eun Ha (Han Sun Hwa)

Secret grubunun en küçüğü olan Han Sun Hwa uzun bir süredir aktris olarak karşımıza çıkıyor. Oynadığı bir çok projesi var. Hatta Save Me 2'da Um Tae Goo'yla beraber rol almışlar. Bir de Work Later Drink Now'ın ilk sezonunda kendisini biraz izlemiştim. Gayet iyi bir oyuncu bence.
Minnie Unnie adıyla yayın yapan bir çocuk içerik üreticisi Eun Ha. Şirketi ondan sponsor oyuncakları tanıtmasını istiyor ama ailelerin maddi durumunu düşünen Eun Ha, bunu yapmak istemiyor. Öyle iyi kalpli, öyle tatlış bir karakter ki. Eun Ha da harika yazılmış bir karakter bence. Standart bir kdrama karakterinin beş bölüm süründüreceği olaylar yaşadı kaç kere. Hiçbirinde de Seo Ji Hwan'ın üstüne gitmedi. Kiminle ilişki yaşadığının, o adamın geçmişinin, deneyimsizliğinin, omzundaki yüklerin farkındaydı her zaman ve daha çok bir rehber oldu Ji Hwan için. "Benim için her korktuğunda benden uzaklaşamazsın." demişti bir bölümde. İletişimin önemini öyle güzel vurgulamıştı ki. Son bölümlerde neredeyse kaçırılmasının ardından Seo Ji Hwan onu uzaklaştırmaya çalışırken "Senden uzakta bir yerde güvende olmak istemiyorum, seninle olmak istiyorum!" diyerek isyan etmişti. Çok cesurdu, Ji Hwan'ın deneyimsizliği ve onun için korktuğunun bilincinde olduğu için Ji Hwan'a adım atmaktan korkmuyordu. İlk itiraf da Eun Ha'dan geldi mesela. Hyeon Woo'yu o kadar aradıktan sonra Ji Hwan bilip de söylemediği için belki kızar derken "Seni tanımadığım için özür dilerim." diyerek ağlaması da bizi çok şaşırttı. Of güzel kızım, of.
En çok içime dokunan sahne ise, Ji Hwan komadayken bir kraliçe gibi herkesi işinin başına gönderip tüm yükü tek başına sırtladıktan sonra Mi Ho'nun ona "Ağlayabilirsin, içine atmana gerek yok." demesiydi. Orada, "Uyanmazsa ne yaparım?" diyerek sessizce ağlaması içime dokundu. Neler yaşadı, başından neler geldi geçti. Bir kere bile sızlanmadı, nazlanmadı. O kadar alışmış ki kimseye nazlanmamaya. Seo Ji Hwan küçüklükleri için, "O da benim gibi yalnızdı." diyor ya. Aslında benzer yanlarında yaraları olan iki yetişkinler. Bu yönlerden birbirlerinin en büyük dayanakları oldular.

Jang Hyeon Woo (Kwon Yool)

Zaten senin babanı da sevmezdim süt oğlan! Kwon Yool'u daha önce One More Happy Ending'de de ikinci rol olarak izlemiştim. Bu oğlanın şanssızlığı, orada da rakibi "Nasıl Sevilir?" isimli bir el kitabı yazabilecek kadar güzel seven Song Soo Hyuk'tu. Bakın izleyeli ne kadar olmuş, hala mıh gibi aklımda karakterin adı, öyle de güzel seven bir elemandı. Jung Kyung Ho hayat vermişti role.
Neyse efendim, bu oğlumuz burada aydınlık tarafı temsilen savcı. Adı Jung Hyeon Woo. İsmi kızımızın çocukluk arkadaşıyla aynı, yaş hesabı tutuyor falan diyoruz ki acaba o mu? Ama düzenli bir kdrama izleyicisi bilir ki yetişkin bir Koreli senarist asla kıza başrol dışında birisiyle çocukluk anısı yazmaz. Ve yazılı olmayan kural şudur ki, o çocukluktan tanışma yazılacaktır! Bu değil yani kızın çocukluk arkadaşı. Ama bir süre öyleymiş gibi flashbackler uçuyor havada.
Savcı, kafayı Seo Ji Hwan'a takmış. Mevzu biraz da kişisel. Yıllar önce otelin birinde bir katliama şahit olmuş, onun sorumlusu Ji Hwan sanmış. Öyle kovalıyor adamı açığını bulurum diye. Sonra tabi yanlış anlaşılma çözülüyor. Bunlar da az buçuk dost olmaya yaklaşıyor falan. En az bir önceki dizisindeki kadar sıkıcı ve düzenli bir adam. Bu karakterini de çok sevemedim yani. Ne heyecanlandırdı, ne kalbimizi pır pır ettirdi. Olmasa da olur diyor ya Yalın, hah o şarkıyı ben buna armağan ediyorum. Geçelim. Ama şimdi bak Sezar'ın hakkı Sezar'a, son bölüm oldukça sevilesi bir tipti. Seo Ji Hwan için endişelenmesi, Eun Ha'ya moral vermesi falan. Ama o kadar.

Joo Il Young (Kim Hyun Jin)

Kim Hyun Jin yıldızı yeni yeni parlayan bir oyuncu. Sanırım Cheer Up'da ikinci karakterdi. Bir de mini bir dizide oynamıştı ilkbaharda. Oldukça bebek yüzlü, çok uzun boylu ve ekrana yakışan bir oyuncu. Yeni işlerinin takipçisiyiz.
Genelde bir CEO'yu konu alan dizilerde olur. Bu CEO'nun sağ kolunu görünce "Bu adam varsa başına bir şey gelmez." diyorsanız tamam, o adam sağlamdır. Vallahi ben dizide Il Young'u görünce rahatlıyordum. Tamam diyordum ya, çözer işimizi. Belki şirkette eski hükümlü olmayan tek eleman. Yetimhanede büyümüş, Ji Hwan elinden tutmuş, okutmuş, avukat olmuş. Sonra da hem şirketin hukuk danışmanı, hem de işte Ji Hwan'ın kişisel asistanı gibi takılıyordu.
Yetimhanede büyüdüğü için aile kavramına çok uzaktı, yavrum. Gu Mi Ho'yla "hızlı" bir şekilde mutluluğu bulduğu için kendisini tebrik ediyor, uğurluyoruz ahahahah

Gu Mi Ho (Moon Ji In)

Moon Ji In'i daha önce hiçbir yerde izlemedim. İlk defa tanıştık kendisiyle.
Gu Mi Ho da kızımızın yakın arkadaşı, bir kuaför dükkanı var. Il Young'la birbirlerine abayı yaktılar, biraz yanlış anlama, biraz ayak direme derken mutlu sona ulaştılar. Oldukça sevilesi bir yan karakterdi. Kızı darlayıp durmadı "Ayrıl knk." diye ahshahshs Son bölümlerde diyordu gerçi, ben ayrıl desem de ayrılmayacaksın ama ben yine de söyleyeyim diye ahahahah Çok orijinal bir anne babası vardı bunun da tam evlere şenlik. Sevdim bu kızı da, ikinci çift olarak izlemesi zevkli bir hikayeleri vardı.


Dizinin tadı, tuzu herrr şeyi, Susamış Geyik ekibi! Ya ben bayılıyordum bunlara. Bu kadar kafa ağrıtmayan, sahneleri sıkıntı içinde hızlandırılmadan, sıkıcı olmadan yazılan yan karakterler var mıdır acaba? Bunların hepsi aynı evde yaşıyorlar. Bunlar Seo Jihwan, Go Eun Ha bir de Il Young işte. Sol başta Jae Su var, ben kendisine Cesur demek istiyorum. Canımın cireği ya, Jihwan'ı o kadar sevip sayıyordu ki ölüme bile giderdi (literally de gidiyordu bu arada yani) Seo Pyung Tae'nin ayağına kapanıp "hyungnim!" dediğinde bile Jihwan'ın bağışlanmasını isteyeceğinden o kadar emindim ki. Herkes ihanet ederdi ama Jae Su'm asla. Canım. Role Yang Hyun Min hayat veriyor bu arada ve epey de deneyimli bir oyuncu. Şirin bir bilgi olarak da son bölüm çifte buluşma yaptıkları kadınlardan birinin gerçek hayatta eşi olduğunu ekleyelim.
DKZ'nin Jaechan'ın Dong Hee rolüne hayat veriyordu. Jihwan'ın sekreterliğini yapıyordu. Bir trafik kazasında sevdiği kız ölmüş, bu yüzden hala çok acı çekiyordu ve pişmandı. Okulu da yarım bırakmış. Bir ara Savcı'yla görüşüyordu, lan acaba dedim. Hain de değilmiş, Savcı'yla kendi davasından tanışıyormuş. Ne bileyim ben de şaşırdım.
Üçüncü sırada turuncu kafasıyla arz endam eden Moon Dong Hyeok nispeten daha fazla tanınır bir aktör ve oldukça projesi var. Burada pazarlama müdürü Yang Hong Ki'yi canlandırıyor. Turuncu kafasıyla insanların modunu yükselten, becerikli, tatlı bir insandı. Sevdik.
Sondaki minnoş Man Ho da tanıdık bir sima olan Lee Yoo Joon tarafından canlandırılıyor. Grubun yemeklerini hazırlamaktan sorumlu olan Man Ho çok da tatlı ve komik bir çardı. Jae Su'yla ayrılmaz bir ikililerdi.

O evdeki yaşamlarına da, kahvaltı ve akşam yemeklerine de, herr şeye ama her şeye çok özendim. Bir oda da bana versinler o evde, gül gibi yaşar giderim valla.

Genel Yorumum

Neler Canımı Sıktı?
Uzuun uzun şunu sevmedim, bunu sevmedim diyebilecek kadar sevmediğim şey yok dizide, cidden paket olarak çok keyif aldığım bir yapım oldu ama bazı salaklıklar cidden saç baş yoldurdu. Mesela Seo Jihwan diyor ki Eun Ha'ya "Bugün evde kalsan olmaz mı?" Bunun meali şu, ortalık karışık, zaten başımda bir sürü dert var bir de seninle uğraşmayalım. Eun Ha da ok, tmm diyor. Sonra biz bir görüyoruz Savcı'yla görüşmeye gitmiş, yetmemiş. Saatlerce sokaklarda dolaşmış karanlıkta. Yav! Bugün evde kal cümlesinin neresini anlamadın abla??
Ama bunlar falan ne ki, son bölümlerde o deccal babası yerine bıçağa siper olan Seo Ji Hwan'ın bana yaşattığı sinir krizinin yanında??? Arkadaşlar, ne desem kifayetsiz. Kalakaldım ekran başında, sövüyorum. Ji Hwan o an karşımda zuhur etse parçalarım adamı, öyle bir sinir. Yastıkları kemireceğim ya öfkeden böyle bir şey olamaz. Adam delinin teki, seni nasıl büyütmüş resmen canavar yetiştirmeye çalışmış, Ji Hwan yerinde başka biri olsa net psikopat çivici katil olurdu yani. Ve o adam olmasa herkes rahat bir nefes alacakken sen SEN o bıçağın önüne atladın, neden atladın?! Ya adam sana, sevgiline, kardeşlerine, şirketine HER ŞEYE düşman. Cidden kelimem kalmadı, anlatırken o sinir tahribatını tekrar yaşadım. Go Yang Hui hayatında ilk defa düzgün bir şey yapacaktı. Onu da yaptırmadılar. Ne yani o canavar baban seni rahat mı bırakacakmış, aklı başına mı gelmiş, biz de yedik. Ji Hwan yatsın kalksın da dua etsin, o adam tekrar hapisten çıkmasın.
Bu arada Ji Hwan'ı defalarca sırtından bıçaklayan (literally bıçakladı adamı) hain Lee Gang Gil, dilerim gün ışığı bile göremezsin :)

Ay bu arada hani polisiye diziler polis danışman alırlar ya dizi süresince, keşke bunlar da bir doktor danışman alsaymış ahshahshahs Seo Ji Hwan dokuz canlı bir kere, dünyanın dayağını yiyor, üstüne tatlı niyetine bir de bıçaklanıyor her seferinde ama ölmüyor. Hadi başrole bir şey olmaz da, savcının kafasında tuğla kırdılar bakın TUĞLA, iki bandajla çözüldü olay, bir de üstüne uyanıktı. İki hafta koma garantiydi, sıfır tıp bilgimle söyleyebilirim bunu. Seo Ji Hwan, Go Yang Hui'yi yamulttu, iki saat sonra karakolda şakıyordu mübarek. Ama en iyisi Seo Ji Hwan'ın karnından bıçaklanması ama kafa travması olması?? What? Adamın bir tek kafasına vurmadılar, kafa travması varmış. Ve komadaydı ama yoğun bakımda değil, dümdüz odaya almışlar adamı. Yani demem o ki, tıbbı baştan yazdılar, canları sağolsun ahshahshs

Yani sonuç olarak Ji Hwan'ın babası hiç olmasaydı hikayede, şeker şerbet bir şey izlerdik. Go Yang Hui'yi yamultur yamultur yollardı Ji Hwan, onun dışında da mafyaların normal dünyaya uyum sürecini izlerdik, bol kahkahalı.

Neleri sevdim, sevdim, sevdim!
Dizide kadronun "Bu aktör/aktrisin dizisi kesin izlenir." tarzı yıldız bir ismi yok, hatta oldukça kıyıda köşede kalmış ya da sinema oyuncusu aktörler seçilmiş. Ama buna rağmen cast ve oyuncuların kimyası o kadar güzel olmuştu ki. Başrollerin uyumu ve rollerine cuk oturmaları bir yana, bence herkes rolüne, görünümüne çok iyi oturmuşlardı. Cast seçimi kime aitse ellerinden öpmek isterim. "Hmm, bundan iyi gangster olur." deyip Ji Hwan olarak Um Tae Goo'yu izlememizi kime borçluysak, ona sonsuz teşekkürü borç bilirim.

Çok sesli, çok yan karakterli romantik komedilerde genelde ekran süresi problemi olur. Bir mahalleyi, köyü, kalabalık aileleri falan konu alan dizilerde görürüz bunu en çok. Ya yan karakterler başrollerden süre ve rol çalmaya başlar, ya da gittikçe hikayenin içinde yok olurlar. Bunda asla böyle bir problemimiz olmadı. Hepsi yerli yerindeydi. Ve yan karakterler öyle de tatlıydı ki <3 Bayıldım onlara. Her yere onlar da gitsin, her sahnede olsunlar istedim. Canım Susamış Geyik.

Seo Ji Hwan, bir mafya olduğunu unutmayı başarabilirsek, green flag'lerin tillahı, şahı adeta! O kadar seviyorum ki şöyle karakterleri izlemeyi. Ne istediğini bilmeyen, bir gün sevdiğini bir gün sevmeyen, ne hissettiğini bile anlayamayan ve karşısındaki insan için aksiyon almaktan bile aciz "psikolojik sıkıntılarım var ailemle kötüyüz." erkeklerinden o kadar bunaldım, bunaldık ki hepimiz. Seo Ji Hwan bunların üzerine ilaç gibi geliyor adeta. Eun Ha üzülmesin diye gözünün içine bakan, canı yanmasın diye elinden gelen her şeyi ortaya koyan, ilişki yaşamak hakkında zerre fikri olmamasına karşın öğrenmeye çalışan, saatlerce düşünüp hastanede ihtiyaç duyabileceği şeyleri listeleyen, işini daha kolay yapabilsin diye elleriyle stüdyo hazırlayan, sabaha kadar Eun Ha'nın youtube kanalındaki tüm videoları izleyen ve Eun Ha'ya bakarken gözlerinden bal akan Seo Ji Hwan, ben senden razıyım ya! Bugünlerde 2012 barzo kdrama erkeklerinden çok böyle karakterler yazılıyor ama yazılsın zaten. Bayılıyorum şu karakterlere.

Bal akan bakışlar vol. 1
Ay bir de Ji Hwan'ın halisünasyonları, her yerde Eun Ha'yı görmeye başlaması falan ne tatlıydı yaaa!

Biraz da Eun Ha'yı övelim o zaman. Ben bu kızdan da razıyım. Zaten sağlıklı ilişki, sağlıklı iki kişiyle oluyor artık malumumuz. Eun Ha hiçbir zaman ilişkiye taş koyan taraf olmadı. Seo Ji Hwan, ilişki yaşamakta tecrübesizdi, hatalar yapabilirdi. Eun Ha sevimli tavır almalar dışında aralarına gerçek bir mesafenin girmesine asla izin vermedi. Diziyi saçma sapan kısır tartışmalarla, fikir ayrılıklarıyla ve anlamsız ayrılıklarla düğüm haline getirmedikleri için o kadar mutluyum ki. Valla mis gibi olmuş mis.

Genelde Koreli senaristler çocukluktan tanışma yazdığı için linçlenir -haklı olarak-. Herkes mi çocukluktan tanışıyor yani cidden? Ama bu dizide bu bağ beni çok etkiledi. Ji Hwan'ın "O da benim gibi yalnızdı." deyişi. Koca dünyada yapayalnız iki çocuğun birbirinde bir dünya bulması. O bağın onları tekrar bir araya getirmesi. Eun Ha'nın "Seni ne olursa olsun tanıyacağım demiştim. Tanıyamadığım için üzgünüm Hyeon Woo Oppa." diyerek ağlaması falan... Bilmiyorum, çok güzel işlenmiş bence.
Plot twist olarak da güzeldi bence. Olay bakımından biraz Why Secretary Kim'i anımsattı. Başrolün isim değişikliği yapılması, kızın bu yüzden tanımaması ve aynı isimli bir başkasını çocukluk arkadaşı sanması falan. Hoşuma gitti bu ters köşe.

Şöyle genel bir yorum yapacak olursak ana çiftimiz dışında yan çift oldukça ilgi çekiciydi, mekanlar ve çekimler güzeldi. Gereksiz uzatılan hiçbir olay yoktu belki Eun Ha'nın başına bir şey geleceği ama ne zaman geleceği işi bir tık geriyordu çünkü ben finale altı bölüm kala falan buçuklamaya başladım, o da biraz erken olmuş. Ama onun dışında gereksiz uzatılan şeyler yoktu. Susamış Geyik ve çocukların ilişkisi güzeldi. Akıcı makıcı karıştırmaya gerek yok, dizi aktı gitti işte daha ne söyleyelim. Bal gibiydi. Bir puanı Savcılık Ofisinde geçen çok sahne olduğu için kırdım, o sıkıcı oda ve oradaki sıkıcı olaylar o kadar ilgimi çekmiyordu ki!

Dizinin şarkıları da en az kendisi kadar ilgi çekiciydi bence. Tüm parçalar tek tek dinlenmeyi hak ediyor, alın albümü arkaya loop halinde, dönsün dursun öyle. Dizinin imza parçası olan My Sweet Mobster'dan Everything'e hepsi farklı tarzda ama kulağınızda akıp giden şarkılar. Ama benim favorim See The Moon. Gözlerim doluyor şarkının güzelliğinden, sözleri tam olarak ikisinin çocukluğunu ve birleşen kaderlerini anlatıyor.
Every Single Day-My Sweet Mobster
Kim Pureum-Ring My Heart
Belle(of Kiss of Life)-See The Light
Lee Min Hyuk-The Way
more-Everything
LeeZe-See The Moon
Yu Jung Seok-Beautiful Woman
Baek Ye Seul-My Heart To You
Jaeman-Time Colored With You

Kdramaların günden güne beklentiyi karşılayamadığı son yıllarda yıldız gibi parlayan işlerden My Sweet Mobster. Bence herkesin şans vermesi ve izlemesi gereken bir yapım. Hiçbir şey katmasa bile mutlu eder öyle söyleyeyim. Benim oldukça kişiselleştirdiğim bir yapım oldu ilginç bir şekilde, umarım ben de Seo Jihwan'ımı bulurum bir yerlerden ahshahsh Şaka bir yana gerçekten şiddetle tavsiyemdir. Lütfen izleyelim, izletelim.




Sarhoş Ji Hwan>>>>





Gerçek bi şapşal.










Şeker krizi <3



Il Young ve Mi Ho'nun bebişi<3


Elden ele manifest zinciri, Seo Ji Hwan...

"İnsanların değişmeyeceğini biliyorum. Ama eğer yargılamakta aceleci davranırsak, diğerlerinden ne farkımız kalır?"



"Kararlarımızdan geri dönmek çok kolaydır. Hepimiz istediğimiz gibi yaşayabilseydik, birer aziz olurduk. Bunu yapamamamız bizi insan yapan şeydir. Her zaman fikrimizi değiştiririz."