Herkese bolca merhaba! Bugün burada, benim için 2021'in ennn iyi romcom'u olan Cha Cha Cha'yı eyyorlayacağım. Tabi çokça sevdiğim ve beğendiğim için de her zamanki gibi çenem düşecek. Kusura bakmazsınız artık.
Dizi esasen 2004 yapımı Mr. Hong isimli bir filmden uyarlama. Orijinali izlemediğim için neyin aynı neyin farklı olduğu hakkında yorum yapamıyorum ama genel çerçevede konusu aynı görünüyor. Meraklısına başrolleri Uhm Jung Hwa ve Kim Ju Hyeok paylaşıyor.
Shin Min Ah'nın uzuunca bir sürenin ardından bir romantik komediyle ekranlara dönmesi, Kim Seon Ho'nun ise Eulachacha Waikiki 2, 100 Days My Prince, Start Up gibi gibi dizilerden sonra ilk başrolünü alması dolayısıyla ilk bölümden itibaren çokça konuşulan, postlar atılan, yorumlar yapılan bir diziydi Hometown Cha Cha Cha. Başrollerin kimyası, ikisinin de 'Dimple Couple' olarak reklamının yapılması, güzel çekimler ve manzaralar derken epey bir kitle severek izledi diziyi.
Kim Seon Ho'ya atılan iftirayla resmen yanan Seon Ho ve rol arkadaşları oldu. Epey üzüldüm gerçekten, tamamen bir karalama kampanyası olan bu olay, neredeyse çocuğun kariyerini bitiriyordu. O da sanki bana Hong Banjang ya, çıkıp açıklasana oğlum bu böyle bu böyle, böyle olmadı şöyle oldu diye... Hiç!
Arkadaşına demiş ki -bunu da kankilerinden öğrendik düşünün- "Tüm ulusun önünde ilişkimi konuşacağıma özür dilerim daha iyi." Alooo, abi kariyerin gidiyo yalnız. Reklamları, iptal edilen filmleri, kadrodan çıkarıldığı tv şovları falan derken baya baya kara deliğe doğru gidiyordu ki arkadaşları çıkıp ekran görüntüleriyle her şeyi çürüttüler. Aziz gibi adammış vallahi helal olsun, Hong Banjang mısın cidden?
Neyse ki şu anda kariyeri normale döndü ama psikolojisi ne durumdadır bilemiyoruz tabi, umarız iyidir.
Olayın bu kısmını böylece anlatıp geçtiğime göre, dizinin künyesine, konusuna da bir değinelim.
Dizi esasen 2004 yapımı Mr. Hong isimli bir filmden uyarlama. Orijinali izlemediğim için neyin aynı neyin farklı olduğu hakkında yorum yapamıyorum ama genel çerçevede konusu aynı görünüyor. Meraklısına başrolleri Uhm Jung Hwa ve Kim Ju Hyeok paylaşıyor.
Shin Min Ah'nın uzuunca bir sürenin ardından bir romantik komediyle ekranlara dönmesi, Kim Seon Ho'nun ise Eulachacha Waikiki 2, 100 Days My Prince, Start Up gibi gibi dizilerden sonra ilk başrolünü alması dolayısıyla ilk bölümden itibaren çokça konuşulan, postlar atılan, yorumlar yapılan bir diziydi Hometown Cha Cha Cha. Başrollerin kimyası, ikisinin de 'Dimple Couple' olarak reklamının yapılması, güzel çekimler ve manzaralar derken epey bir kitle severek izledi diziyi.
Kim Seon Ho'ya atılan iftirayla resmen yanan Seon Ho ve rol arkadaşları oldu. Epey üzüldüm gerçekten, tamamen bir karalama kampanyası olan bu olay, neredeyse çocuğun kariyerini bitiriyordu. O da sanki bana Hong Banjang ya, çıkıp açıklasana oğlum bu böyle bu böyle, böyle olmadı şöyle oldu diye... Hiç!
Arkadaşına demiş ki -bunu da kankilerinden öğrendik düşünün- "Tüm ulusun önünde ilişkimi konuşacağıma özür dilerim daha iyi." Alooo, abi kariyerin gidiyo yalnız. Reklamları, iptal edilen filmleri, kadrodan çıkarıldığı tv şovları falan derken baya baya kara deliğe doğru gidiyordu ki arkadaşları çıkıp ekran görüntüleriyle her şeyi çürüttüler. Aziz gibi adammış vallahi helal olsun, Hong Banjang mısın cidden?
Neyse ki şu anda kariyeri normale döndü ama psikolojisi ne durumdadır bilemiyoruz tabi, umarız iyidir.
Olayın bu kısmını böylece anlatıp geçtiğime göre, dizinin künyesine, konusuna da bir değinelim.
HOMETOWN CHA CHA CHA
Yönetmen: Yoo Je Won
Senarist: Shin Ha Eun
Yayıncı: tvN
Bölüm Sayısı: 16
Yayın Tarihleri: 28 Ağustos-17 Ekim 2021
Yoon Hye Jin (Shin Min Ah) Seul'de bir diş kliniğinde çalışan dişçidir. Bir gün patronuyla bir tartışma yaşar ve sarhoşken internette patronu hakkında kötü bir yazı yayınlar. Bu sebeple kovulur ve kafasını dağıtmak için çocukken bir iki kere gittiği Gongjin'e gitmeye karar verir. Arabasının arızalanması sebebiyle buradan o kadar da çabuk ayrılamaz. Gongjin'de başına gelenlerden dolayı, kasabanın her işine koşan Alan Şefi Hong Du Sik (Kim Seon Ho) ile tanışır.
Oldukça umutsuz bir durumda olduğunun farkına varan Yoon Hye Jin, Gongjin'de hiç diş kliniği olmadığını duyunca burada diş kliniği açmaya karar verir. Bir süre para biriktirip, Seul'e geri dönmeyi planlayan Hye Jin, buradan sandığı kadar kolay ayrılamayacaktır.
Dizi bana bir çok yönden When The Weather Is Fine'ı çağrıştırdı ki o diziyi de çok severim. Ama tabi bu dizi çok daha renkli ve neşeli, When The Weather Is Fine dram yönü daha ağır basan, kasvetli bir diziydi. Ama ikisinin yeri de benim için çok ayrı oldu. Spoiler olmadığını düşündüğüm için söyleyebilirim hatta. WTWIF'da Eun Seob, Hae Won'un evinin yolundaki bozuk lambayı tamir ediyordu yol çok karanlık olduğu için. Burada da yine aynı şekilde, Hye Jin'in sokağındaki lambayı zorla tamir ettirdi Du Sik. Bu sahneyi görünce hemen aklıma bir diğeri geldi. Yine Eun Seob, Du Sik'e göre çok daha sessiz ve içine kapanık bir karakter olsa da o da kasabalıya epey yardımcı oluyordu.
Birkaç yorum görmüştüm, izleyenler dizi çok yavaş ve sakin olduğu için sıkıldığını söylemiş. Dizinin olayı bu, günlük hayat, yaşadığımız her günün birbirinden güzel ve sürprizli olacağı düşüncesi, küçük ve sakin bir kasabada geçen günler... Yani zaten çok bir aksiyon beklemek saçma, inandırıcı da olmaz ayrıca. Ki zaten 2 yıldır pandemi sayesinde aksiyonun dibini yaşadık. O yüzden akşamları uzanıp bu sıcacık kasabayı izlemek bana çook iyi geldi. Böyle sakin dizileri pek bir sevdiğim için de gerçekten tam anlamıyla bayıldığım bir yapım oldu Hometown Cha Cha Cha.
İzleyin, kesinlikle izleyin. Dinginliğine, eğlencesine, sevimliliğine doyamayacaksınız. Her bölüm ayrı eğlenceliydi. Keşke ben de Gongjin'de yaşasam da günlük hayatım aynen böyle olsa. Tası tarağı toplayıp kırsala gitme isteği uyandırdı valla hepimizde. Kaç para ulan bi Gongjin?!
-eser miktarda spoiler içermesini planladığım için içerecek olan alan-
Sesine ayrı, güzelliğine ayrı, oyunculuğuna ayrı bayıldığım Shin Min Ah'nın bir diziyle döneceğini duyunca çok mutlu olmuştum. Kendisini en son Oh My Venus'te izledim. İyi ki bu diziyle dönmüş.
Yoon Hye Jin karakteri sabırsız, mesafeli, ciddi bir şehir kızı olarak çıkıyor karşımıza. Du Sik'in deyimiyle Dişçi Hanım, Seul'den taşınıp Gongjin'de bir klinik açtıktan sonra küçük kasabaya bir türlü alışamıyor. İnsanları kırıp döküyor, gaflar yapıyor, kendini bölge insanından üstün görüyor, her gün üç kere Du Sik'i terslemezse günü aymıyor falan. Du Sik arkasını toplamasa bölge insanı bundan ölümüne nefret edip sonra da kasabadan sürerlerdi herhalde. İlk altı bölüm falan kibirli, kararsız, çocuk gibi bir karakter izledik. Hele böyle gaf üstüne gaf yapıp insanları kırdıkça, Du Sik'i küçük görüp çocuk gibi azarladıkça inanılmaz ayar olmuştum, yalan yok. Çünkü gitmişsin küçücük bir yerde klinik açmışsın ne bekliyorsun yani. Kasaba yerlileri birbirini tanıyor, dedikodu yapıyorlar ve her küçük yerde olduğu gibi her şey çok hızlı yayılıyor. Evet olmasa daha iyi ama oluyor.
Ancak sonradan, kasabaya yavaş yavaş alıştıkça daha yardımsever, daha sevecen yüzünü gördük. Hele Du Sik'le olan ilişkisinde karşılaştıkları problemlerdeki yapıcılığı beni gerçekten şaşırttı. Çünkü ilk bölümlerde o kadar yüzeysel bir insan gibiydi ki beklemiyordum bunu. Çok olgundu, yapıcıydı. Du Sik'in kendine açılması için ona zaman verdi, küsüp içine çekilmedi, Du Sik'e sessizce destek oldu, en sonunda da evlilik teklifini yaptı ve Seul'den gelen klinik profesörlük teklifini reddedip Gongjin'i ne kadar sevdiğini bize de kanıtladı. Yaşa be Yoon Hye Jin, harbiden Gongjin'in gelinisin sen. O güzel gamzeleriyle dizi boyunca güller açtı yüzünde. Bölümler ilerledikçe kasabadakilerle daha sağlam ilişkiler kurması, kaynaşması, yardımlarına koşması da yüzümde gülümseme bıraktı. Du Sik'le olan şirin ve mutlu ilişkilerine de bayıldım. İtiraf sahnesi de epey vurucuydu, şahsen ben sevdim. Tanımadığı insanlara epey mesafeli oluşunu da kendime epey benzettim. Baştan çok hoşlanmasam da sonradan çok sevdim seni be Yoon Hye Jin. Kendisinin bir repliği çok hoşuma gitti. "Ailem bu dünyada bana sahip olmak için her şeyini verdi, bu yüzden mutluluğa sahip olmak için elimden gelenin en iyisini yapmalıyım."
Hong Du Sik (Kim Seon Ho)
Kim Seon Ho'yu daha önce izleme şansı bulamadım ama burada hem oyunculuğuna hem kendisine bayyıldım! Başına gelenlerdeki sayesinde karakterine de düştük tabi.Du Sik memleketi olan Gongjin'de gün içinde binlerce yarı zamanlı işe koşturan ve peşin ödeme alan bir Alan Şefi. Dizi yayınlanırken şu resimdeki tüm sertifikalarını gösterdiği sahne baya viral olmuştu ahahdahshd. Aklınıza gelebilecek herrr türlü alanda sertifikası var. Bu yüzdendir ki kasabalının her işine koşuyor. Kasabalı ne zaman yardıma ihtiyaç duysa, "Hong Banjang!" diye Du Sik'e koşuyor. Onlar yokken dükkanlarında duruyor, mal taşımalarına yardım ediyor, kahve yapıyor, köpekleriyle oynuyor, teslimat yapıyor ohoo... Bir de yaşlılara tüm bunları gönüllü yapıyor. Altın kızlardan Gam Ri'nin yorganlarını yıkıyor, evde yaptığı sabunlardan, mumlardan, şifalı bitkilerden onlara da veriyor. Tam bir pelerinsiz süper kahraman anlayacağınız.
Tabi bu kadar iyi olan her insan gibi sırları var. Spoi olan alanda olduğum için istediğim gibi anlatayım, izlemediyseniz okumayın annem. Du Sik, Kore'nin en iyi üniversitelerinden birisi olan Seul Ulusal Üniversitesi'nin Mühendislik Fakültesinden mezun oluyor. Sonra beş yıl sonra perişan halde kasabaya dönünce kimse soramıyor ne oldu diye. Ancak bir sürü teori var hakkında. Kimi diyor ki çok zengin bir politikacının ya da chaebol'ün varisi, kimi diyor ki Kuzey Kore'den gelen bir ajan, kimi diyor çok zengin ama çaktırmıyor yani afedersiniz ama bok gibi teoriler, hepsi birbirinden uydurma ama insan merak ediyor yani. SNU gibi bir üniversiteden mezun olup mühendis ol sonra gel Gongjin gibi el kadar yerde part time işler yap, ne bileyim sabun yap evde, şarap yap. Modern dünyanın kölesi olmuş bizler anlamıyoruz tabi.
Bir de böyle çocuğu katil gibi gösteriyorlar da alakası yok. Zaten Du Sik'in annesi babası erkenden ölmüş bunu biliyoruz, kendisini büyüten dedesinin ölümünden de az buçuk kendini sorumlu tuttuğunu da biliyoruz. Bu kadar travma azmış gibi dahası da var tabii. Meğersem Du Sik bir şirkette Fon Yöneticisi olarak çalışırken en yakın arkadaşını bir kazada kaybetmiş, aynı zamanda fona yatırım yapıp epey para kaybeden güvenliğin intihar etmesiyle yıkılmış, kendini suçlamış. Bu hikayeler oldukça yürek parçalayıcı ama ölenlerin yakınlarının Du Sik'i suçlaması saçmalığın daniskası. Güvenlik abiye on kere "Dikkatli ol, temkinli ol." demesine rağmen Du Sik'in hiç güvenmediği bir yere yatırım yapıyor amca. Ayrıca Du Sik baştan hiç istemiyor bunu. Yani oğlunun dediği gibi zorla fona yatırım yapmasını isteme durumu yok. Güvenlik, Du Sik'i ikna ediyor daha çok.
Arkadaşının ölümü ise... Lan adam arabayı kullanmıyordu bile, bunun suçu ne??? O da perişan oldu, o da üzüldü. Adamın karısı da buna diyor ki "Keşke sen ölseydin?" Acısı çok büyük ve suçlayacak birisini arıyor anlıyorum, ama o kişi Du Sik değil. Borsayı suçla, piyasayı suçla, arabaya çarpan kamyonu suçla. Ama en yakın arkadaşı bir cm ötesinde can vermişken onu ağlayarak izlemek zorunda kalan Du Sik'i de suçlama yani. Neredeyse intihar ediyormuş çocuk. Sonrasında epey psikolojik yardım alıyor Du Sik ve kasabaya dönüyor. Kasabanın kahramanı Hong Banjang böyle doğuyor.
Of bir de burada bin paragraf yazdım ama, biraz oyunculuğunu da övebilir miyim? Rolünün geçmişin travmalarını kapatamadığı o kadar belliydi ki biri geçmişinden bahsetmeye başladığı anda o özgüvenli tavırları yıkılıyor yüzüne çocuksu, ürkek bir ifade geliyordu. Kim Do Ha ona "YK Varlık Yönetiminde çalıştın mı?" diye sorduğunda anında o korku dolu bakışları yerleşti yüzüne. Öyle güzel kullandı ki mimiklerini hayret ettim. Trafik kazası sahnesine de baştan sona şapka çıkarıyorum. Resmen şov yaptı oyunculuğuyla.
Ji Seong Hyeon (Lee Sang Yi)
Lee Sang Yi'yi daha önce hiçbir dizide izlemedim. Yani oynadığı dizilerin çoğu listemde ama bir türlü başlayamamışım. Yine de bu dizi kendisiyle çok hoş bir başlangıç oldu benim için. Ji Seong Hyeon, çok ünlü bir yapımcı olarak karşımıza çıktı. Aynı zamanda dizinin ikinci erkek başrolüydü ama yok böyle tatlılık. Kendisi aslında Hye Jin ile üniversiteden beri arkadaşmış hatta ondan hoşlanıyormuş. Program için yer ararken kaybolup Gongjin'e gelince, bu sefer bu şansı kaçırmayacağım diyor hatta. İdol grubu D.O.S ile birlikte kasabada bir program çekimine başlıyorlar. Baya da uzun sürdü yani bu olay da. Ama iyi de oldu, kasabaya renk geldi.
Seong Hyeon kasabaya ilk geldiğinde Du Sik ona yardımcı oluyor, program süresince de yine Du Sik onlara epey rehberlik ediyor ve ikisi çok yakın arkadaş oluyor. Hatta Du Sik denize düşerken kolundan yakalamak suretiyle de çok romantik bir an yaşamışlıkları bile var ahsdhahdha Dizideki ilk romantik sahne de Du Sik ve Seong Hyeon arasında geçmiş oldu böylece. Hye Jin'den hoşlandığını söyledikten hatta Du Sik'le Hye Jin çıkmaya başladıktan sonra bile arkadaşlıklarının hiç bozulmaması çok şirindi bence. İkisi de çok olgun ve şirin insanlar oldukları için mümkün oldu bu. Şimdiye kadar bunun bir örneğini gördük mü diye düşünüyorum ama hayır, genelde önceden arkadaş bile olsalar sonradan kanlı bıçaklı olur başrollerimiz. Ama burada çok daha gerçekçi işlendi bu olay. Araları hiç bozulmadı, aksine birbirlerine destek oldular. Tabi Du Sik'in adama ayar olup tavuk butlarını önünden kaptığı zamanı saymayalım ahahaha. Ji PD de sevdiğim bir karakterdi yani. Yazar Wang Ji Won ile mutluluğu bulmasını sevdim. Ayrıca Do Ha'ya olaylara Du Shik açısından da bakmasını uygun bir dille söylemesi de çok düşünceli bir davranıştı bence.
Dizide o kadar fazla karakter vardı ki hepsini ayrı ayrı yazmam imkansız falan. Ancak Gong Min Jung'un hayat verdiği Pyo Mi Seon'u çok sevdim kendisi karşımıza Hye Jin'in en yakın arkadaşı olarak çıktı. O kadar iyi bir arkadaş ki Gongjin'e taşındı kız, helal olsun. Hye Jin'in kliniğinde çalışıyordu o da. Kang Hyeong Suk'un canlandırdığı polis Choi Eun Cheol ile olan sevimli ilişkisini sevdim.
Bölge şefi Yeo Hwa Jung'a ise bayıldım, o adam onu haketmiyordu ama sonlarda biraz olsun anladı hatasını en azından.
Altın kızlar bir hoştu ama en güzelleri ulusun halmonisi Kim Young Ok'un hayat verdiği Gam Ri bebeğimdi. Son bölümde böyle olsun istemezdim hiç :( kalbim kırık...
Bunun dışında eski şarkıcı Oh Yoon, dedikodu makinesi Nam Suk, D.O.S hayranı Juri, Nalbur Geum Cheol ve onun bebiş eşi Yun Gyeong ve enn sevimlileri olan Ijun ve Bora. Öylesine şirinlerdi ki hepsi. Tüm sakinleri, mekanları, doğasıyla harika bir yerdi Gongjin <3 Kalbimizdesin.
Her dizi yorum yazımda olduğu gibi bu diziyi de sevdiğim ve sevmediğim şeyler diye ayıracaktım aslında ama bir ilk olarak sevmediğim şeylerin yok denecek kadar az olduğunu gördüm, vay anasını sayın seyirciler!
Gerçekten ama diziyle ilgili tek yakınacağım konu -ki bunlara da izlerken çok takılmadım illa adet yerini bulsun diye yazarsak- tesadüfler dizisi olur. Ji PD'nin kuzeni, Du Sik'in ölen en yakın arkadaşının karısı, yine Ji PD'nin ekibinde çalışan Kim Do Ha, Du Sik'in fonuna yatırım yapıp para kaybedince intihar eden güvenlik görevlisinin oğlu ve Du Sik'ten nefret ediyor ama Du Sik'in ismini bilmediği herkes Hong Banjang dediği için o olduğunu sonradan anlıyor falan. Yine Du Sik ve Hye Jin'in belli dönemlerde sürekli karşılaşmış olmaları. Ama kızmadım. Çünkü dizi benden torpilli :P Her dizide var artık bunlar, nedir yani ahdhajdsjsj Biraz içimizi pır pır edecek kader motifleri eklemelerine alıştık artık şaka bir yana. Zaten kdrama sektöründe başrollerin geçmişte bir şekilde tanıştığı, karşılaştığı dizileri çıkarsak, sektör biter. O yüzden çok da şeyapmaya gerek yok.
Ha bir de son üç bölümdeki dram dozunu dizinin genel havası için çok fazla buldum ama bir şekilde gerekli olan ve olayları çözen bölümler de onlardı.
Genel olarak böyle, sevmediğim hiçbir şey olmadı neredeyse.
Sevdiğim şeyler de epey çoktu. Özellikle dizinin küçük bir kasabada geçmesi çok sıcak bir atmosfere sahip olmasını sağlıyordu. Zaten çokça benzettiğim WTWIF'ı da bu yönüyle çok sevmiştim. Küçük bir kasabada, birbirini tanıyan insanlarla yaşayıp gitmek epey rahatlatıcıdır eminim. Zorlukları olsa da son derece keyifli yani.
Du Sik'in basit bir hayatla mutlu olması, böyle yaşayarak da mutlu olabileceğimizi göstermesi de çok değerliydi. Sürekli durmadan didinip çalışıyoruz, sınavlara girip prestijli okullara girmeye çalışıyoruz, sonra mezun olup iyi işlerde çalışıyor, insanların hayatımıza ve kazandığımız paraya imrenmesini istiyoruz. Ama hayat böyle işte, küçük bir deniz kasabasında, yalnızca part time işler yapan birisi bizden çok daha mutlu olabiliyor çünkü onun hayatı da çok değerli, güzel ve eğlenceli. Hayattan nasıl zevk alacağını biliyor ve sevdiği şeyleri yapıyor. Hayattaki küçük mutluluklara vakit ayırıyor, sörf yapıyor, bir şeyler üretiyor, sevdikleriyle bolca vakit geçiriyor, insanlara yardımcı olmayı seviyor. Hayat eminim ki öyle çok daha güzel. Bu yüzden Hong Du Sik benim için tüm o zengin başrol tiplemelerinden çok ayrı bir yerde <3
Böyle basit hayatlar yaşayan kasabanın günlük yaşamları, mutlulukları, heyecanları, etkinlikleri bana sanki o kasabanın bir yerinde oturup onları izliyormuşum gibi samimi geldi. Sanırım o yüzden bu kadar benimsedim. Dizide bir çok yan hikaye vardı mesela, ama hepsi o kadar iyi kurgulanmıştı ki hiç sıkılmadım. Gongjin zaten cennetten köşe. Tabi Gongjin diye bir yer gerçekten yok, çekimler Kuzey Gyeongsang'ın Pohang şehrinde yapılmış ama bu tası tarağı toplayıp yerleşmek istememize engel değil. Masmavi denizi, yeşil dağları, deniz feneri, denize bakan evleri... Bye arkadaşlar ben valiz toplamaya gidiyorum.
Bu arada kırsal yaşamı gerçekten böyle arkadaşlar. Siz öyle kötülendiğine falan bakmayın. Tabi kırsal derken köylerden falan bahsetmiyorum, yerine göre değişir de benim yaşadığım yer böyle. Yazlık bir kasabada yaşıyorum yıllardır, memleketimiz aynı zamanda. Özellikle yaz ayları aynı dizilerdeki gibi geçiyor hayatımız. Balkonlarda oturan komşularımızla ettiğimiz ayak üstü sohbetler, teklifsiz kahve içmeye gitmelerimiz ve deniz kıyısında buluştuğumuz günler, akşamları termosları alıp yine sahile ya da parklara oturmaya gitmemiz, emekli olup yerleşmiş olan komşularımızla düzenli olarak tavlalar, oyunlar oynamamız falan. Dediğim gibi yaşanılan yere göre değişir ama gösterdikleri yazlık kasaba hayatı böyle bir şey, bizim günlerimiz de yazları böyle geçiyor :)
Aynı zamanda kasabalıların birbirlerini bu kadar iyi tanımaları ve birbirlerine sonsuz güvenleri içimizi ısıtan detaylardandı. Du Sik geçmişini Hye Jin'e açmadığında Yeo Hwa Jung'un Hye Jin'e "Biraz zaman vermelisin. O hep duygularını içine atmaya alışık birisi." demesi, yine Do Ah, Du Sik'e yumruk attğında kasabalıların hemen bir yargıya varmayıp "O böyle bir şey yapmaz, ona güveniyoruz." demeleri, Du Sik'in Geum Cheol'e eşini biraz anlaması gerektiğini söylemesi falan gibi bir çok örnek gördük. Bunlar çok güzel şeylerdi, sürekli yardımlaşmalarının yanı sıra birbirlerini kolluyorlar ve aynı zamanda da güveniyorlardı.
Hye Jin'in Seul aşığı bir şehir kızından Gongjin'de kalmaya kadar geçen alışma süreci epey başarılı işlenmişti. Dizinin sonuna kadar kasabalıları aşağılayıp ilk fırsatta kaçmaya çalışır diye biraz korkmuştum. Ama ne yalan söyleyeyim, profesörlüğü kabul eder diye düşünüyordum ki çok şükür yanıldım. Bir de Du Sik'in flashback kesitlerinden gördüğümüz hallerinden hareketle, etrafımdaki herkese zarar veriyorum deyip Hye Jin'den ayrılmak isteyeceğini falan düşünmüştüm, iyi ki de yanıldım. Böyle klişelere girilmediği için çok teşekkürler ya, çok.
En sevdiğim felsefelerden birisi, kimseyle alay etmemek, kalbini kırmamaktır. Çünkü kimsenin hayatında ne yaşadığını bilemeyiz. Bu dizide de bunu çok fazla vurguladılar ve bence çok hoştu bu ayrıntı. Hye Jin, telefonda Mi Seon'la konuşurken Oh Yoon ile alay ettiğinde Mi Seon, "Ben üzülüyorum ama. Umutları geçmişte kalanlara üzülüyorum. İnsanın gerçekleşmemiş hayalleri kalbinde yer tutar." demişti. Öylesine doğru ki. Yine Hye Jin, Gam Ri implantları yaptırmak istemiyor diye kızdığında Du Sik, Gam Ri'nin ailesini, ailesi için yaptığı fedakarlığı anlatmıştı. Belki hepimizin ne kadar patavatsız ve dedikoducu diye kızdığımız Nam Suk'un aslında ne kadar zor bir hikayesi olduğunu ve ne kadar önemli birisini kaybettiğini de böyle öğrendik. Bunları izlerken Platon'u ve en sevdiğim sözünü anmadan edemedim. "Nazik olun, çünkü karşılaştığınız herkes farkında olmadığınız zorluklarla boğuşuyor."
Dizinin bütün şarkıları epey güzeldi, o yüzden hepsini buraya tek tek bırakayım, koşun dinleyin hemen ahahsha
Car The Garden-Romantic Sunday: Favorim açık ara farkla bu. Tam tatil kasabası şarkısı!
Kassy-One Sunny Day: Bu şarkıyı da sahne içlerinde epey duyduk. Çok sevimli bir şarkı <3
CHEEZE-My Romance: Bu da CHEEZE'in pamuk sesinden, romantik anlara çok uyan bir parçaydı.
Choi Yu Ree-Wish: Bu şarkıyı duyunca bile Du Sik için üzülüyorum... Ah bebiş...
Kim Jae Hwan-Be The Light
Sandeul-The Image Of You
Seungmin (Stray Kids)-Here Always
Lee Sang Yi-I Hope You're Happy
Çok sevdim, çok beğendim! Binlerce kez öneriyorum. İzleyin ve küçücük kasabanın günlük hayatı sizi nasıl sarıyor deneyimleyin. Eminim ki o kadar sakinleştirici o kadar eğlenceli hissettirecek ki uzun süre etkisinden kurtulamayacaksınız. İyi seyirler!
Böyle diziler gerçektende güzel oluyor. Olaysız, sessiz ve gerçekliğe biraz daha yakın. Bu diziye başlamayı kaç zamandır erteliyordum. Ecmel Soyluda görmüştüm onun yorumunu da bırakayım buraya '' İnsanı deniz kenarı kasabaya taşınmaya ikna eder bu dizi'' Hye Jin çok güzel bir karakterdi. Hata yapsa bile bunu kabul edip hatalarını düzeltmeye çalışması hoşuma gitti. Kasabaya taşınmadan önce kendini koruma mekanizması fazlaca dikkatli olmasını aşıklıyor. Geçmişde yaşadığı şeyler kolay deöilmiş sonuçta ama sonra onun tatlılığını ve olgunluğunu görüyoruz. Hele her dizide olan ayrılma konusu. Hye Jinin ordaki olgunluğu beni sadece yumuşacık yaptı. Yerim seni Kııız... Hye Jin hakkında Du Sik de öyle düşünüyordu hatta bir bölümde Hye Jin ona ben senin gözünde yüzeysel miyimki? diye sormuştu. Du Sik ama çook tatlııı, hani bir yerde güvenliğin oğlunu anlarım da arkadaşının karısının yaptığı çook saçma hemde çoook. Yani sen Du Sik'in onu ne kadar çok sevdiğini biliyorsun. TANIYORSUN BU ÇOCUĞU. Her sahnesine ayrı vurulduğum adam. Zaten sen yeteri kadar övmüşsüü. Neyse sakinim.. Ijun ve Bora bana Kim bok Joo ve Joon Hyungu'nun çocukluğunu hatırlattı, çok şekerlerdi. Gam Ri helmoninin ölümü şook sarstı beni de son bölümlerde ağlamaktan helak oldum zaten. Keşke böyle diziler hep olsa. Her sahneyi tatmin olarak izledim. Söylediğiin her şeye yine tamm katılıyorum. Keşke insanlar nazik olsalar, bir birlerini anlamaya çalışsalar.. Off hine yazıp doldurmuşum.. 💙❤️
YanıtlaSilAhahahaha çok iyi yapmışsın, ben de heyecanla okudum yazdıklarını. Ijun ve Bora'ya hiç bu yönden bakmamıştım, andırıyorlar gerçekten ahahaha. Du Shik'in yaşadıklarına ben de çok kızmıştım. Hiçbir şey yapmamasına rağmen günah keçisi ilan edildi, güvenlik de Du Shik'in uyarmasına rağmen başka bir yere yatırım yapıyor zaten ama olay yine Du Shik'e kalıyor. Hye Jin karakteri benim baştan kızıp sonradan empati yaptığım bir karakter oldu. Çok sakin bir diziydi ya, bazen böyle şeylere cidden ihtiyacımız oluyor :)
Sil