Sonunda o gün geldi, herkes sığınaklara! Evet arkadaşlar, en son geçen sene Nisan'da dönüş yapan GWSN'muz sonunda geri dönüş yaptı. Diğer albümler de bir yana, hem Soso'nun tekrar aramıza döndüğü, hem de kızların gerçekten farklı farklı kaynaklardan beslediği bu albümü yazmayı çok istiyordum, bir de GWSN son yıllarda adam gibi stanlediğim tek kız grubu o yüzden... Let's go.
GWSN'yu ilk albümleri The Park In The Night pt. 1'dan beri ilgiyle takip ediyorum. Eşsiz gezegen ve rüya konseptleri gerçekten çok ilgi çekiciydi ve takvimlerini dolunaya göre düzenliyorlardı. Bunlar hep ilgimi çekmişti ve ilk albüm de diğer albümler gibi kaliteliydi, hatta bir debut albümü için fazla bile sayılabilecek kadar. Tüm bunlar GWSN'yu -en azından benim için- birlikte çıkış yaptıkları çaylaklardan ayırdı. Şimdi bu bebişlerin beşinci albümü ve belki aralarında en farklı olanı.
Şarkıları tek tek ele almadan önce albüm hakkında konuşmak istiyorum. Albümün ön yayınından da çok net anlaşıldığı gibi bu albüm Gongwonseonyeo'nun en farklı tarzlara sahip albümlerinden birisi. Albümü belki kısaca dance kategorisine alarak basite kaçabiliriz, ancak tüm parçalar farklı tarzlarda üstelik bunların çoğu GWSN'nun yeni denediği tarzlarda. Eşsiz konseptlerini ve hikaye anlatıcılıklarını aynı potada eritmişler ve ortaya harika bir müzikal konsept çıkmış yani, hem de daha önce hiç yapılmamış. Ancak GWSN bu yenilikle, kendi konseptlerini öyle güzel harmanlamış ki bu tamamen farklı tarz üzerlerinde emanet gibi durmuyor, sırıtmıyor.
Parçalar albümde olsun, yer kaplasın mantığıyla oluşturulmamış. Zaten birkaçında kızların da eli, emeği var. Tüm parçalar cidden iyice planlanıp albüm oluşturulmuş. Şu anda, hala en fazla parçaya sahip olan The Park In The Night pt. 2 albümünü tahtından edecek bir albüm varsa, o da bu.
Ay'ın arkasını konu alan konsept, gökyüzünde heybetli görünen Ay'ın karanlık arka tarafından bahseden bir metafor. Bu metafor insanların içsel duygularını ve arkada yatan ve kimsenin önemsemediği benliğin yaralarını işaret ediyor.
Tracklist
1. Burn
2. I Can't Breathe
3. Like It Hot *title*
4. e i e i o
5. Starry Night
6. I Sing (lalala)
LIKE IT HOT *TITLE*
Albümün başlık şarkısı Like It Hot klibiyle ve altyapısıyla GWSN daha önceki uzay-rüya konseptini korumaya devam ediyor. Ancak şarkının gidişatı, nakarattan önce köprüden itibaren diğer şarkılarından farklı bir tarza evriliyor. Elektropop vuruşlarıyla birlikte soslu bir dans şarkısı oluyor ki bu da nakaratın kafanıza tam anlamıyla kamp kurmasını sağlıyor. Köprüler ve rap partları doğru şekilde yerleştirilmiş. Dinlemekten keyif alabildiğim şarkılardan, GWSN'nun da en iyi title parçası. Açık ara. Kızların seslerine uygun, akılda kalıcı bir parça. Yine akıllıca bir hamle olarak, albümde title olmaya en uygun şarkıyı title yapmışlar.
MV, daha önceki kliplerinden olan Puzzle Moon ile anlamlı benzerlikler içeriyor *teoriler dönmeye başlar* Özellikle yürüdükleri koridor ve albümün başındaki resim ve merdivenler, Puzzle Moon'un bitişini oldukça andırıyor.
Kişisel bir rica: Lütfen hime saç kesimini dünya üzerinden silin ve Lena dahil olmak üzere hiçbir idolde kullanmayın, yalvarıyorum.
1. Burn
Burn intro görevi gören, kısa bir açılış parçası, albümü açan şarkı olmaya uyacak bir şarkı, yüksek vokaller ve vurucu altyapısı birbiriyle uyumlu bir hava yakalamış. Sözleri ise dikkat çekici, acı veren geçmişi yakıp yeni bir insan olarak yeniden doğmaktan bahsediyor (beni yak kendini yak, her şeyi yak diyor yani kısaca). Intro olduğu için, altyapısında kullanılan çok elektronik sesleri görmezden gelebilirim. Albümü açmak için uygun, arkadan gelecek müzikal çeşitliliği işaret eden bir hali var, ancak benim favorim olmak için hem kısa, hem de fazla deneysel.
2. I Can't Breathe
Yine de albümdeki en farklı çizgide ilerleyen ve en güzel parçalardan birisi. Seviyorum çekinmeden farklı işler yapan grupları. Hele de altında yüzlerinin akıyla çıktılarsa.
4. e i e i o
Albümün en eğlenceli parçası ve farklı ritimleri konu etse de dibine kadar pop olma iddiasında bir şarkı. Komik sözleri ve sağlam bas vuruşları şarkıyı ve nakaratı yükseğe taşıyor. Nakarat tamamen akılda kalıcı ve dinlemesi cidden çok eğlenceli! Pop düzgün bir şekilde, olması gerektiği gibi yapıldığında çok eğlenceli bir şey cidden. No more ön yargı. Nakarattaki altı dolu baslar şarkının benzersiz havasını destekliyor. Bu bilgiler ışığında, eieio her zaman dinleyeceğim eğlenceli bir dans şarkısı. Ve bu kadar övdükten sonra, doğal olarak da bir başka favorim.
5. Starry Night
Bu yavaş ritim, bize albümün kapanışını sezdirdiği için albümün son kısımlarına uygun bir tarzı var.
6. I Sing (lalala)
I Sing albümün son şarkısı ve Starry Night'tan farklı olarak tamamen R&B bir şarkı. Şarkının havası, bir jazz barda, peçeteye karalanmış sözlerden oluşuyor gibi bir his veriyor. Bu yavaş R&B ve jazz benzeri havası albümün son parçası olmak için tamamen uygun ama benim kalbimi fethetmek için yeterli değil kkkk. Albümdeki varlığını ve yerini takdir ediyorum, kızların gerçek bir R&B üzerinde çalışmaları hoşuma gitti ancak albümün yıldızı olmak için I Sing'den daha iddialı şarkılar var. Yalnız yine de sakin ve yatıştırıcı havası bu yaz gecelerine çok yakışır bence. Balkonda, üstünüzde ince bir battaniyeyle dinlemeye uygun. Albümü bitirip kapattıktan sonra da başka bir şeyle uğraşırken i sing lalalalalalala diye en çok mırıldandığım şarkı oldu, bu da bir başarıdır bence :)
I Sing albümün son şarkısı ve Starry Night'tan farklı olarak tamamen R&B bir şarkı. Şarkının havası, bir jazz barda, peçeteye karalanmış sözlerden oluşuyor gibi bir his veriyor. Bu yavaş R&B ve jazz benzeri havası albümün son parçası olmak için tamamen uygun ama benim kalbimi fethetmek için yeterli değil kkkk. Albümdeki varlığını ve yerini takdir ediyorum, kızların gerçek bir R&B üzerinde çalışmaları hoşuma gitti ancak albümün yıldızı olmak için I Sing'den daha iddialı şarkılar var. Yalnız yine de sakin ve yatıştırıcı havası bu yaz gecelerine çok yakışır bence. Balkonda, üstünüzde ince bir battaniyeyle dinlemeye uygun. Albümü bitirip kapattıktan sonra da başka bir şeyle uğraşırken i sing lalalalalalala diye en çok mırıldandığım şarkı oldu, bu da bir başarıdır bence :)
Sonradan gelen edit: I Sing'i beğenmeyen kulaklarım adına herkesten çok özür diliyorum çünkü kendisi albümün en güzel parçalarından birisi şu an son tahlilde. Albümleri soğumdan yazmanın en kötü yanı bu işte. Yorumladığım albümlerin son parçalarında bu hataya çok sık düşüyorum. Çok yüksek parçalardan sonra son parçalar arada kaynıyor ve çok fazla şarkıdan çorbaya dönmüş olan ses sistemim resmen şarkıyı algılamıyor ki I Sing tam da böyle bir şarkı. İlk anda içine alan değil de altyapısının belli yerleri, vokal oyunlarıyla parlıyor. Starry Night ile kapışır hatta geçer diyorum, namın yürüsün I Sing'im <3
GWSN'nun şimdiye kadar olan albümleri için The Park In The Night'ın part 2'si ve bu albüm zirveye yerleşti bile. Part 2 bu albümün zıttı olarak tam olarak GWSN tarzı ama lezzetli şarkılarla doludur. Bu albüm ise GWSN'nun kendilerine elleriyle çizdikleri o müzikal sınırı kırmalarını gösteriyor bize. GWSN'nun kendilerine oluşturdukları o eşsiz tarzı çok sevdiğim için o sınırın içinde olmaları harika, yeni şeyler denediklerini duymak da öyle. O yüzden ilk üçleme ve The Keys albümünü GWSN ile tanışmak için kullanabilirsiniz. Daha sonra The Other Side Of The Moon ile GWSN'nun hem çok kendileri, hem de çok başka bir tarzı nasıl harmanladıklarını daha iyi görebilirsiniz.
Tüm bunlar ışığında, bu albümü gerçekten çok sevdiğimi tekrar söylüyorum. Bu albüm bir kırılma noktası. GWSN'nun başka nasıl tarzlar ve konseptleri, kendilerinden bir şeyler katarak deneyeceklerini hep birlikte göreceğiz. Ama şimdilik bu albüm bir şaheser. Dinleyelim, dinletelim.
Waiting for you, GWSN!
GWSN'nun şimdiye kadar olan albümleri için The Park In The Night'ın part 2'si ve bu albüm zirveye yerleşti bile. Part 2 bu albümün zıttı olarak tam olarak GWSN tarzı ama lezzetli şarkılarla doludur. Bu albüm ise GWSN'nun kendilerine elleriyle çizdikleri o müzikal sınırı kırmalarını gösteriyor bize. GWSN'nun kendilerine oluşturdukları o eşsiz tarzı çok sevdiğim için o sınırın içinde olmaları harika, yeni şeyler denediklerini duymak da öyle. O yüzden ilk üçleme ve The Keys albümünü GWSN ile tanışmak için kullanabilirsiniz. Daha sonra The Other Side Of The Moon ile GWSN'nun hem çok kendileri, hem de çok başka bir tarzı nasıl harmanladıklarını daha iyi görebilirsiniz.
Tüm bunlar ışığında, bu albümü gerçekten çok sevdiğimi tekrar söylüyorum. Bu albüm bir kırılma noktası. GWSN'nun başka nasıl tarzlar ve konseptleri, kendilerinden bir şeyler katarak deneyeceklerini hep birlikte göreceğiz. Ama şimdilik bu albüm bir şaheser. Dinleyelim, dinletelim.
Waiting for you, GWSN!