Gençler ve genç kalanlar! Nasılsınız bakalım? Beni soran olmuyor pek ama söyleyeyim. Yorgunum, staj iliğimi kemiğimi kuruttu. Böyle avunuyorum işte burada.
Bugünün konusu son zamanların yıldız dizisi olan Saikojiman Gwaenchanha. Normalde güncel dizilere pek yetişemem ama aylaarca Kim Soo Hyun askerden dönsün de güzel bir yapımda yer alsın diye bekliyordum. Ben bu adama çok aşıkım, öyle böyle değil. My Love from The Stars'ın üstüne çıkacak bir şey yapar mı dedim, yaptı sağolsun.
Dizinin haberi geldiğinden beri kendimi evde yerden yere vurarak önce dizinin tamamlanmasını, sonra Netflix'e gelmesini bekledim. Netflix'e geldi, bu sefer anneme yalvarmaya başladım, "Noooolur izleyelim artık." diye. Bir türlü vakit bulamadık derken, Crush Landing On You sonrası kdrama batağına düşmüş ablamla başladık. İyi ki de başlamışız!
It's Okay To Not Be Okay / Psycho But It's Okay
Yönetmen: Park Shin Woo
Senarist: Jo Yong
Yayıncı: TvN
Bölüm sayısı: 16
Yayın tarihi: 20 Haziran-9 Ağustos 2020
Aslında tüm büyük prodüksüyonlu yapımlar kışın çekilirken (bknz. Kill Me Heal Me, My Love from the Stars, Crash Landing On You, DOTS vb.) bunun yazın ortasında çekilmiş olması beni biraz şaşırttı. Ama gayet de güzel oldu, kış olsa Ko Mun Yeong'un o ikonik giysilerini nasıl görürdük?
İnternette her yerde bulabileceğiniz haliyle yazıyorum konuyu, bir akıl hastanesinde çalışan bir hasta bakıcı (bence hemşire ama hasta bakıcı deyip duruyorlar çocuğa) ile antisosyal kişilik bozukluğuna sahip bir masal yazarı arasındaki bir ilişkiyi anlatıyor. Evet ne anladıysanız o.
-yazının bundan sonrası eser miktarda spoiler içermektedir.-
KARAKTERLER
Ko Mun Yeong (Seo Yea Ji)
Seo Yea Ji... Dizi boyunca o kadar güzeldi ki. Kendisi daha önce Save Me'de, Lawless Lawyer'da, Hwarang'da falan oynamış ama ben bu yapımların hiçbirini izlemediğim için Seo Yea Ji'yi de hiç izlemedim. Ama Save Me ve Lawless Lawyer'ı izlemeyi düşünüyorum. Bakalım. Ama kendisinin oyunculuğu bir harikaydı. Ağlama sahneleri, kriz sahneleri, arıza çıkardığı tüm o sahneler :P Süperdi.
Ko Mun Yeong ile ilgili ilk izlenimimiz, gerçek bir deli olduğuydu. Tam bir arıza gerçekten, yani bir kere bulaştınız mı geçmiş olsun. Tabi kızın yaşadığı aileyi, evi üç sn görmek yetiyor zaten neden böyle bir insan olduğunu çözmeye. Ko Mun Yeong bir masal yazarı ama yazdığı masalları bir görün. Çoluğumdan çocuğumdan uzak dursun valla annesini yiyen zombi çocuk mu ararsın, eli ayağı düşen bebek mi ararsın, türlü travmatik masal, vallahi ben korktum. Tabi tüm bu masalların alt metinlerinde gerçekten anlamlı şeyler yatıyordu ama yine de el kadar bebeye okutulacak şeyler mi, çok emin değilim açıkçası.
Zaten tüm insanlardan nefret edip kimseyi de bir yerine takmıyordu afedersiniz. CEO'su Lee Sang In'in ocağına incir ağacı dikti, yazık o adama ya ahshahs Ama çok tatlıydı. Yok böyle bir tatlılık. Manyak ama sevimli :P Halleri, tavırları, Sang Tae'yle saç baş birbirlerine girmeleri ama bir türlü ayrı da kalamamaları hepsi çok şirindi. Zaten maks üç saniye içinde de barışıyorlardı ahahah bir bakıyoruz, el ele çıkıyorlar, "arkadaşım." diye diye. Giydiği tüm parçalar aşırı ikonikti ve yaşadığı o malikanenin ve hikayenin havasına çok uygun kıyafetlerdi. Zaten fiziği muazzam, bir de öyle güzel parçalar giydi ve öyle kendine yakıştırdı ki hepsine bayıldım. Gittikçe iyileşmesi, o yalnızlığını, hissizliğini kırması beni çok mutlu etti. İyileşme sürecini gülümseyerek izledim. Bambaşka bir insana dönüşmek yerine, iyileşti sanki gerçekten.
Yönetmen: Park Shin Woo
Senarist: Jo Yong
Yayıncı: TvN
Bölüm sayısı: 16
Yayın tarihi: 20 Haziran-9 Ağustos 2020
Aslında tüm büyük prodüksüyonlu yapımlar kışın çekilirken (bknz. Kill Me Heal Me, My Love from the Stars, Crash Landing On You, DOTS vb.) bunun yazın ortasında çekilmiş olması beni biraz şaşırttı. Ama gayet de güzel oldu, kış olsa Ko Mun Yeong'un o ikonik giysilerini nasıl görürdük?
İnternette her yerde bulabileceğiniz haliyle yazıyorum konuyu, bir akıl hastanesinde çalışan bir hasta bakıcı (bence hemşire ama hasta bakıcı deyip duruyorlar çocuğa) ile antisosyal kişilik bozukluğuna sahip bir masal yazarı arasındaki bir ilişkiyi anlatıyor. Evet ne anladıysanız o.
-yazının bundan sonrası eser miktarda spoiler içermektedir.-
KARAKTERLER
Ko Mun Yeong (Seo Yea Ji)
Seo Yea Ji... Dizi boyunca o kadar güzeldi ki. Kendisi daha önce Save Me'de, Lawless Lawyer'da, Hwarang'da falan oynamış ama ben bu yapımların hiçbirini izlemediğim için Seo Yea Ji'yi de hiç izlemedim. Ama Save Me ve Lawless Lawyer'ı izlemeyi düşünüyorum. Bakalım. Ama kendisinin oyunculuğu bir harikaydı. Ağlama sahneleri, kriz sahneleri, arıza çıkardığı tüm o sahneler :P Süperdi.
Ko Mun Yeong ile ilgili ilk izlenimimiz, gerçek bir deli olduğuydu. Tam bir arıza gerçekten, yani bir kere bulaştınız mı geçmiş olsun. Tabi kızın yaşadığı aileyi, evi üç sn görmek yetiyor zaten neden böyle bir insan olduğunu çözmeye. Ko Mun Yeong bir masal yazarı ama yazdığı masalları bir görün. Çoluğumdan çocuğumdan uzak dursun valla annesini yiyen zombi çocuk mu ararsın, eli ayağı düşen bebek mi ararsın, türlü travmatik masal, vallahi ben korktum. Tabi tüm bu masalların alt metinlerinde gerçekten anlamlı şeyler yatıyordu ama yine de el kadar bebeye okutulacak şeyler mi, çok emin değilim açıkçası.
Zaten tüm insanlardan nefret edip kimseyi de bir yerine takmıyordu afedersiniz. CEO'su Lee Sang In'in ocağına incir ağacı dikti, yazık o adama ya ahshahs Ama çok tatlıydı. Yok böyle bir tatlılık. Manyak ama sevimli :P Halleri, tavırları, Sang Tae'yle saç baş birbirlerine girmeleri ama bir türlü ayrı da kalamamaları hepsi çok şirindi. Zaten maks üç saniye içinde de barışıyorlardı ahahah bir bakıyoruz, el ele çıkıyorlar, "arkadaşım." diye diye. Giydiği tüm parçalar aşırı ikonikti ve yaşadığı o malikanenin ve hikayenin havasına çok uygun kıyafetlerdi. Zaten fiziği muazzam, bir de öyle güzel parçalar giydi ve öyle kendine yakıştırdı ki hepsine bayıldım. Gittikçe iyileşmesi, o yalnızlığını, hissizliğini kırması beni çok mutlu etti. İyileşme sürecini gülümseyerek izledim. Bambaşka bir insana dönüşmek yerine, iyileşti sanki gerçekten.
Arım balım peteğim, Kim Soo Hyun. Kendisi askerden döndü döneli şöyle bir projesini bekliyorum. Şükür ki ne şükür.
Sonunda kdramalardaki şu zengin, burnu havada CEO karakterleri bıraktılar da daha derinlikli karakterler yazmaya başladılar. Kang Tae o kadar hayatın içinden bir karakterdi ki. Kendisi bir akıl hastanesinde hasta bakıcı. Annesinin onu, otizm spektrum bozukluğuna sahip abisine bakmak için doğurduğunu söylemesi yüzünden kendini hep abisine adamış, hep tutmuş bir karakter. O yüzden biraz donuk, ön planda hep abisi var onun için. Ayrıca abisinin kelebeklerle ilgili travmasından dolayı hiçbir yerde doğru düzgün kalamıyorlar. Kelebek mevsiminde hep taşınıyorlar. O yüzden doğru düzgün yerleşik bir hayatları, bir garantileri de yok. O yüzden ilk bakışta Kang Tae günü kurtarmak için çabalayan bir çocuktu. Birisine yaslanmaktan korkan, bir dayanak aramayan ve hep çabalayan bir karakter. Bu yönüyle çok gerçekçiydi o yüzden daha çok sevdim ve derinlemesine empati yaptım.
Abisiyle olan ilişkisi gerçekten çok özeldi. O yüzden o kısımlarını çok sevdim. Mun Yeong'u peşinden koşturması, onu sakinleştirmesi ve Sang Tae ile Mun Yeong arasında sürekli köprü olmak zorunda olması da çok komikti :P Yalnız senarist demiş ki "Abi bu çocuk çok güzel ağlıyor, biz her bölümde buna bir ağlama sahnesi yazalım.". Kang Tae de ağlamak için gelen hiçbir fırsatı kaçırmadı ahshshdhsj son bölümlerde en az üç ağlaması vardı, ama nasssıl güzel ağlıyor. Bencil olmayı öğrenmeye başlaması, Sang Tae'yi gittiği yolda desteklemesi, arkasında durması ve tabi ki onun da artık duygularını saklamamaya başlaması Kang Tae'nin iyileşme süreciydi. Kendini dizginlemedi, yapmak istediklerini yapmaya karar verdi. Dizide şöyle bir replik de vardı, hem Kang Tae'ye, hem kendime defalarca söylemek istedim. "Yorulduğunda, biraz dinlen. Üzgün olduğunda, devam et ve ağla. Ara vermekte sorun yok. Sonra bir gün, mutlaka tekrar koşabileceğin bir gün gelecek."
Moon Sang Tae (Oh Jung Se)
Oh Jung Se'yi nasıl övsem, oyunculuğunu kaç paragrafta anlatsam bilmiyorum. Kendisini illa bir yerlerde izlemişsinizdir. Daha çok filmlerde oynayan bir oyuncu. Hatta oynadığı yapımlara bakarken Marry Him If You Dare'i görünce şaşırdım, sonradan hatırladım, Mi Rae'nin abisi rolündeydi orada.
Kendisi burada Kang Tae'nin otizmli abisini oynuyordu ama nasıl bir oynamak. Otizm spektrum bozukluğunun nasıl bir şey olduğunu biliyorsanız, tüm mimikleri, hareketleri, konuşmaları, sinir krizleri o kadar gerçekçiydi ki. Ben özel eğitim öğretmenliği okuduğum için tüm hareketlerini çok güzel anlamlandırabildim, muhteşemdi ya.
Sang Tae, Mun Yeong'a ve kitaplarına hayran ve resim çizmeyi gerçekten çok seviyordu. Hatta önce hastaneye duvar resmi yaptı. Sonra Mun Yeong hem resimlerini yeni kitabında kullanmak, hem de Kang Tae'ye yanaşabilmek için çocuğa içirip sözleşme imzalattı :P Böylece çizer de oldu Sang Tae, Hikayenin sonunda, ayrılıp kendi yolunu çizmeyi beni gerçekten çok duygulandırdı, annesinin ağacına masalı gösterip okuduğu yerde de bir gözlerim doldu. Aynı zamanda hikayenin sadece ikili üzerinden değil de, Mun Yeong, Kang Tae ve Sang Tae üzerinden, yani üçü üzerinden ilerlemesi de güzel bir detaydı, ben çok sevdim :3 Taşınmayı sevmeyen Kang Tae için karavan almak istemesi, dinazor sevgisi, Mun Yeong'la olan kankalıkları, love-hate ilişkileri ve aile olduklarını söyledikten sonra Kang Tae ve Mun Yeong'u kardeşleri olarak kollaması öyle şirindi ki.
Dizide daha bir çok tanıdık isim vardı tabi, My Love from the Stars'ta Do Min Joon'un yakın arkadaşı olan Avukat, burada hastane müdürü Oh Ji Wang olarak karşımıza çıktı, Kim Bok Joo'nun Koç Choi'unu ise kötü rolde, Ko Mun Yeong'un annesi olarak izledik.
Romance Is A Bonus Book'ta zıpır bir rolde izlediğimiz Park Gyu Young ise burada tam tersi ağır başlı Nam Ju Ri karakteriyle, ikinci kadın karakter olarak karşımıza çıktı. Mun Yeong'un çocukluk arkadaşıydı ama Mun Yeong biraz deli olduğundan tırsmış, kaçmış kızdan. Nam Ju Ri, kötü bir karakter değildi, sonra kendi yolunu çizdi zaten. Şükür ki kdramalardaki şeytan çakması ikinci karakterler de yok artık, çoğu dizi kurtuldu onlardan.
Annesi de dünyalar iyisiydi bu kızın. Onu da tanırsınız, üç kdramadan beşinde karakterlerden birinin annesi olur Kim Mi Kyung. Hem çok mantıklıydı, hem de çok iyiydi.
Mun Yeong'un CEO'su Sang In ile mürüvvetini gördük Ju Ri'nin de.
Yine Romance Is A Bonus Book'taki ekürisi ise burada Jae Su olarak, Kang Tae-Sang Tae ikilisinin yakın arkadaşıydı, çok da şirin bir karakterdi.
Tüm kadro muhteşemdi ya, hastanedekiler, hastalar, Ju Ri'nin ev ekibi, Mun Yeong'un şirketindekiler. Hikayeyi desteklemek için hepsi çok çok iyiydi. Burada tüm karakterlere değinmem zor olabilir ama bu şekilde özetleyebilirim sanırım.
Dizide değinmek istediğim çok güzel yerler var, biraz onlardan bahsedeceğim.
Dizinin sadece romantik unsurlar üzerinden gitmeyip her karakterin kendi sorunlarını ve travmalarını baz almasını çok başarılı buldum. Hepsine derin bir hikaye yazılmıştı ve karakterleri çok iyi oturmuştu. Bu yüzden tüm sorunları ve nasıl üstesinden geldiklerini görebildik. Dizinin bu yönünü çok sevdim.
Dizinin çekimleri, mekanlar gerçekten iyiydi. Hele o şatonun konsepte uygunluğu ve Mun Yeong'un evde giydikleriyle konsept tam örtüşüyordu. Yine hastanenin bulunduğu deniz kenarı, geziye çıktıklarında gittikleri yerler, şatonun bulunduğu ağaçlık alan falan gerçekten görsel şölen gibi mekanlar vardı. Senaryo da sıra dışı bir şey vadetmiyordu belki ama alt metindeki mesajlar ve gizem unsuru son bölüme kadar heyecanı dorukta tuttu.
Masalların ve hikayelerin, dizinin içindeki yorumlanışları, onlardan çıkarılan hikayeler, bölümlerin isimleri de çok hoşuma gitti. Hepsi çok akıllıca ve diziye peri masalı veren unsurlardandı.
Dediğim gibi dizinin üçü üzerinden gitmesi ve diğer karakterlerle çok güzel desteklenmesi güzeldi. Sığ bir hikaye izlemedik. Sang Tae'nin abilik yapışı, harçlık vermesi, hatta son bölümlerdeki "Kardeşlerime zarar veremezsin." çıkışıyla Mun Yeong'un annesini geri püskürtmesi tam bir kahramanlıktı cidden. Mun Yeong'la ilişkileri de çok komikti, sürekli kavga edip duruyorlardı :P
Dizinin müzikleri... Bakın OST listesini çok beğendiğim bir çok dizi vardı ama bu dizinin listesi ŞAHESERDİ! Janet Suhh keşfedilmemiş bir hazine gerçekten. Üşenmeyip, tüm şarkıları ekleyeceğim, siz de lütfen hepsini dinleyin ben hepsini çok beğendim çünkü. Ama benim favorilerim Elaine-Wake Up, Heize-You're Cold, Suhyun-In Your Time ve Kim Feel-Hallelujah :3 Yine de tüm parçalar öyle güzeldi ki, hele Janet Suhh'un söyledikleri tam diziye göreydi.
Heize-You're Cold
Sam Kim-Breath
Park Won-My Tale
Lee Suhyun (AKMU)-In Your Time
Kim Feel-Hallelujah
CHEEZE-Little By Little
YONGZOO-Puzzle
Elaine-Wake Up
GA EUN-Got You
Kim Ki Won (ft. Kim Bom)-Your Day
Janet Suhh-In Silence
Janet Suhh-I'm Your Psycho
Janet Suhh-Lighting Up Your World
Ve son olarak en sevdiğim şey ise, "Gerçek Yüzü Bulmak" kitabında dizideki tüm hikayenin anlatılıyor olmasıydı. Tüm olaylar, hikayeler, karakterler bir şekilde o masalın içindeydi. Ve baştaki masalların aksine daha ferah ve renkli bir masaldı. O yüzden "Gerçek Yüzü Bulmak" favori Mun Yeong kitabım oldu :3 Meraklısına kitapların bazıları basılmış, e-Bay üzerinden satışı var. Bilgilendirmiş olayım.
Ah o final. Böyle şovsuz, mis gibi mutlu sonları seviyorum. Zaten hayatın sillesini gerçek hayatta yiyoruz, bir de mutlu son göremeyince tansiyonum yükseliyor. Ama bu son :3 Karavanla gezilerindeki çekim tekniği çok başarılıydı, tüm anlarına bayıldım. Sang Tae'nin onlardan ayrıldığı kısım da gayet duygusal ve gurur vericiydi. Çok sevdim ya, çok güzeldi.
Dizide eleştireceğim hiçbir şey yoktu cidden. Sadece Mun Yeong'un annesinin olayını açıklamadılar. Yani kadını en son gölün dibine atmıştı babası, oradan nasıl kurtuldu. Zaten bunun mantıklı bir açıklamasını yapamayacakları için açık bıraktıklarını düşünüyorum. Ama yine de başhemşire annesinin intikam arayan kardeşi falan olsa, daha mantıklı olurdu gibi.
Sonlarda dram dozajı, mantıklı olarak arttı. Bu bölümlerde de Mun Yeong'un kendisini çekmesi yine iyileşme sürecini gösteriyor aslında. Eskiden olsa kırıp döktüklerini umursamadan Kang Tae'nin peşinden koşardı ama bu sefer, annesinin Kang Tae'ye ve Sang Tae'ye zarar verdiğinin bilincindeydi, kendisi de Kang Tae'yi sürekli fiziksel olarak yaraladığı için vicdan azabı çekiyordu. Ama Kang Tae'nin Mun Yeong'un peşinden koşması, onu bırakmaması, "Sen benim için sadece Ko Mun Yeong'sun." demesi çok güzeldi. Son bölümler bu yönden daha bir özeldi. Kang Tae'nin de duygularını duşa vurmasını izledik.
Bu yönden, bu yılın en güzel dizisiydi. Hem oyunculuklar, hem senaryo, çekimler, mekanlar... Hatta izlediğim en iyi Kore dizilerinden biriydi diyebilirim. Hiç beklemeyin, hemen başlayın ilk bölüme. Seveceğinize eminim, yorumlarınızı bekliyorum <3
"Çevrenizdeki insanları mutlu etmek istiyorsanız, önce kendi mutluluğunuzu bulmalısınız. Bencil olmak her zaman kötü bir şey değildir. Yalnızca işler çok stresli olduğunda, kendi mutluluğunuzu düşünmeye çalışın. Bunu yapmakta sorun yok."
Kız zaten sırılsıklam, Kang Tae motorun üstünde gelmişsin, kızın üstüne örttüğü ceket daha çok ıslak, tam bir mantıksızlık silsilesi. Ama hastasıyız işte böyle şeylerin, napalım.
"İlk adım her zaman en zor olanıdır. Ama bir kez ilk adımı attığında, o andan itibaren işler daha kolay hale gelir."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder