Melabaa melaba. Bugün sizinle tatlıış mı tatlış bir dizi olan Because This Is My First Life'ı konuşacağız. En son izlediğim dizi Moon Lovers olunca, tahmin edebileceğiniz gibi tarihi depresyonumdan sıyrılmak adına şöyle entrikasız, çerezlik ve Netflix'te olan (burası çokomelli) bir dizi arayışına girdim. Ha laf arası gelmişken, bu dizi özelinde konuşursam Netflix'in çevirisi gerçekten kötüydü. Eğer her yerinden bahis sitesi reklamı fırlayan sitelere tahammülünüz varsa düzgün çevirisiyle izleyin. Benim yoktu, yarısını kulak aşinalığıyla çevirdim ahahahah
Yaşım ilerledikçe (böyle konuşunca da 21 yaşında değilim gibi oldu) bu tarz slice of life dizileri daha çok sevmeye başladım. Kaygılar ortak, olaylar ortak, benzer problemlerimiz var hayatta, o yüzden insan daha iyi çıkarım yapabiliyor. Tamam, günümüzden Goryeo'ya ışınlanan bir kızın hikayesi gerçekten ilgi çekici olabilir, ama kaçımız 4. Prens'le fingirdeyebiliriz şimdi Allah aşkına ahahsahsh
Because This Is My First Life / This Is Our First
Yayıncı: tvN
Bölüm sayısı: 16
Yayın tarihi: 9 Ekim-28 Kasım 2017
Senarist: Yoon Nan Joong
Yönetmen: Park Joon Hwa
Dizinin konusu hakkında konuşursam, dizi liseden beri arkadaş olan üç kızın hayatı ve yaşadıkları çevresinde şekilleniyor. Dizinin baş rolü olan Yoon Ji Ho (Jung So Min) Seul'de arkadaşının sevgilisi aracılığıyla bir ev kiralar. Yanlış anlaşılmalar sonucu Nam Se Hee'nin (Lee Min Ki) evini kiraladığını evde karşılaştıklarında fark ederler. Ne yapacaklarına karar vermeleri zor olacaktır.
Devamı çok spoi sayılmadığı için orayı da anlatayım bari. Ji Ho'nun ucuz bir eve, Se Hee'nin de sorumluluk sahibi yüksek bir kiracıya ihtiyacı vardır. Bunlar aynı evde yaşar giderken, Se Hee'nin annesinin evlen diye baskı yapması, Ji Ho'nun da yıllardır kendini hiçbir yere ait hissedemediği için bir evi olması fikrinin cazipliği sebebiyle bir anlaşma evliliği yapmayı kabul ederler. İki yıl sürecek bir evlilik sözleşmesi imzalayıp, iki yıl sonra feshetmek amacıyla yola başlarlar.
-buradan sonrası eser miktarda spoi içermektedir.-
KARAKTERLER
Jung So Min'i Playful Kiss'te izlemiş olan herkes gibi ben de o günden beri kendisine bayılıyorum. Çok güzel olduğu gibi oyunculuğunun da çok iyi olduğunu düşünüyorum. Kendisi bu dizide Yoon Ji Ho karakterini canlandırıyor.
Yoon Ji Ho, ikinci sınıf bir drama yazarı. Yardımcı yazar olarak geçiyor ve kariyeri bir türlü yükselişe geçememiş. Ama işine tutkuyla bağlı. Yazmaya odaklanmak ve kardeşiyle yaşamamak için ev arıyor. İlk bölümde, güvendiği dağlar kayak merkezi olunca, durakta beklerken karşılaştığı Nam Se Hee'nin korkunç bilimsellik akan teselli sözlerinden ne hikmetse çok etkileniyor. (maşallah cümleye bak, başını unuttum yarısında.) Tabi normal bir insan etkilenince teşekkür eder, bu kız da bir değişik, bir daha nerede karşılacaz ya amaaan, diyo ve tutup çocuğu öpüyor, evet öpüyor. Bil bakalım nerede karşılaşacaksınız canım??
Yoon Ji Ho karakterini bazı yönleriyle kendime çok benzettim ve o yüzden çok benimsedim sanırım. Kırılınca tamamen içine dönüp surat asması bana çok benziyor. Yardımseverliği, yufka yürekliliği, patlama noktasına gelene kadar herkese güler yüz göstermesi, bir kızınca tam kızması falan inanılmaz hayatın içinden özellikleriydi. Soo Ji'nin "Ho Rang ve Won Seok ayrılmış, ararsa açma, git uyu önce." diye tembihlemesine rağmen telefonu ilk çalışında açması, seni çok üzerler Ji Ho :( Yaşama azmine de çok saygı duydum. Bazı özellikleri beni kızdırsa da genel anlamda çok sevdiğim, örnek aldığım bir karakter oldu. Hem Playful Kiss'te, hem de burada lakabının Salyangoz oluşu da hoş bir detaydı.
Se Hee ile ikisinin de ihtiyaç duydukları (kira-ev) şeyler yüzünden bir evlilik sözleşmeleri yapmaları da şovdu biraz. Tamam mantık evliliğine de okay de, biraz mantıksız bir mantık evliliği değil miydi bu sadece soruyorum? Ama yine de evlilik hayatlarını çok sevdim.
Nam Se Hee (Lee Min Ki)
Lee Min Ki'yi sadece, yine Jung So Min'le beraber konuk oldukları Why Secretary Kim'de izledim. O kadar iyi bir oyuncu ki, taban tabana zıt karakterlerin altından bu kadar iyi kalkabilmiş. Ama kendisinin lafı açılmışken, eskiden beri bu adamı Japon aktörlere benzetirim. Özellikle bir on yıl önce falan, inanılmaz benziyordu bence, şimdi alın bu bilgiyle naparsanız yapın :P
Nam Se Hee bir yazılımcı, evini kredi çekerek almış, bu yüzden de kredi borcunu ödemek için evdeki bir boş odaya sorumluluk sahibi bir kiracı arıyor.
İlk bölümlerde aha buzdolabı, aha bu da Nam Se Hee, hiç bir fark yoktu yani. Dümdüz bir adam yaa, dümmdüz. Allahtan sonradan şöyle bir açıldı, insana benzedi ahahaha Çevremde olsa "Allahın cimrisi" deyip köşe bucak kaçacağım bir insandı ama burada ne bileyim, bir sevdim kendisini. Aslında para harcamamak için evde yemek yiyen, işe sürekli otibisle gelip giden bir asosyal ahahaha Ama son bölümlerde pek bir şekerdi. Sol beyin ev, sağ beyin kedi lakabını hak ediyordu ilk bölümlerde. Hayatında bir tek işi, evi bir de kedisi vardı. Her şeyi planlı programlı, çok yorucu cidden (sanki ben böyle değilmişim gibi adama bok atmam peki??) Arkadaşı Sang Goo'nun şirketinde çalışan maaşlı bir yazılımcıydı. Yaşasın CEO olmayan karakterler!
Son bölümlerde "uyusak yesek yeter, evi napcaz zaten başka?" kıvamına gelmesi de ayrı bir ironiydi. Ey aşk sen nelere kadirsin ya ahahshah Yine de ilk bölümlerdeki nemrut, planlı haline bin basar yaralı kuş halleri. Yerim beni onu aahhahaha Aynı zamanda bir yerine çarpmamak için takla attığı motorsikletin, karısı için aynasını kırması, nereden baksan kral hareket. Biraz faul oldu ama olsun.
Evliliklerinin temelini oturup birlikte bira içip Arsenal maçı izlemelerinin oluşturması pek bi şirindi. Zaten onun dışında pek bir icraat göremedik. İlk bölümlerdeki saçını da değiştirmesi kararına çok saygı duydum, şükür. Hele finalin son on dakikasında saçı için her şeyi verebilirim, tşkrlr.
Nam Se Hee bir yazılımcı, evini kredi çekerek almış, bu yüzden de kredi borcunu ödemek için evdeki bir boş odaya sorumluluk sahibi bir kiracı arıyor.
İlk bölümlerde aha buzdolabı, aha bu da Nam Se Hee, hiç bir fark yoktu yani. Dümdüz bir adam yaa, dümmdüz. Allahtan sonradan şöyle bir açıldı, insana benzedi ahahaha Çevremde olsa "Allahın cimrisi" deyip köşe bucak kaçacağım bir insandı ama burada ne bileyim, bir sevdim kendisini. Aslında para harcamamak için evde yemek yiyen, işe sürekli otibisle gelip giden bir asosyal ahahaha Ama son bölümlerde pek bir şekerdi. Sol beyin ev, sağ beyin kedi lakabını hak ediyordu ilk bölümlerde. Hayatında bir tek işi, evi bir de kedisi vardı. Her şeyi planlı programlı, çok yorucu cidden (sanki ben böyle değilmişim gibi adama bok atmam peki??) Arkadaşı Sang Goo'nun şirketinde çalışan maaşlı bir yazılımcıydı. Yaşasın CEO olmayan karakterler!
Son bölümlerde "uyusak yesek yeter, evi napcaz zaten başka?" kıvamına gelmesi de ayrı bir ironiydi. Ey aşk sen nelere kadirsin ya ahahshah Yine de ilk bölümlerdeki nemrut, planlı haline bin basar yaralı kuş halleri. Yerim beni onu aahhahaha Aynı zamanda bir yerine çarpmamak için takla attığı motorsikletin, karısı için aynasını kırması, nereden baksan kral hareket. Biraz faul oldu ama olsun.
Evliliklerinin temelini oturup birlikte bira içip Arsenal maçı izlemelerinin oluşturması pek bi şirindi. Zaten onun dışında pek bir icraat göremedik. İlk bölümlerdeki saçını da değiştirmesi kararına çok saygı duydum, şükür. Hele finalin son on dakikasında saçı için her şeyi verebilirim, tşkrlr.
Woo Soo Ji (Esom)
Aaaah, işte favori bebeğim gelmiş. Esom'u daha önce hiç bir yerde izlemedim. Ama buradaki karakteri kalbimi çaldı.
Woo Soo Ji, Ji Ho'muzun liseden çok yakın bir arkadaşı. Bir şirkette müdür pozisyonunda çalışıyor bu bebek. Hayatta en çok annesine önem veriyor. Aşk meşk umrunda değil, niye evleniyoz ya, bakış açısına sahip biri. O yüzden düzenli ilişkilerden ziyade, tek gecelik ilişkileri olmuş.
İnanılmaz güçlü bir karakterdi. Ama işini korumak için tüm mobbing ve tacizlere boyun eğmek zorunda kalması beni çok üzdü. İş hayatında kadınlara yönelik ayrımcılık gerçekten korkunç boyutlarda Kore'de de. Ama yine de sonunda yöneticiye attığı yumruk beni çok rahatlattı. Aslında hayali patron olmak olan ama sonunda çalışan olmuş, gece gündüz çalışan bir plaza kadınıydı. Kendi işini kurmasına öyle sevindim ki. Motorla geldiği sahnenin de, hastasıyım.
Fevri, bağımsız, güçlü ve aradaşlarına sadık bir kadın karakter, ekranlarda görmeyi o kadar özlemişiz ki böylelerini. Arkadaşlarıyla oldukları her an çok doğaldı. Onun dışında dizide en sevdiğim ilişki de Soo Ji ve Sang Goo ikilisine aitti. Böyle bir kimya, böyle bir güzellik yok!
Dizi boyunca çok güzeldi. Su gibisin Esom, su!
Ma Sang Goo (Park Byung Eun)
Dizideki favori erkek karakterim de ektedir! Ya Ma Sang Goo, gerçekten dizinin en mükemmel erkeğiydi. Hem yakışıklı, hem zengin, hem ilgili, hem komik hem de aşık. Bebek ya bebek!
Kendisi bir yazılım şirketinin CEO'su, Nam Se Hee'nin de çalıştığı şirketin, Evlenme, Randevulaş diye bir uygulamaları vardı, evet dünyanın en saçma yazılımı katılıyorum ahahaha Appstore'da görsem indirmem arkadaşlar o kadar (ki ben her şeyi indiririm, kurşun dökme uygulaması vardı bir ara telefonda???). Nam Se Hee'yle de uzun süredir arkadaşlar aynı zamanda. Şimdi CEO falan dedik de, bildiklerinizden değil. Adam şeker topu. Zaten öyle çok büyük bir şirket de olmadığı için akşamları oturup şirkettekilerle Monopoly oynuyolar öyle bir CEO ahahshah
Soo Ji'yle olan ilişkisi muhteşemdi. Sang Goo'nun ittirmesiyle başlamasına rağmen sonra temele oturup gerçek bir ilişkiye dönmesi, birbirlerine olan tavırları çok şirindi. Duygusallığına ise bittim ya, duvar gibi olmayan karakterlere bayılıyorum. (Diss to duygusuz kdrama erkekleri)
Çok sevdim yani, favorimdi.
Alfa bir couple değil de ne?
Yang Ho Rang (Kim Ga Eun)
Bu da bir başka dünya güzeli. Maşallah dizide kendisini çok sevdim. Kızımızı daha önce hiçbir yerde de izlememiştim bu arada.
Yang Ho Rang'da, bizim kızların üçüncü üyeleri, Liseden beri arkadaşlar. Her zaman neşeli, cıvıl cıvıl, renkli bir karakter Ho Rang. Ma Sang Goo'nun da üniversiteden arkadaşı olan Shim Won Seok ile uzun yıllardan beri bir ilişkisi var.
İlişkileri klasik ayrıl-barış artık yalama olmuş, yedi senedir daha çok evliliğe dönmüş ilişkilerdendi. Ho Rang evlenmek istiyor, ancak sevgilisi Won Seok işlerini bir türlü düzene koyamıyordu. Buna rağmen başlarda sevimli bir çifttiler ama sonlara doğru ikisinin de bir enerjisi çekildi, bi haller oldu, ayrıldılar zaten.
Ho Rang, evinin kadını, çocuklarının anası olmak isteyen bir kadın. Kime benziyor, kime benziyor bu hayali diyordum ki buldum, Fight For My Way'deki Sul Hee de aynı hayali kuruyordu. Ama Ho Rang'ı daha çok sevdiğimi belirtmeliyim:P
Hele başlardaki enerjisinin hastası oldum ya, full cilve! Ama uygulama üzerinde birisiyle konuşmasını onaylamadım. Bir anlamı olup olmamasının önemi yok, bence aldatma bu fikrin genelidir. Sonlardaki elemanı da baştan bir onayladım ama kızla balayı hayali falan, yavaş yavrum bir evlenseydiniz ya önce. Adam evlenmek için can atıyor adeta, kendisini üç hayırla uğurladık.
Daha önce Age of Youth'da ve Descendants of the Sun'da izlediğim Kim Min Suk'u ve bebek suratını pek bir severim. O yüzden dizide sinir olsam da "Oy çen evlenemiyo muçun çenn?" diye yükseldiğim için kızamadım da doğru dürüst. Kendisi saçma bir uygulama üreten bir mühendisti. Uygulamayı kullananlar, "Bu uygulamayı neden yaptınız acaba??" falan diyorlardı... Aslında iyi hoş bir delikanlıydı da Ma Sang Goo'yla aptal aptal şeyler düşünüp, Ho Rang'ın kızdığı şeyi bulma tahminleri beni yıktı geçti. Bu kadar mı anlamaz ya insan?
Onun dışında tutarlı biriydi, ama evlilik afakanları beni de bastı. Tamam düzenin oturmadı eyv de kız yedi yıl beklemiş, artık bas nikahı diyo, çocuk istiyom ben diyo, daha ne desin yav? Evlilik delisi insanları ben de sevmem ama yedi yıl çıkmak da biraz şov? Neyse, Kim Min Suk'u severim, yüklenmiycem. Bu hikayede yanan muhasebeciyle, Bo Mi oldu.
Off şu terasları çok güzeldi be, teraslı ev özlemim depreşiyor.
Dizinin sevdiğim yönlerinden bahsetmek istiyorum biraz.
Öncelikle kızların lisede başlayıp bu günlere kadar dolu dizgin gelen arkadaşlıkları bence çok güzeldi. Moralleri bozuk olduğunda toplanıp içmeleri, birbirlerine destek olmaları falan çok güzeldi. Aşırı eğleniyor gibiler, ben de gelim mi kızlar?
Onun dışında çok güzel, vurucu replikler ve diyaloglar geçti. Aynı zamanda bunlar boş bir şiirselliğe sahip değildi. Hayatın içinden, ölçüp biçebileceğimiz konuşmalar verilmişti. Özellikle son bölümde Ji Ho ve annesinin hastanedeki konuşması çok hoşuma gitti. Keşke tüm replikleri çekebilseydim. Ji Ho ve Se Hee'nin okyanus kıyısında oturdukları sahnedeki şiir de çok güzeldi.
Yan karakterlerden Bok Nam'ı sevdim, güzel bir ters köşe oldu bize. O çocuğun şüpheli olduğuna emindim oysaki ajhahahah Kadroda dev yıldız isimlerin olmamasına rağmen hepsinin bizi bir şekilde hikayeye bağlamasını da çok sevdim.
Ya bir de dizinin, şovsuz movsuz misss gibi mutlu sonla bitmesine çok sevindim ya. Herkes evlenmiş, Ho Rang ve Won Seok'un bir de bebişi olmuş, daha ne isteriz Allah'tan???
Aileler, olaylar, yaşananlar çok gerçekçiydi bunu da çok sevdim. Problemler aynı problemler, yaşananlar aynı olaylar, bu beni dizinin içine daha çok çekti. İlk bölümde hatırlar mısınız bilmem, Ji Ho'nun evi ödemesine rağmen, evin erkek kardeşinin üstüne olduğunu duyan Soo Ji sinirleniyordu. Ho Rang da buna karşılık "Nerede yaşıyorsun? Kore'de evler erkek evladın üzerine yapılır. Soyun devamı için yapılan masraflar." diyordu. Orada o kadar çok şaşırdım ki, Kore'nin geleneksel tarzda, ataerkil aileleri de aynı bizdeki ataerkil aileler gibi. Bu tip gerçekçi replikler, beni ilk andan diziye bağladı. Tamam şaşaalı aşk hikayelerini seviyoruz, ama bunlar da bir başka, slice of life işte canına yandığım.
Yalnız bir şeyi eleştirmek istiyorum. Bu kadar hayatın içinden, sakin falan giderken birden önce tuvalette adamın eski manitiyle karşılaş, sonra ne hikmetse kadın CEO olsun, sana ulaşıp sözleşme imzalamak istesin falan bunlar çok tesadüf. Tesadüf olan dizi yok mu, tabi ki var. Ama böyle gerçek hayatı temel alan bir diziye çok fazla bence. Ki dizinin vadettiği şeyler de aksiyon değil. Son bölümlere renk ve heyecan katmak için yapılmış klasik bir hamle olsa da ben çok gereksiz buldum. Aynı zamanda başka kimse kalmamış gibi Go Jung Min ile Yoon Ji Ho'nun sürekli buluşup yok tırmanmaya, yok içmeye gitmesine de ayar oldum, kanka olacak son insanlarsınız siz, aloo. Son üç bölümü de çok sıkılarak izleyeyim itiraf edeyim. Herkese ölü toprağı serpilmiş, herkes mutsuz, bıkkın. YA Bİ OTURUP KONUŞSANIZ RAHATLAYACAKSINIZ GERÇEKTEN BEN ÜLKECEK SİZE İLETİŞİM DERSİ VERMEK İSTİYORUM BAZEN. HOF. Ji Ho ve Se Hee konuşamadıkça, bana sağdan soldan bi geldiler.
Bi de Ji Ho'ya kızgınım. (o da çok üzüldü ya şu an.) Ya madem adamla sözleşme iptali yapma sebebin gerçek bir ilişkiye başlamak, niye zahmet edip söylemiyosun kızım, amacın ne? Adamın acı çekmesinden zevk falan mı alıyosun ruh hastası, derbedere bağladı adam, evini sattı ya. Gerçekten bunlar beni deli etti son bölümlerde.
Bu fotoğraf ahahshah Başınıza silah mı dayadılar abi sizin evlenin diye??
Tüm bu incelemelerim ışığında ne karar verdiniz bilmiyorum ama bence izleyin. O son bölümleri saymazsak, o kadar sakin ve kendi temposunda giden bir diziydi ki. Ama dizinin merkezinde üç çift ve onların yaşam alanları yer aldığı için bu farklı üç hikayede sıkılma ihtimaliniz yoktu. Ben bir hafta sonu oturup dizinin yarısından fazlasını izlemiştim. Entrikadan, ihtirastan, kaç kovaladan sıkıldıysanız çok iyi gelecektir. Tüm karakterler güzel planlanmış ve iyi oturmuş karakterlerdi. Eğleneceğinize eminim. Zaten Jung So Min o kadar şirin ki, yalnızca o bile götürür diziyi :3
OST meselesinden hiç bahsetmezsem ayıp olur, çünkü çok şirin mi şirin dizi müzikleri vardı. Sevdiklerimi aşağıya bırakıyorum, lütfen siz de dinleyin:3
Uji-Drawing A Star
Haebin(gugudan)-Everyday
MoonMoon-Marriage
Moon Sung Nam-This Life
Hee Jin ft. Lee Yo Han-Shelter
Ryu Ji Hyun-Tomorrow
İzlerseniz yorumlarınızı benimle paylaşın. Öpüldünüüz.
"Sıradan bir hayatta bile, yıldızların parlayarak anından geçtiği anlar olabilir. İşte o anlarda, o yıldızı kaçırmamalısın ve onu yıldız bohçanda dikkatlice saklamalısın. Böylece ileride zor zamanlardan geçerken ve yorgun düştüğünde onu çıkarıp yıldızlarına bakarak zor zamanlara tahammül edebilirsin."
Yıldızlarınızı sıkı sıkı tutun, ve endişelenmeyin. Bu, hepimizin ilk hayatı!
Yıldızlarınızı sıkı sıkı tutun, ve endişelenmeyin. Bu, hepimizin ilk hayatı!