Durumlar hepimizin malumu. Bu uzaktan eğitim günlerinde ödevlerden, özetlerden, makale okumalarından başımı kaldırabildiğim ölçüde kitap okuyor dizi izliyorum. Son zamanlarda da polisiye özlemiş olmamın etkisiyle You're All Surrounded'a başladım, hayır ya Cha Seung Won'la ne alakası var... Başlamadan kadrosu herkes gibi benim de dikkatimi çekti, şampiyonlar ligi mübarek, yok yok.
Dizi 20 bölümden oluşan bir polisiye dizi. 2014'te yayınlanmış. Başta dedektif olmak dışında her işe yarayabilecek gibi duran alakasız dört çaylak dedektif, reform yapmak isteyen bir polis şefi sayesinde cinayet masasına gönderilirler. Çaylakların şefi olan Efsane lakaplı Seo Pan Suk ise cinayet masasının çaylaklara göre olmadığını düşünür. Kimin haklı çıkacağını bilmiyoruz tabi, ama ilk izlenimlere bakarsak Seo Pan Suk haklı gibiydi :P
-Karakterler-
Seo Pan Suk (Cha Seung Won)
Seo Pan Suk (Cha Seung Won)
Kendisini en son The Greatest Love'da izlediğim için her an o kahkasını bekledim ama başlarda pek göremedik. Adam da haklı, yıkım canavarı gibi dört çaylak, hepsi ayrı alem. Napsın? "Burayı felaket bölgesi ilan ediyorum." demekte haklıydı.
Seo Pan Suk efsane lakabı almış, başarılı bir dedektif. Ama polisliğinin ilk yıllarında çözemediği Masan Okul Hemşiresi Cinayeti aradan yıllar geçmesine rağmen kafasını kurcalamaya devam eder. Aynı zamanda hemşirenin oğlu Kim Ji Yong ortadan kaybolduğu için yıllarca onu arar.
Cinayetin olduğu gün çocuğunu kaybetmiş olması beni çok üzdü. Eski eşiyle aralarında geçen problemin ufak bir şiddetli geçimsizlik olacağını düşünmüştüm ilk bölümlerde ama arkadan bir aile dramı çıktı.
Seo Pan Suk bildiğimiz gibiydi, son bölümlere doğru oda açıldı, çaylakları kucakladı, bağrına bastı. Hepsini çok güzel yetiştirdi. Ulan Seo Pan Suk :") İlk bölümler kendisinden bir ufak şüphelendiğim için üzgünüm, ama ne yapabilirim, tenhalarda menhalarda Jo Hyung Cheol'le buluşursa ne düşünebilirim başka. Kısa bir zaman sonra olayı anladım tabi. İyi ters köşe olduk Dedektif Seo olayında da. Karizması hala efsane. Her öpüşme sahnesinde verdiği ekstrem tepkileri beni çok güldürdü ahahaha. Hala çok yakışıklı, hala muhteşem bir insan bu arada <3
Başıma bir şey gelmeyecekse, Lee Seung Gi'nin hiçbir yapımını izlemedim... Ama denk gelmedi napabilirim... Çok beğenmezdim de kendisini ama bana laflarımı yedirdi sağolsun.
Dae Gu Dae Gu! Cinayet masasına neden geldiğini ve nereli olduğunu söylemek istemeyen, herkese sabahtan akşama kadar "salaksınız hepiniz" bakışları atan, asabi, soğuk ve yalnız adam. Evet, welcome to kdrama. Tabi Dae Gu'muzun bu hareketlerinin altında annesinin cinayete kurban gitmesi yatıyor. Masan Okul Hemşiresi'nin oğlu olan Kim Ji Yong bir yetimhaneye gidince ismini değiştiriyor ve çok çabalıyor. Cinayet masasına hem annesinin katillerini yakalamak hem de sorumlu tuttuğu Seo Pan Suk'tan intikam almak için geliyor. Evet onun tarafından bakınca Seo Pan Suk bi miktar şüphe çekiyor ama adam kendini anlattı, olayda suçu bile yokmuş, yine gıcıktı adama. Ah Eun Dae Gu. Yine dört çaylak arasında en iyilerden birisiydi. Yalnız kendine ve sinirine hakim olmada birtakım problemler yaşıyordu. Son bölümlerde kendisine çok üzüldüm. Finale iki bölüm falan kalmıştı dedim ki bu çocuk bu kadar şeyle nasıl yaşayacak? Yeni şeyler açığa çıktıkça daha çok yıkıldı çocuğum. Son ana kadar olayları çözeceğim diye parçaladı kendini. Çocukluğunu canlandıran oyuncu da çok şekerdi. O çocuğun geleceği parlak bence. Yani 2014'ten bu yana neler yaptı ne oldu bilmem ama bence alıp yürümesi gerekirdi. Dae Gu'nun Soo Sun'a Ji Yong olduğunu açıklayış şekli çok hoşuma gitti :3
Eo Soo Sun (Go Ara)
Soo Sun cinayet masasına maaşı iyi olduğu için gelmiş bir kızımız. Aslında idol olmak istiyormuş.
Kendisi hakkında ilk izlenimimiz siren yerine kupa alması olunca kimsenin umudu kalmadı... Ahahaha. Eo Soo Sun dedektiflik sınavını defalarca kez geçememiş bir kızımız. Aynı zamanda ilk zamanlar elini attığı her şeyi berbat etti :P Ama ben kendisini çok sevdim. Sıcak kanlı tavırları sayesinde grubun bağlayıcı unsuru oldu. Çok affediciydi, çok şirindi, inanılmaz sevgi doluydu. Sonlara doğru inanılmaz gelişti. Dedektif Seo olayını çözmesini herkesten beklerdim ama Soo Sun'un çözmesi... Gururlandım kendisiyle :3 O tez canlı halleri çok güzeldi. Go Ara'yı ilk kez izledim ama çok başarılıydı. Bu arada o gözlerin güzelliği nedir yahu? Ağlarken bildiğimiz yeşil oluyordu. Hastası oldum gözlerinin.
Eun Dae Gu'yla çok sevimli bir ilişkileri vardı ve bence çok yakıştılar. Çocukluk anıları da pek bir sevimliydi. Ve Soo Sun Dae Gu'nun Ji Yong olduğunu da çözdü. Helal kızıma. Annesinin davasından vazgeçmemesi beni çok mutlu etti. Son bölümlerde beni ve Dae Gu'yu süründürmediği için teşekkürler ahahaha Son bölümlerde Dae Gu'ya olan destekleyiciliği de çok hoşuma gitti. Soo Sun, my girl :") Bir de daha güzel giyinse beni çok mutlu edecekti. Soo Sun'ın gençliğini oynayan Ji Woo herkes tarafından çok beğenilmiş, geleceğinin parlak olduğu söylenmiş. Belki kendisini Age of Youth 2. sezonda izlemesem aynı şeyi düşünebilirdim ama oradaki oyunculuğu o kadar olmamıştı ki, burada da ön yargımı kıramadım.
Park Tae Il (Ahn Jae Hyun)
Ahn Jae Hyun'u daha önce My Love from the Stars'da izlemiştim. Arada çok bir zaman olmamasına rağmen buradaki oyunculuğu daha güzeldi bence. Beni rahatsız etmedi. Park Tae Il kendi halinde, grubun moda ikonu, tatlış bir elemandı. Cinayet masasına eğlenceli olduğu için gelmişti. Dae Gu kadar olmasın, onun da hazin bir hikayesi vardı kendine göre. Doktormuş eskiden daha doğrusu okuyormuş ancak ilk sınıfta bırakmış. Beni en çok etkilediği an bıçaklandığı ama ona rağmen kolyeyi bırakmamak için direndiği andı. Onun dışında çok vurucu bir atılımı olmadı ama ekibi tamamlayan unsurlardan birisiydi. Kim Sa Gyung'la olan ilişkilerini bir türlü rayına oturtamadım ama. Bir tatilde birbirinize bu kadar şeyi anlatabildiniz yahu, Seo Pan Suk boşanmayla ilgili bu kadar şey bilmiyordu. Babası da değişik bir adamdı bunun, ne zaman görüşseler "pü senin" tarzı bi şeyler söyleyip gidiyordu, sıkıntılı bir amcamızdı. Tae Il çok sallamadı ama onu, sonuna kadar kendi bildiğini yaptı. Arkandayız Park Tae Il.
Ji Guk (Park Jung Min)
Park Jung Min'i de daha önce hiçbir yerde izlemedim. Ama burada gayet eğlenceli bir karakterdi. İnanılmaz vasattı ama ahahsha. Aslında trafik polisi olarak çalışmak istemiş ancak orada yer olmadığı için cinayet masasına gelmişti. Gangnam'da yaşamak istiyormuş da.
Onun da son bölümlerde bizi şaşırttığı oldu tabi. Hele o telefonu kitapçıdan aldığı sahnede hayran kaldım kendisine. Dae Gu Dae Gu diyerek Dae Gu'nun peşinden gezmesi çok sevimliydi. Soo Sun'dan hoşlanıyordu ancak hiç aşk üçgeni gibi bir durum yoktu ya bayıldım. Zaten baktı Eo Soo Sun'un da gönlü Dae Gu'da, hiç açılmadı bile. Kaldı mı böyle insanlar be Ji Guk-ssi?
Herkesin aklında kalan defalarca rehin alınmış olması. Birde diyor ki ben alışığım artık :P Çocuk rehine durumlarında ne yapacağını bile öğrenmiş durumdaydı.
Lee Eung Do (Sung Ji Ru)
Babaa ahahah Sung Ji Ru'yu illa bir yerlerde izlemişimdir ancak şimdi hatırlamıyorum. Dedektif Lee tüm ekibin babası gibi bir şeydi, tabi evde de beş çocuk babası olunca. Seo Pan Suk'un en yakın iş arkadaşıydı ve zavallı Dedektif Lee sürekli Pan Suk'u frenliyordu. Ama Savcı Han'a vurmasını durduramadığı için gayet mutluyum, keşke daha çok vursaydı Pan Suk :P
Çocukları Pan Suk'un aksine daha çabuk benimseyip yol göstermeye çalıştı. Ayrıca gayet de iyi bir polisti. Ufak tefek fireleri olsa da genele bakınca olaylarda gayet iş bitiriciydi.
İyi bir polistin Dedektif Lee, her ekibe lazım bir tane senden. Eun Dae Gu'nun arkasından "Her an düşecekmiş gibi geliyor." derken üzüntüsü samimiydi. Hepsini son ana kadar korudu kolladı.
Kim Sa Gyung (Oh Yoon Ah)
Ekipten değil ama yengemiz, bahsetmezsek ayıp olur :P Daha önce hiçbir yerde izlemediğim Oh Yoon Ah hayat veriyor Kim Sa Gyung'a. Bence gayet de başarılıydı. Ay bir de ne kadar güzel bir kadın. Dizi boyunca hem güzelliği hem giydikleri o kadar güzeldi ki.
Kim Sa Kyung Kayıp Kişileri Arama Timi'nin başındaydı. Seo Pun Suk'tan yıllar önce çocuklarını kaybetmeleri sebebiyle boşanmış. Çocuğun ölümünden Pan Suk'u sorumlu tutuyordu. Görüyorsunuz, bir değil iki değil herkes adamı bir şeylerden sorumlu tutuyor. Ama işin iç yüzünde kendisi iki tarafa da yetişmek için paralanmış elinde de hiçbir şey kalmamış sonuç olarak.
Başlarda bakışlarından nefret saçıyordu Pan Suk'a ama beklemediğim kadar hızlı yumuşadı. Bu kadar beklemiyordum. Ama iyi de oldu, çok tatlış bir ilişkileri vardı. Bir ara Seo Pan Suk, Eun Dae Gu ve Soo Sun arasında bir aşk üçgeni oluşacak diye çok korktum, şükür olmadı öyle bir şey.
Kim Sa Gyung sevimli bir karakterdi, vakaların çoğuna yardımcı oldu ve taktikleri işe yaradı. Ayrıca hastanede oğlu kucağında ağladığı sahneye iki kere flashback yaptılar, ikisinde de gözlerim doldu. Bence orada da çok başarılıydı.
Dizi baştan daha komedi unsurlarıyla başladı. Ekip üyelerinin baştaki tüm olayları ellerine yüzlerine bulaştırmaları. Rehin alınmalar, yaralanmalar, hapisler falan derken. Amir Cha Tae Ho'nun gelip 3. Ekibin masalarının olduğu yere fasulye serptiği sahnede gülmekten yıkıldım. Adam haklı, lanetli gibi iki bölümde bir birine bir şey oluyordu. Bir türlü kurtulamadılar dertten.
Ekibin dördünün de arasındaki iletişim çok şirindi bence. Yavaş yavaş yakınlaşıp sonlarda gerçekten tam bir ekip oldular.
Ama Seo Pan Suk bir ara ekipten çok çekti ahahah. Ekibiyle ilgili yaptığı yoruma çok güldüm. "Biri benden nefret eder, biri de kadınımın peşinde." ahahaha. Asansör ahnesinde "Telefonumu da mı kopyaladın?" demesi, yemek yerken Dae Gu'ya "Bazen bu ekibin lideri ben miyim sen misin diye merak ediyorum. Sen de merak etmiyor musun?" deyişi falan çok komikti. Zavallım çok çekti ekibi yola getirene kadar. Ama sonra hepsinin birbirine bağlanması süperdi. Soo Sun'un Seo Pan Suk'a yazdığı mektup... Hüüü... Altına "Sonsuza dek çocuğunuz, Eo Soo Sun" yazması... (5 dakikalık ağlama molası verilmiştir.)
Dizide sürüsüne bereket kötü var tabi. Çünkü polisiye dizi yani olması gerek. Ama uzun süredir hiç bu kadar gıcık olmamıştım. Son beş bölümde yerimde duramadım sinirden. Son bölüme gelmişiz hala işler düğüm. Delirdim yahuu. O Yoo Ae Yeon ve babası Yoo Mun Bae'yi elime verseler boğardım sinirimden heralde. Neler yapmışlar ya. En son tüm olay ortaya çıktığında sorguladım cidden. Bir insan bu kadar kötü olabilir mi diye sorguladım kendimi. Kaç kişinin hayatını kararttı. Savcı Han zaten tam nefretlik bir karakterdi, sinirlerim hopladı her gördüğümde. Bir süre hiçbir yerde karşıma çıkmazsa çok sevinirim.
Ayrıca Şef Kang'ı da son bölümde bir kahraman yaptılar da bence o da melek sayılmazdı. Tamam pişman olmuş, yasa çıkınca teslim olacakmış bla bla da geçelim bunları. İşin çoğuna dahil olup bir de soruşturmaya defalarca taş koymadı mı, ben ona bakarım aga. Üzgünüm Şef Kang ama çok üzülemedim sana.
Ji Yong ve Soo Sun'un flashbackleri de çok şirindi. Küçükken kötü bir başlangıç yapmışlardı, ikisi de çok komikti :P Her şekilde aralarındaki iletişim çok hoşuma gitti. Eun Dae Gu'nun Soo Sun'a hislerinin yavaş yavaş değişmesi de çok güzel işlenmişti, pat diye olmadı. Son bölümlerde "Nasıl ideal tipi olmam?!" çıkışları çok şekerdi. Ama Soo Sun'un cevabı daha şekerdi.
"Kimmiş peki senin ideal tipin?"
"Arkadaşın... Kim Ji Yong."
Bu ikilinin romantik sahneleri de pek dokunaklı, pek güzeldi. Park sahnesinde Soo Sun'un "Ağlamak istiyorsan söyle." dediği yer çok hoştu mesela.
Benim için dizinin bir sahnesi var ki, yıldızıydı resmen dizinin. Savcılık tüm dava evraklarını almak için geldiğinde Eun Dae Gu'nun odadan beyzbol sopasıyla çıkıp tüm bilgisayarları kırdığı ve "bunları alsanız da hiçbir şeyi araştıramazsınız." dediği sahne. Oradaki bakışları ve duruşunda o dibe vurmuşluğu, tükenmişliği ve gözünü ne kadar kararttığı o kadar belliydi ki, kimse ne yapma dedi ne de dur. Savcı Han'ı bile geri püskürttü o tavrı. O sahneyi kaç kere geri sarıp tekrar tekrar izlediğimi hatırlamıyorum. Çok, çok güzeldi. Çok vurucuydu.
Onun dışında son bölümlerde olayın bu kadar çetrefilli hale gelmesi beni yordu. Daha erken çözülse daha az sinir hastası olabilirdim. Ama yine de hiç sıkılmadım ilginçtir. Çok kısa bir sürede bitirdim diziyi.
Yalnız kafama yatmayan bir kaç şey oldu. Mesela Soo Sun çocuklarla kalacak diye bekledim kaç bölüm. Madem kalmayacaktı o çadır işini niye sıkıştırdılar araya ahahahsa. Bir de şey çok mantıksızdı. Ji Yong'un annesini o kadar tanıklık yapma falan sıkıştırdılar, sandık kadın misilleme olsun diye öldü, ee o olayla hiç alakası yokmuş. Ji Yong'da öyle boşu boşuna Seo Pan Suk'tan nefret ettiğiyle kaldı.
Dizide tüm ilişki rolleri çok açıktı, bizi gereksiz germediler bu yönden. Onun dışında bol bol aksiyon, güzel ve eğlenceli bir ekip, komik bir merkez. E daha ne istiyoruz ki? Gayet güzeldi, izlemeyen varsa buyursun hemen izlesin. Ama polisiye sevmeyenler için iyi bir tercih olmayabilir. Çünkü ne kadar da olsa polisiye ve aksiyon ön planda. Meraklısına ne ala, seve seve izledim ben. Zekice kurgulanmış bir olay örgüsü var, son bölüme kadar aralıksız izledim son beş bölümü. Kim ne yapmış, neden yapmış, kolayca cevabı verilen sorular değil, tahminler genelde yanılgı çıkıyor o yüzden eğlenceli. Polisiye seven herkesin çok seveceği bir dizi olduğunu düşünüyorum. Ben referans veriyorum, çok çok güzeldi!
Tüm OST listesi de çok güzeldi ayrıca. Ben en çok Lee Seung Chul-I'm In Love ve E.D.E.N-One Love'ı sevdim ama tüm OST listesi çok keyifli şarkılardan oluşuyordu.
Tüm OST listesi de çok güzeldi ayrıca. Ben en çok Lee Seung Chul-I'm In Love ve E.D.E.N-One Love'ı sevdim ama tüm OST listesi çok keyifli şarkılardan oluşuyordu.
Seo Pan Suk ahahaha tüm romantik sahnelere tepkisi ektedir.
Seo Pan Suk bey napıyorsunuz ahahaha
Gözlerinin güzelliği...
Namınız yürüsün be 3. Ekip. Çok güzelsiniz <3