Merhabalar merhabalar! Bugün blogumuza Mystic Pop-up Bar'ı getirdim. Konuşacağız, tartışacağız.
Herkes hazırsa, başlayalım.
Herkes hazırsa, başlayalım.
Daha önceden de söylemiştim, bilen bilir. Ben genelde fantastik konulara sahip kdramaları izlemeyi seviyorum. Nispeten yeni oldukları bir alan olsa da bence bir süredir bu işi güzelce kotarıyorlar. Aynı zamanda Kore tarihi, efsaneleri ve Kore mitolojisi genelde olağanüstü ögelerle bezeli olduğu için fantastik konularla çok iyi uyum sağlıyor. Sanırım o yüzden, Mystic Pop-up Bar benim çok sevdiğim bir yapım oldu.
Dizi konu itibariyle hem Hotel Del Luna'yı hem de The Uncanny Counter'ı andırıyor. Ruhlar, kötü ruhlar, onların başka bedenleri ele geçirmesi gibi yönlerde efektler The Uncanny Counter'la aynı resmen. Diğer yönlerden de Hotel Del Luna'yı anımsattı, özellikle de ağacın konu alındığı yerler.
Bence Mystic Pop-up Bar herkesin severek eğleneceği bir yapım. Her bölümde ele alınan ilginç olaylar ve bunları çözülme şeklinin yanında arka planda da işlenen ve birbirine bağlanan bir ana hikaye olay örgüsünü keyifle takip ettiriyor. İşin içindeki mistik ve fantastik ögeler de cabası.

Mystic Pop Up Bar/Ssanggab Cart Bar
Yönetmen: Jeon Chang Geun
Senarist: Bae Hye Soo (orijinal webcomic yazarı), Ha Yoon A
Yayıncı: JTBC
Bölüm Sayısı: 12 Bölüm
Yayın Tarihleri: 20 Mayıs-25 Haziran 2020
Ssanggab adında bir bar, daha doğrusu bir çadır bar var ve bu çadır bar sadece geceleri ortaya çıkıyor. Burayı işleten Wol Ju, gizemli bir içkiyle gelen insanların ve dünyadan ayrılamayan ruhların rüyalarına girerek kinlerini çözüyor. Geçmişte yaptığı bir hata yüzünden 100.000 ruhun kinini çözme cezasına çarptırılmış olan Wol Ju, ona tanınan sürenin sonuna gelmiştir ancak çok yol alamamıştır. O sırada gizemli bir yeteneği olan Han Kang Bae'yi takımlarına katılmaya ikna etmeye çalışırlar. Dizi, Bae Hye Soo'nun Twin Tops Bar isimli eserinden uyarlandı.
Şimdi bu çadır bar mantığı pek bizde yok ama her kdramada bir kez gördüğümüz, çadır şeklinde, dört tarafı muşambalarla kaplı, plastik masalarda soju içtikleri mekanlar var ya kar kış yağmur çamur demeden, hah işte o mekanlar çadır bar diye geçiyor. Değişik bir kültür, Aralık ayında bunlardan birinde oturmak ister miydim, şüpheli.
spoispoispoi
Wol Ju (Hwang Jung Eum)
Dizi konu itibariyle hem Hotel Del Luna'yı hem de The Uncanny Counter'ı andırıyor. Ruhlar, kötü ruhlar, onların başka bedenleri ele geçirmesi gibi yönlerde efektler The Uncanny Counter'la aynı resmen. Diğer yönlerden de Hotel Del Luna'yı anımsattı, özellikle de ağacın konu alındığı yerler.
Bence Mystic Pop-up Bar herkesin severek eğleneceği bir yapım. Her bölümde ele alınan ilginç olaylar ve bunları çözülme şeklinin yanında arka planda da işlenen ve birbirine bağlanan bir ana hikaye olay örgüsünü keyifle takip ettiriyor. İşin içindeki mistik ve fantastik ögeler de cabası.

Mystic Pop Up Bar/Ssanggab Cart Bar
Yönetmen: Jeon Chang Geun
Senarist: Bae Hye Soo (orijinal webcomic yazarı), Ha Yoon A
Yayıncı: JTBC
Bölüm Sayısı: 12 Bölüm
Yayın Tarihleri: 20 Mayıs-25 Haziran 2020
Ssanggab adında bir bar, daha doğrusu bir çadır bar var ve bu çadır bar sadece geceleri ortaya çıkıyor. Burayı işleten Wol Ju, gizemli bir içkiyle gelen insanların ve dünyadan ayrılamayan ruhların rüyalarına girerek kinlerini çözüyor. Geçmişte yaptığı bir hata yüzünden 100.000 ruhun kinini çözme cezasına çarptırılmış olan Wol Ju, ona tanınan sürenin sonuna gelmiştir ancak çok yol alamamıştır. O sırada gizemli bir yeteneği olan Han Kang Bae'yi takımlarına katılmaya ikna etmeye çalışırlar. Dizi, Bae Hye Soo'nun Twin Tops Bar isimli eserinden uyarlandı.
Şimdi bu çadır bar mantığı pek bizde yok ama her kdramada bir kez gördüğümüz, çadır şeklinde, dört tarafı muşambalarla kaplı, plastik masalarda soju içtikleri mekanlar var ya kar kış yağmur çamur demeden, hah işte o mekanlar çadır bar diye geçiyor. Değişik bir kültür, Aralık ayında bunlardan birinde oturmak ister miydim, şüpheli.
spoispoispoi
Wol Ju (Hwang Jung Eum)

Wol Ju, Wol Ju... Wol Ju kafasına koyduğu şeyi elde etmek için her şeyi yapabilecek gözü pek bir karakter. Bir şeyi kafasına koyduysa, kendini mahvetmek de olsa işin ucunda, yapıyor onu. Ama yine de tüm bu özellikleriyle sevdiğim bir karakterdi. Zaten çok çekmiş, hayatın sillesini yemiş, bir de biz yargılamayalım.
Kendisi Joseon döneminde yaşayan bir şamanın kızı. Aynı şifacılık onda da var. Sarayın göz bebeği veliaht prensin hasta olması ama tıbben iyileşememesiyle kraliçe oğlu için Wol Ju'yu çağırıyor, hani bizim üstümüzde nazar mı var gibisinden. Wol Ju da yapmaları gerekenleri söylüyor ve koma halindeki prensin elini tutup rüyalarına girerek iyileştiriyor. Prens uyanınca hop, aşık olmuş Wol Ju'ya ama bu ilişkiyi onaylamıyorlar tabi ki. Annesi öldürülen Wol Ju, hamile olduğunu bilmeden kendini yüce ağaca asarak lanetleniyor. Bebeğinin ruhunu kurtarmak için de tam 100.000 kişinin kinini çözümlemesi gerek. Bunu da işlettiği çadır bara gelen müşterilere sihirli bir içki verip onların uzun bir uykuya dalmasını sağlayarak yapıyor.
Bence Wol Ju aslında umursamaz görünüşünün altında çok yürekli bir kadın. Sanki sadece istekleri için yaşıyor gibi görünse ve etrafındakilere sık sık çıkışsa da aslında onları içten içe çok önemsiyor. Kadın bebeğinin ruhu kurtulsun diye insanlardan nefret etmesine rağmen böyle bir işi kabul ediyor, dahası var mı? Sonuç olarak Wol Ju çok zor şeyler yaşamış biri, dinliyoruz ama yargılamıyoruz. Oki?
Guibanjang (Choi Won Young)

Bu adamın ismini de bir öğrenemedik. Guibanjang aşağı Guibanjang yukarı... Şimdi size şok olmalık bir bilgi. Ben oldum da ondan söylüyorum. Kill Me Heal Me'de Dohyun'un gözlüklü uzun saçlı sekreteri vardı ya. Aha bu adam.
Bu adam öbür dünyada dedektifken Wol Ju'nun yanına vermişler bunu (niye hatırlamıyorum, kendi istemiş galiba) ama niye istemiş bakın spoi vermek üzereyim sonra ben bilmem vay efendim neden demeyin, bu adam veliaht prensin reenkarnasyonu. Zavallı adam hep Wol Ju tarafından azarlandı etti ama hep katlandı. Helal olsun ama bu kadar sevdiği bir insanın yanında yıllarca gıkı çıkmadan kalması çok zor ya, empati bile yapamıyorum yani o kadar söyleyeyim.
Wol Ju'yla o kadar olaydan sonra kaç yüz yıl geçti yine buluştular yani o çocuk sizi sevse yazardı kızlar, bakın seven neler yapıyo ahahahaha
Herkese lazım bir abiydi bu da ya. Hem sempatik hem yakışıklı. Dosta güven düşmana korku. Sevdik ne yalan söyleyelim. Wol Ju ablamızla mutluluklar.
Han Kang Bae (Yook Sung Jae)

Kariyerine BTOB üyesi Sungjae olarak başlayıp aktör olarak devam ettiği bu yolda kendisini sadece burada izleyebildim. Ben Seo In Guk, Cha Hak Yeon ve Sungjae'yi çok benzetiyorum itiraf bu arada ahahahaha Eskiden çok benzetmiyordum ama dizide izledikçe özellikle Seo In Guk'la çok benzettim.
Şimdi çok deli dehşet spoi verecem okumasaydınız napim ahahahhaha Bu Han Kang Bae, Wol Ju'nun karnında ölen bebeğinin reenkarnasyonu. Tabi başta bunu bilmiyorlar ama bu çocuğun artık görüsü mü diyelim altıncı hissi mi üçüncü gözü mü neyiyse bir şey çok açık. Birisine temas ettiği an insanlar ona dertlerini patır patır dökülmeye başlıyorlar. Anlatıyorlar da anlatıyorlar. Han Kang Bae de yılmış bu durumdan, date mate hak getire tabi bu halde. Wol Ju tesadüfen bu özelliğe tanık olunca düşünüyor Kang Bae müşterilerin derdini öğrenirse daha çabuk çözerler. O yüzden Kang Bae'ye diyor ki "Bana yardım edersen bu özelliğini yok edebilirim. Ama bana yardım ettiğin süre boyunca görün daha da artabilir hayalet mayalet Allah ne verdiyse hepsini görürsün, okey?" Kang Bae baştan yapmak istemiyor ama sonra çaresiz kabul ediyor, sonradan da Wol Ju ve Guibangjang'la gönül bağı kuruyor. Kan çekiyor tabi biri anası biri babası ahahahahah Sonra efendim tabi olaylarr olaylar.
Ama bunun manitası Kang Yeo Rin'le olan olayları çok tatlıydı ahahhahah
Genel Yorumum

Sevmediğimiz şeylerden bir başlayalım.
Dizide ufak tefek mantık hataları vardı. Mesela bir iki bölüm önce birisinin hafızası tam silinmeden dünyaya döndü, o kadar olay oldu da Shin Ji Hye kraliçenin reenkarnasyonu iken neden kraliçenin hatıralarını hala anımsıyor? Bunu bir türlü mantığıma oturtamadım. Ama işte fantastik dizilerde illa oluyor böyle bir iki şey.
Dizinin ortalarına doğru bir yerde tempoyu epey düşürdüler. Oralar hariç başı ve sonu çok keyifli bir yapımdı. Ben oralarda bir ara verdim mesela ve diziyi sevdiğim ve yarım bırakmak istemediğim için kendimi biraz zorladım bitirmek için. O kopukluk olmasa daha heyecanlı bir iş olabilirmiş.
Bir de o çocukluk kastını çok aramışlar mı ya? Hadi Wol Joo neyse, Sieun'ı görmek hoşuma gittiği için sesimi çıkarmıyorum da, sizce o tilki suratlı prensle Guibanjang'ın alakası var mı?

Sevdiğimiz şeylere gelelim şimdi.
Yani daha önce de söyledim, yukarıda da söyledim. Ben bu adamların fantastik dizi anlayışlarını seviyorum. İşin içine kendi mitolojilerini katıyorlar ki bu konuda cidden övgüye değerler çok güzel korumuşlar değerlerini. Gumiho olsun, Goblin olsun, Kore mitolojisinin dört hayvanı falan yine bu dizideki o ağaç, adını unuttuğum o taş falan yani bizim de ülke olarak çok sağlam bir mitolojimiz var, sadece memleketim Ege'den neler neler çıkar ama işte biz zaten bugüne dek hangi kültürel değerimize sahip çıkabilmişiz ki... Yunanistan'ın yıllardır ekmeğini yemeye doymadığı İlyada'nın yazarı İzmirli Homeros. Fıkra bu kadar. Neyse. O yüzden böyle hem tarihsel kanallarından beslendikleri hem de genel olarak evrenlerini güzel kurdukları için seviyorum bu tarz kdramaları. Mystic Pop-up Bar da türünün içinde iyilerinden biri olmuş bence.
Çekimlerdeki efektler ve montajlar baya iyiydi. Ölümsüz ağacın o alev alev halleri, Guibangjang'ın kullandığı o silahtaki efektler, genel görüntü teknikleri falan başarılıydı.
Böyle dizilerde hayata dair verilen mesajlar çok hoşuma gidiyor. Herkesin hayatı zor, herkesin yüreğinde sakladığı başka başka yaralar ve iz bırakan olaylar var. Wol Ju'nun bunları çözümlemesi, her vakanın içinde yüreğe dokunan bir yan oluşu, izlemeyi benim için daha dokunaklı bir hale getirdi. En çok kalp hastalığı olan yazar ve oğlunu yıllar sonra bulan kadının hikayesi içimi burkmuştu. Şunu da defterime yazmışım; "Herkesin canını yakan bir yarası vardır. Gizlediğin yarayı göstermek istediğin an, aynı yaraya sahip birini bulursun. 'Biliyorum. Senin gibi acı çekiyorum. Yanımda ağlayabilirsin.' Ona gerçek benliğini gösterdiğinde, o da aynısını yaptığında, birbirinizi tanırsınız."
Belki biraz klişeydi, tahmin edilebilirdi falan ama Guibanjang, Wol Ju ve Kang Bae'nin hayatlarının eninde sonunda birbirine bağlanmasını izlemek de çok hoşuma gitti. Tam olarak bir ailelermiş aslında anne baba çocuk olarak ahahahahsh. Ne bileyim hoştu bence. Hikaye tamamlanmış gibi hissettirdi.
Final bölümü inanılmaz iyiydi bence, her sahnesiyle hem de. Kang Bae'nin rüyasında gördüğü sıradan bir aile oldukları o küçücük an, gerçekte Kang Bae uyurken Wol Ju'nun onun yanağını okşaması, Guibangjang'ın Wol Ju'yu korumak için onun önüne geçtiği an ve Wol Ju'nun ağlarken ona ilk defa onu sevdiğini söylemesi, Kang Bae'nin Wol Ju'yu bırakmamak için ağlarken "Gitme anne." demesi... Bu sahnelerin her biri içimde ayrı bir yara açtı resmen. En güzeli de hiçbir şeyin havada kalmaması ve Wol Ju ile Guibanjang'ın yine canlılar dünyasında çadır barı işletmeye devam etmeleriydi. Keşke Kang Bae ile olan hayatlarını daha çok izleyebilseydik.
Genelde fantastik dizilerin çoğundaki o yarım kalmışlık yoktu. Yani evet ufak tefek mantık hataları vardı ama "Eee şimdi ne olacak yani?" dediğimiz havada kalan bir durum olmadı. Olması gereken her şey final bölümünde oldu, bitti, yaşandı. Bir de üstüne çözümlenmesini gördük. Olayın içine reenkarnedir, ikinci hayattır odur budur karıştırmadıkları için de ayrıca mutlu ve huzurluyum.

OST listesini de bırakalım şöyle meraklısına. Keyifli parçalar vardı. Benim favorim Dive oldu.
Jung Jin Woo-Dive
Yook Sung Jae-Love Resembles Memories
BEN-I'll Be
Jo Hyun Ah(Urban Zakapa)-When We Were Together
DMEANOR-I'll Take You To Tomorrow
Sonuç olarak fantastik dizilerle aranız iyiyse bence aralarda dinlenmek için, yemek yerken, kafanızı dinlendirmek için keyifli bir seçim Mystic Pop-up Bar. Oradan buradan bir izleyeceğinin hoşlanabileceği bir sürü farklı kanaldan beslendiği ve mini olaylara odaklandığı için sıkılmayacağınızı düşünüyorum. Ben sevdim, izlemeyi düşünenlere tavsiyedir.